CANSU NAR – Analiz

Her toplum sahip olduğu değerler ölçüsünde çocuk imgesi geliştirip, bu bağlamda ortak bir yaklaşım sergilemektedir; dolayısıyla sosyal bir varlık olan çocuğun gelişimi, içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel kodlardan bağımsız değildir. 21. yüzyılın ilk çeyreği içinde olduğumuz şu günlerde değişen dünya düzenine, fikrî gelişmelere, ekonomik ve kültürel ilerlemelere baktığımızda, çocuk ve çocukluğun anlamının da farklılaştığını görmekteyiz. Bu farklılaşmanın en olumlu yanlarından biri kuşkusuz, çocuk haklarının belirlenerek ulusal ve uluslararası yasalarla sabitlenmiş olması, bu hakların korunması için gerekli şartların oluşturulmuş ve hassasiyetin artmış olmasıdır.

Her ne kadar bu hakların uygulanması henüz dünyanın tüm çocukları için mümkün olamasa da ve hâlihazırda milyonlarca çocuk için kâğıt üzerinde kalmış olsa da konuyla ilgili duyarlılığın ve yapılan düzenlemelerin 50 yıl öncesine göre çok daha ileri olması önemlidir.

ACİL MÜDAHALE ŞART

Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen ironik biçimde çocukların en korunmasız olduğu dönemin yine bu modern dönem olduğu da ortadadır. Zira bugün başta yetimler olmak üzere çocuklara yönelik istismarın boyutları değişmiş ve çeşitlenmiştir. Bu noktada en büyük risk grubu da aile korumasından mahrum olan kimsesiz çocuklardır. UNICEF verilerine göre, dünya genelindeki yetim çocuk sayısı 140 milyondur.

Küresel ölçekte bakıldığında, biyolojik yetimlik dışında ebeveyn ilgisinden mahrum kalmış sosyal yetimler, doğum kaydı tutulmamış görünmez çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar, insan ticaretinin öznesi olan çocuklar, zorla silah altına alınan çocuklar ve bunlara dair sayılar alt alta konulup toplandığında, kimsesiz ve korumasız çocuk sayısının 250 milyonu aştığı tahmin edilmektedir. Bu noktada çeşitli suç şebekelerinin ağına düşen kimsesiz çocukların her türlü olumsuz faaliyetin parçası olduğunu da ayrıca belirtmek gerekmektedir. Çocukların karşı karşıya olduğu ve acil müdahale gerektiren en önemli sorun ise, çocuk istismarıdır.

Tüm fikrî ve ekonomik ilerlemelere rağmen gelişme kaydedilemeyen hatta tersi istikamette gelişerek sektör hâline gelen çocuğun cinsel istismarı konusu, bu alandaki en eski ve evrensel problem olarak çözülmeyi beklemektedir. Çocukların yetişkinler tarafından istismarı etnik köken, coğrafi konum, dinî tercih, kültürel değer ve ekonomik durum fark etmeksizin sınır tanımayan bir sorundur. Herhangi bir inanış, kültür ve siyasi sistemin engel olmadığı/olamadığı evrensel bir suç olan çocuk istismarı, çocukların yaşantısında hayatları boyunca fiziksel, zihinsel, ruhsal ve psikososyal olarak ciddi travmatik sonuçlara yol açmaktadır.

DUYGUSAL İSTİSMAR

Bir diğer istismar türü olan duygusal istismar; çocuğun ruhsal gelişiminin engellenmesi, mizacına aykırı tutum ve davranışlara maruz kalması durumudur. Çocuklar ilgi, sevgi, saygı, her şartta değer görme ve desteklenme ihtiyaçları karşılanmadığında psikolojik olarak zarar görürler. Bu noktada duygusal istismar, diğer adıyla psikolojik şiddet, diğer istismar türlerini de kapsayan bir istismar biçimidir. Duygusal istismar türüne; bağırma, aşağılama, korkutma, reddetme, sevgisizlik, çocuktan yaşının üstünde sorumluluk bekleme, kardeşler arasında kıyaslama ve ayrım yapma, aşırı baskı ve otorite kurma, çocuğu bağımlı kılma, aşırı koruma ve koruyucu olma, cezalandırma, küçük yaşta çalıştırma gibi tutum ve davranışlar örnek verilebilir.

CİNSEL İSTİSMAR

Sonuçları açısından en sarsıcı istismar türlerinden biri de cinsel istismardır. Çocuğun cinsel istismarı, 0-18 yaş grubu çocukların yetişkinler tarafından cinsel tatmin amaçlı kullanılması, sömürülmesi olarak tanımlanmaktadır.

