Diriliş Postası Muhabiri İbrahim Seçkin Talaş/Ankara

Uluslararası dengelerin Doğu Akdeniz’de yeniden kurulduğu bir dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’nin bölgedeki varlığı sömürgeci Batılı ülkelerle onların piyonluğuna soyunan Rumları daha fazla rahatsız ediyor. Yıllardır Türk kesiminin adada iki devletli çözümü isteğine türlü bahanelerle ipe un seren Rum tarafının yaptıkları ortadayken son dönemde KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın şahsında kendini belli eden ada siyasetinin gayri milli siyasi çizgisi miğdeleri bulandırıyor.

TÜRKİYE’NİN SAVUNMASI KIBRIS’TAN BAŞLAR

Kıbrıs Uzmanı Çağatay Özdem, virüs nedeniyle Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile geçişlerin olmadığına değinerek, BM ara bölgesinde de müzakerelerin askıya alındığını dile getirdi.

KKTC Uzmanı Çağatay Özdem, Türkiye için Kıbrıs’ın önemini ya da Kıbrıs için Türkiye’nin önemini sadece Doğu Akdeniz petrolüyle açıklanamayacağını belirterek, çok yönlü bir açıklama yapmak gerektiğini söyledi. Özdem, “Türkiye için Kıbrıs’ın güvenlik açısından bir önemi var. Stratejik, tarihi, ekonomik açıdan olmak üzere çok yönlü bir açıklaması var. Eğer doğalgaz meselesini geçersek Kuzey Kıbrıs’ta motto var. Türkiye’nin savunması Kıbrıs’tan başlar. Türkiye’nin Akdeniz’e açılması için önemlidir. Kaldı ki 1571’de biz bu adanın sadece kuzeyini fethetmedik. Tamamını fethettik. Daha geriye gidersek Hicri 28’de tümüyle Müslüman toprağıdır” dedi.

KKTC Uzman Çağatay Özdem

Özdem, Annan Planı döneminde AB’nin KKTC’de fon sağlayarak Türkiye aleyhtarı ekip oluşturduğunu belirterek, Annan Planı’na KKTC ‘evet’ dediğini, Rumlar ‘hayır’ dediğini ancak AB’nin ekibinin faaliyet yürütmeye devam ettiğinin altını çizdi. Kıbrıs Uzmanı Özdem, “1800’lerin sonundan beri köylerde camilerin açılması, Kuran kursları ve din derslerinin verilmesiyle tartışmalar alevlendi. Propaganda malzemesi haline getirdiler. Akıncı bunu STK’lar aracılıyla yürüttü ancak kendisi hiçbir zaman dillendirmedi. Tekrar seçilmek için zaman zaman çıkışlar yapıyor. 30 senedir siyasetin içinde, bu tür manevralar yapıyor. Son dönemde kendi partisine ait belediyeler eşcinselliği savunan derneklere kapısını açıyor. Akıncı burada toplumu dönüştürmek istiyor. Sen topluma Türkiyesiz bir Kıbrıs istiyorum dersen Kıbrıs Türkü bunu desteklemez. Ama bu çalışmalarla, Türkiye’den gelecek çıkışlarla Kıbrıs Türkünü ikna etmek istiyor” diye konuştu.

Doç. Dr. İsmail Şahin

Adada solun oyunu “islamlaşma” algısı

Akıncı seçim odaklı düşünerek açıklamalar yaptığını söyleyen Şahin, Akıncı’nın söylediklerinin Rum tarafında karşılık bulmadığını belirterek, Türkiye ile tartışma yaşayarak seçimlerde ona oy vermeyecek insanların desteğini almak olduğunu ileri sürdü.

Doç. Dr. Şahin, sözlerine şöyle devam etti:

“Akıncı açıklamalarıyla gündemi değiştirme, seçime giderken arkasında dağılmış oyları bir araya getirme yönünde bir strateji güttü. Kıbrıs’ta sol siyasetin en büyük beklentisi Türkiye’deki iktidarın ve milliyetçi çevrelerin Akıncı’ya aşırı derecede yüklenmesidir. Çünkü bunu oya çevirecekler”

KKTC’de son dönemde camiler yapıldığını, üniversitelerde ilahiyat fakültesi açıldığını hatırlatan Doç. Dr. Şahin, bu hadiselerin sol kesim tarafından aşırı derecede abartıldığına değinerek, ‘Türkiye ve AK Parti iktidarı, onun özelinde de Erdoğan Kuzey Kıbrıs’ı İslamlaştırıyor, Türkiyelileştiriyor. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs’ın İslamlaştırılmasına ve Türkiyelileştirilmesine kim karşı çıkıyor? Akıncı duruyor’ algısı oluşturulmaya çalışıldığını ifade etti.

