Ahali selam; gelecek için birkaç akıl notu paylaşayım.

HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN…

?

Gelecek size göre ne çağı olacak? “Anlama Çağı mı? Bilgi Toplumu mu? Teknoloji çağı mı? Yoksa Duygu Toplumu” mu?

Hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm. İşte sorunun cevabı…

Şu an “Anlama Çağı’ndayız.” İçinden başka çağ geçiren arkadaşlara geçmiş olsun diyelim. ? Yanlış anlaşılmasın… Geçmiş olsun “şimdi yenilenme zamanı” demektir.:)

Hayatın gerçeklerini paylaşalım; mevzu daha iyi anlaşılsın.:)

Bu konuda en güzel muhabbeti Müşfik Kenter yapmış. Mevzuyu süper özetlemiş;

“Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi? Hiç vaktiniz yok, “Fastlive”, “Fastfood”, “Fastmusic”, “Fastlove”… Dikte ettirilen “yükselen değerler”, “in” ler, “out” lar… Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi. Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, sizlere sesleniyorum! Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini? Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?… İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza? Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız? Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir?… Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman? Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını. Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında ?… Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?.. Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?”

Gelin duygu toplumuna, sevgi toplumu, adım atalım. Bunun için SELAMI VE SEVGİYİ YAYALIM…

Konudan konuya geçiyorum ama aslında hep aynı konu:Hayatı kullanma kılavuzunuz elinizde; artık Allah’a bırakın. Yeter ki siz samimi ve iyi niyetli olun.

Dostlar, hayat bence çok zor. Ama “Her zorlukta kolaylık var.” Hayatta karşı konulamayacak olaylarda bir sörfçü gibi davranmak lazım. Sörfçü dalgaya karşı durmaz, üstüne çıkıp dalga ile gider. Yine de olaylara karşı çıkarak onları değiştireceğine inanan varsa, o da yolunda devam etsin ve edecekte. Mevlana’nın harika bir tesbiti var: Mevlana, “Kaza ve kadere inanmıyorum demen de kaza ve kaderdendir” der.” (1)

Velhasıl “geçmiş olsun: Dadandı dayım köfteye, yine gelir haftaya…” ? “Bildiğimiz dünyanın sonu geldi.” (2) Net tarih için bir şey diyemiyorum bildiğim şey birileri istese de istemese de Endüstri 4 ten sonra “DUYGU ÇAĞINA yani SEVGİ ÇAĞINA YAKLAŞIYORUZ, SEVGİ ÇAĞI GELECEKTİR”. Çünkü “Ne üstün zekâ, ne hayal gücü ne de her ikisi beraber, bir dâhi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi… İşte bu dehanın ta kendisidir…!” (3)

O zaman şimdiden hazırlık yapmalıyız.

Gönüller kazanmaya geliyoruz. Adalet, sevgi ve merhamet için Türkler yeniden geliyor!

Anadolu’yu bizlere yurt eden Alperenlerin vecdi, aşkı, sevgisi geliyor.

Alparslan Gazi’ye Malazgirt’te elbiselerini kefen diye giydirten hummalı sevdası geliyor.

Asırlar sonra bile insanları hayran bırakan, mermerde laler açtırtan Mimar Sinan ruhu, heyecanı, sevgisi geliyor.

Siftah yapmayan komşusuna, siftah yapmış esnafın müşteri göndermesini sağlayan sevgisi, kardeşliği duygusu geliyor. i

İşte Mevlana’ya, ölüm için “Düğün günü” dedirten sevgiyle yürümemiz ondadır. Onun için, şark kurnazlığı ile değil, Bizans entrikaları ile hiç değil, Taptuk Emre kapısına eğri odun bile getirmeyen Yunus Emre sevgisinin sadakati ile, bedelleri göze alıp dosdoğru yürümeyi seçiyoruz ve geliyoruz.

Kıssadan hisse HEPİMİZE GEÇMİŞ OLSUN: Unutmayın “Geçmiş Olsun Şimdi Yenilenme Zamanı Demektir.” HAYDİ, İÇTEN, SAMİMİ SEVGİYE…

Yazın bir kenara…

Yok ben duymadım, yok ben bilmiyorum demeyin.

Şimdiden ben yazdım, sizde okudunuz, Kasım abimde çizdi! ?

O kadar; hörmetler efendim.

?

Editör: TE Bilisim