Dünyada her yıl yaklaşık 200 milyon çocuk cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Bu tür bir istismar iki farklı şekilde gerçekleşebilmektedir. İlki fiziksel olmayan cinsel istismardır; cinsel içerikli konuşmalar, teşhircilik, röntgencilik, çocuğa pornografik film seyrettirme, çocuğun cinsellik içeren reklamlarda, filmlerde ve oyunlarda oynatılması vb. İkincisi ise fiziksel temaslı cinsel istismarlardır; cinsel amaçlı dokunma ve okşama, cinsel organın vücudun herhangi bir yerine dokundurulması ya da cinsel ilişki, fuhuş, müstehcenlik vb. Cinsel istismara maruz kalmış bir çocuk aynı anda fiziksel ve duygusal istismara da maruz kalmış demektir. Çocuğun bu şekilde istismarı, çocukluk ve ergenlik dönemindeki gelişim sürecinin olumsuz etkilenmesine ve yaşam boyu ağır travmatik sorunlarla savaşmak zorunda kalmasına sebep olmaktadır. Bu tür bir olaya maruz kalan çocuklar, ilerleyen yaşlarında hayatlarını idame ettirme ve topluma uyum sağlamada ciddi zorluklar yaşamaktadır. Araştırmalar, cinsiyet fark etmeksizin her çocuğun bir şekilde istismara maruz kaldığını ortaya koymaktadır.

Çocuk istismarı ile ilgili yapılan bazı çalışmalar ise 0-18 yaş aralığındaki her çocuğun pedofillerin hedefinde olduğunu göstermektedir. Genel olarak erkeklerin bu türden bir istismarın faili olduğu bilinmekle birlikte, kadın istismarcıların varlığı da çeşitli araştırma ve davaların incelenmesiyle ortaya çıkmıştır. Filmler, reklamlar, dergiler ve yasa dışı faaliyetlerle bir sektör hâline gelen çocuk cinsel istismarı konusu, sebep ve sonuçları itibarıyla bir insanlık sorunudur. Bu, mağdur ve fail arasında bir sorun olması yanı sıra aynı zamanda, toplumsal bir anomali hâlini yansıtan, acil müdahale ve önlem alınması gereken evrensel bir sorundur.

Hedefleri kimsesiz çocuklar

Pedofillerin ilk hedefinde genellikle kimsesiz çocuklar vardır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, dünya genelinde çocukların %23’ü fiziksel istismara, %18’i kız ve %8’i erkek çocuk olmak üzere toplamda %26’sı cinsel istismara, %36’sı duygusal istismara maruz kalmakta, %16’sı ise ihmal edilmektedir.

Belirtilen bu oranlarda karanlık sayılar dikkate alınmamıştır. Çocuk pornosu ve medyada cinsel figür amaçlı kullanılanların yanı sıra çocuk işçiler de bu rakamlara dâhil değildir. Çocuk istismarı vakalarında mağdur olanlar yalnızca çocuklar değildir, orta ve uzun vadede tüm toplum bu durumun yol açtığı olumsuzluklardan etkilenmektedir.

Nelere maruz kalıyorlar?

Çok boyutlu bir kavram olan çocuk istismarının alt başlıkları; fiziksel, duygusal ve cinsel istismar (ensest, pedofili) şeklinde sıralanabilir. Söz konusu istismar biçimleri ayrı ayrı vakalar üzerinde görülebileceği gibi, tümünün tek bir vakada görülmesi de sık rastlanan bir durumdur. Fiziksel olarak yara almış çocukların aynı zamanda ciddi duygusal boşluk içinde olduklarını belirten uzmanlar, cinsel istismara maruz kalmış bir çocuğun hem fiziksel hem de duygusal istismara maruz kaldığını belirtmektedir.

Dünya üzerinde en sık görülen ve tespiti en kolay olan istismar türü ise fiziksel istismardır. Bu tür bir istismar yaygın vücut çürümeleri, yanık, kesik ve kırıkların ortaya çıkmasıyla kolayca fark edilmektedir. UNICEF tanımına göre fiziksel istismar -amaç fark etmeksizin- kaza dışı, çocuğa acı veren ve çocuğun gelişiminde sürekli zarara yol açan eylemlerdir. Çocuğun maruz kaldığı bedensel örselenmenin aktörleri çoğunlukla ebeveynleri veya çocuğa bakmakla yükümlü kişilerdir.

Batı’nın kirli yüzü raporlarda

İnternet İzleme Vakfı’nın (IWF) 2015 ve 2016 yıllarında dünya genelinde yaptığı bir araştırmaya göre, çocuk istismarı içerikli pornografi, fotoğraf ve video gibi materyallerin çoğaltılması, indirilmesi ve paylaşılmasında Avrupa’nın merkez olduğu belirlenmiştir. 2015 yılında çocuk istismarı içerikli web sayfalarının tıklanma oranları Avrupa’da yaklaşık %41, Kuzey Amerika’da %57 civarında iken 2016 yılında aynı oranlar Avrupa’da %60, Kuzey Amerika’da %37 olmuştur. Bu tür yayınlara artan bir talebin olduğunu vurgulayan çocuk koruma örgütleri, yapılan çalışmaların ve çıkarılan yasaların çocuğun cinsel istismarını önlemeye yetmediğini bildirmektedir.

Avrupa’da bu türden yasa dışı içeriği en çok bulunduran ülke Hollanda’dır. Avrupa’da kullanılan 34.212 web sayfasının Rusya ve Türkiye’yi içeren istismar unsurları bulundurdukları da tespit edilmiştir. Her materyalin hazırlanmasında en az bir çocuğun kurban edildiği, her bir görüntülemede çocukların istismar edildiği ve bu materyalleri kasıtlı aratan kişilerin dünyadaki çocuk istismarı rakamlarını beslediği de ortadadır.

Editör: TE Bilisim