ABD başta olmak üzere Türkiye ve bütün dünyanın gündemine bomba gibi düşen Trump imzalı mektup iki teklifte bulunuyordu. Birincisi anlaşma ikincisi arabuluculuk. Fakat terörle Suriye’de kol kola giren ABD’nin teklifini içeren mektup Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından çöpe atılmakla kalmadı 13 Ekim’de başlatılması planlanan harekât bu mektubun Ankara’ya ulaşmasından sadece saatler sonra başlatıldı. Böylece Ortadoğu’da kendine oyun kurucu rolü biçen ABD’nin oyunu bozuldu.

TEHDİTLERE BOYUN EĞMEDİK

ABD’nin tehditlerine resti çeken Erdoğan’ın bu hamlesi mektubun medyaya sızdırılmasıyla en çok Amerikan senatörleri çılgına döndürdü. Harekâtın başladığı günden bu yana Türkiye’ye karşı uygulanmasını istedikleri yaptırımları sıralayan senatörler istediğini kongrede kabul ettirse de mektup, ABD’nin diplomatik hezimetini gözler önüne serdi. Türkiye’ye anlaşma veyahut arabuluculuk teklif eden mektubu tamamıyla utanç verici kabul eden ülkenin medya, siyaset ve bürokrasi çevreleri Trump’ı topa tuttu.

David Rosthchild utanç duydu

Trump’ın mektubu, dünyayı ekonomiye hükmederek siyonist emeller doğrultusunda hegomonyası altına almaya çalışan iki aileden biri olan Rothschild’leri de rahatsız etti. Trump’ın mektubuna sosyal medya hesabından yorum yapan David Rosthchild “Bu bütün ABD için utanç verici” ifadesini kullandı. Ancak Rosthchild’i asıl rahatsız eden Trump’ın küstah ve tehditkar ifadeleri değil Türkiye’ye anlaşma ve arabuluculuk teklif ediyor olmasıydı. Bu mesaj siyonist amaçlara hizmet eden ailenin kibrinde boğulurken ülkelere ne denli üstten baktığını bir kez daha gözler önüne serdi.

BU ACZİYET ABD’YE YETER

Bugüne kadar ABD tarafının savurduğu tehditlere verdiği en güzel cevabı sahada veren Türkiye’yi küçük düşürmeye çalışanlar soluğu sosyal medyada alarak bir acziyet tablosu çizmeye çalıştı. Oysa bu kez mektubu medyaya ABD tarafı sızdırdı. “Biz sonuna kadar tehdit ederek engellemeye çalıştık. Fakat Türkiye söz dinlemedi” diyerek mazeret üretmeye çalışan taraf da onlar oldu. Asıl tarihe not düşülmesi gereken acziyet tablosunu meselenin bu tarafı oluştururken Trump’ın her ABD’li için gündelik dilin ötesine geçmeyen üsluptaki sözlerinin çirkinliği kale dahi alınmaya değmeyecektir. Çünkü ABD küstahlığına demir yumruğuyla cevap veren Türkiye siyonist haritanın göbeğine hançerini saplayarak gerekeni yapmıştır.

Dahası bu üslup son dönemde içeriden aldığı tepkilerle başı dertte olan Trump ve onun yönetiminde olduğu ABD’nin içine düştüğü seviyesizliği dünya tarihine not düşmesi bakımından kendilerine yüz karası olarak yetecektir. Bunun da ötesinde artık Türkiye’yi tehdit etmenin boş bir kabadayılık olduğunu gösterecektir.

NEREDEN NEREYE

Birileri her ne kadar bu mektubu Johnson Mektubu’yla mukayese etmeye çalışarak Türkiye aleyhinde yorumlar yapmaya çalışsa da bu iki mektup arasındaki ciddi farklılıklar gözden kaçırılmamalı. Birincisi Johnson Mektubu’nun basına İnönü tarafından sızdırıldığı biliniyor. İnönü bu yolla Kıbrıs’a yapılaması gereken askeri operasyon rafa kaldırılırken gerekçe olarak Johnson’un tehdit mektubu gösterilmişti. Bu mektubun soydaşlarımıza yapılan zulmü bitirecek olan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yaklaşık 10 yıl engellendiği de bir gerçek olarak ortada duruyor.