Prof. Dr. Ata Atun

AKINCI’NIN HARİTASI KAYDA GEÇTİ

Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun ise, Akıncı’nın geçmişte BM’ye sunduğu haritayı gerek KKTC Meclisi’ne gerek KKTC’yi yöneten hükümete gerekse de Türkiye’ye danışmadan kendi başına hazırladığını söyledi. Prof. Dr. Atun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Annan Planı’nda ise Rumların sınır boyunda 2-3 km kuzeye doğru genişlemesi şeklindeydi. Duyumlara göre, Akıncı’nın verdiği haritadaysa ekonomik değeri olan Güzelyurt Bölgesi’nin verilmesi vardı. Anastasiadis’in doğalgaz arama faaliyetleri tekrar başlatmasıyla haritamı geri çekiyorum dedi ama ne kadar geçerli olur bilemiyorum. Kayda geçmiş bir haritadır”

RUMLAR ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ SAVUNUYOR

Balıkesir Bandırma 17 Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Şahin, KKTC’de iki devletli çözüm için çalışan sivil toplum kuruluşları ve platformların bulunduğunu hatırlatarak, iki toplumlu eylemlerin kuzeyde daha fazla güneyde daha az olduğunu dile getirdi. Şahin, “Güneyin birleşme gibi bir derdi yok. Kuzey için birleşme bir anlam ifade edebilir. Çünkü uluslararası olacak. Bir sorundan, bir belirsizlikten kurtulmuş olacak. Belki de ekonomik anlamda refah yükselecek. Güneyde böyle değil. Çünkü güney, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınıyor. Türkiye dışında bir ülkeyle giriş çıkışlarda sorun yaşamıyor. AB üyesi olarak BM ülkeleriyle diyaloğa girebiliyor. Kuzeyle birleşme konusunda büyük şüpheler var” diye konuştu.

Doç. Dr. İsmail Şahin, Kıbrıs’ta sorunun çözümüne Türk tarafının istekli olduğunu belirterek, Rumların adada iki devletli bir çözümden yana olmadığını şu sözlerle anlattı:

“Rum tarafı ile Türk tarafını mukayese ettiğimizde Türk tarafı çözüme daha istekli ama Rum tarafı bu isteği ortaya koymuyor. Anketler, BM’nin kamuoyu yoklamaları Rum tarafının yüzde 75 oranında üniter devletten yana bir çözüm istediğini ortaya koyuyor. Bu ne demektir, Rum devleti istiyorlar”

“AKINCI ÇÖZÜME YANAŞAMADI”

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın solun uç kesimlerinde yer aldığını belirten Doç. Dr. Şahin, Rum yönetimiyle sorunun çözülebileceğine ilişkin yorumlar yapıldığına dikkati çekerek, “Nisan’da yapılacak seçimlerde Akıncı’nın kazanması halinde ikinci dönemi olacaktı. Seçimlere yaralı giriyordu. Çünkü ilk dönem vaat ettiklerini büyük ölçüde başaramadı. ‘Çözüm için geliyorum’ dedi, işte ‘bu son fırsat’ dedi. Görüldü ki çözüme yanaşamadı. Bırakın etkili bir müzakereyi, temel parametrelerde, uzlaşı konularında bile anlaşmazlıklar ortaya çıktı” değerlendirmesinde bulundu.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakere yürütürken şeffaf davranmadığının altını çizen Doç. Dr. İsmail Şahin, ‘toprak kaybıyla KKTC topraklarının yüde 33’ten yüzde 29’a düşürme sinsi planın yıllardır sinsice gerçekleştirilmeye çalışıldığını ve bu tezgaha bugün Akıncı’nın alet olduğunu söyledi. Şahin özellikle buradaki her hangi bir toprak kaybında meclisten habersiz işler çeviren Akıncı ve ona bağlı bakanlar kurulunun sorumlu olacağını vurguladı.

Editör: TE Bilisim