Bugün tehdit mektubunu buruşturup bir kenara atan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve baskılara inat mazeret üretmeden kendi göbeğini kendisi kesen bir Türkiye var.

EVANJELİSTLER’İN SON UMUDU

ABD için acziyet tablosu çizen son yaşananlarla iç siyasette iyice köşeye sıkışan Trump ve ekibi Türkiye’den talep ettiği ateşkesle zaman kazanmaya çalışıyor. Türkiye böylesi bir talebi prensip olarak reddetse de ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo son bir umut Ankara’ya geldi. ABD’nin şahin kanadını oluşturan bu iki ismin Evanjelist olduğu ve Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren siyonist amaçlara hizmet ettikleri biliniyor. Bu yönüyle siyonist bir işgalin yürütücülüğünü yapan bu isimlerin ne “ateşkes” ne “arabuluculuk” tekliflerinin kabul görme ihtimali çok zayıf. Zaten “Terör örgütüyle masaya oturmayız” diyen Erdoğan’ın bu konuda geri adım atması asla beklenmez iken ateşkes konusunda ABD’nin Türkiye’yi ikna edecek inandırıcı adımlar atması gerekiyor.

Önümüzde en somut hedef Ayn el Arap duruyor. Türkiye’ye gelen heyetin buraya girilmesini istemediği aşikâr olsa da Erdoğan “Ayn el Arab, Güvenli Bölge planlarımız içindedir” sözleriyle net mesaj vermişti.

Amerika’da derin çatlak

Türkiye karşısındaki acziyet tablosu ABD’yi derin siyasi bir çatlağın içine sürükledi. Bu çatlağın ürettiği gerilim Beyaz Saray’da Cumhuriyetçiler ile Demokratlarla yaptığı Suriye toplantısında zirveye çıktığı dakikalarda yaşananlar Trump’ın köşeye sıkışmışlığın dışarı vurdu. Hatırlanacağı üzere Demokrat Partili temsilciler sinirlenerek masayı terk etti. Toplantıdaki gerilim Trump’ın sosyal medya paylaşımlarına da yansıdı. Trump paylaşımda “Pelosi’nin acilen yardıma ihtiyacı var. Ya üst katındakilerle sorunu var ya da bizim muhteşem ülkemizi sevmiyor. Bugün Beyaz Saray’da tam anlamıyla sinirden deliye döndü. Bu durumu izlemek çok üzücüydü. Onun için dua edin, çok hasta bir insan!” ifadelerini kullandı.

HER TÜRLÜ SENARYO GÜNDEMDE

Mevcut tabloda Türkiye bütün seçenekleri masaya yatırarak her türlü senaryoya karşı hazırlıklarını yapıyor. Bugüne kadar ABD’nin oyun kurduğu sahada dengeleri değiştiren Türkiye artık kendi paradigmasını konuşturuyor. Birileri elbette ki Türkiye’nin sesinin çıkmasından fazlasıyla rahatsız ve bu gidişin kendi tekerlerine çomak sokacağını biliyor. Sırf bu yüzden içeride halkın moralini bozmaya çalışanlar dezenformasyon yapıyor. Dışarıda Türkiye aleyhine algı oyunlarıyla sivil katliamı yapılıyor gibi gösteriliyor. Ancak tüm bu kara propagandanın hizmet ettiği karanlık mihrakların hesaplarını en nihayetinde alt edebilmek mümkün ve bunu tarihi misyonuyla Türkiye başarabilir. Kendi silahlarını üreten, içeride terörü bitme noktasına getiren, dışarıda bölgesel bir güç olmanın ötesine geçmeye aday bir konuma gelen Türkiye stratejik avantajlarını da kullanarak kendisini denklemin dışına itmeye çalışanlara gereken cevabı verebilir ve veriyor da…

Editör: TE Bilisim