Bölgede yaşanan olaylar Gence’deki Kafkas İslam Ordusu karargâhına bildirildi. 29 Haziranda Kafkas İslam Ordusu ile Kızılordu askerleri arasında şiddetli çarpışmalar yaşandı. Bu çarpışmalar neticesinde düşman 2 Temmuzda geri çekilmek zorunda kaldı.

Nuri Paşa, 20 Haziranda cephede daha ilk ciddi çarpışmalar yaşanırken mevcut kuvvetlerle Bakü’nün alınamayacağını düşünerek Enver Paşa’ya gönderdiği mektubunda acele olarak 20 bin tüfek, harp teçhizatı ve zabit kadrolara ihtiyacı olduğunu bildirmişti. Bunun üzerine Enver Paşa Bakü’nün biran önce alınabilmesi için Yarbay Süleyman İzzet Bey komutasındaki 15. Piyade Tümenini de Kafkas İslam Ordusu emrine gönderdi.

BAKÜ CEPHESİ KOMUTANI MÜRSEL PAŞA

Almanya ve Rusya bölgedeki askeri harekâtı durması için Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarını artırmıştı. Nuri Paşa Almanları yanıltabilmek için yeni bir teşkilatlanmaya girişecekti şimdi. Bu amaçla Bakü Cephesi Komutanlığı kurularak başına Mürsel Paşa getirildi.

Aynı günlerde Göğçay önlerinden kaçan Rus Bolşevik kuvvetleri ile Ermeni Taşnak kuvvetlerinin Şamahı bölgesinde katliam yaptıkları haberleri gelmekteydi. 19 Temmuzda Nuri Paşa 13. Kafkas Alayını bölgeye gönderdi. 10. Alay da, kaçan düşman askerlerinin Bakü’ye ulaşmasını engelleme görevi ile Şamahı’nın doğu ve güneyine sevk edildi. 21 Temmuzda Şamahı bölgesi düşmandan temizlenmekle birlikte kaçan askerlerin bir kısmının Bakü’ye dönmesine engel olunamadı.

Artık Bakü’ye 70 kilometre kadar yaklaşılmış ve şehrin dışında Kafkas İslam Ordusunu durduracak başka bir kuvvet kalmamıştı.

KAFKAS İSLAM ORDUSU BEKLENİYOR

Bakü’deki Şaumyan yönetimi aldığı ağır darbelerden sonra sadece şehri savunma düzenine geçti ve Rusya’dan gelecek askeri yardımı beklemeye başladı. Yenilmez olduğu düşünülen Kızıl Ordu Bakü içerisine hapsolmuş durumdaydı. Lenin, Temmuz ayı ortasında son derece iyi eğitilmiş bir askeri birliği Petrov komutasında Bakü’ye yolladı. Öte yandan Bakü’de bulunan Menşevikler de İngilizlerden yardım talep ettiler. Bu gelişme üzerine Bakü’deki Şaumyan yönetimi 28 Temmuzda seferberlik ilan etti.

Nuri Paşa, Temmuzun 24’ünde Mürsel Paşaya gönderdiği telgrafta 26 Temmuzda Bakü üzerine hücuma geçmesini istemişse de, Mürsel Paşa, harekât için gerekli hazırlıkların tamamlanmadığını bildirmişti.

31 Temmuzdan itibaren Bakü çevresinde çarpışmalar başladı ve Hacıkabul İstasyonu Türk askerinin eline geçti. Kızıl Ordu komutanlarından Avetisov, Şaumyan yönetimine şehri teslim etmenin daha doğru bir yol olacağını bildirdi. Kafkas İslam Ordusunun baskısı altındaki şehir yönetiminde iç karışıklık başlamıştı.

Şaumyan yönetimi 31 Temmuz gecesi istifa etti.

1 Ağustosta ise Volçivorat tepesi alınmış ve “Rüzgârlar şehri Bakü” görünmeye başlamıştı.

“AL BAKI’YI VETENİNE BİR ALTIN ARMAĞAN APAR”

Bakü üzerine kati bir hücum için seçilen tarih 5 Ağustostu.

Kafkas İslam Ordusu’nun asıl gücünü, Mürsel Bakü’nün başında bulunduğu 5. Kafkas Piyade Tümeni oluşturmaktaydı.

3.500 mevcudu kalan bu Tümen, Bakü taarruzuna kadar muharip gücünün yarısını kaybetmişti. Seher vakti başlayan hücumla birlikte şehri savunan kuvvetler geri çekildi. Şehri çevreleyen yüksek yerler Kafkas İslam Ordusunun eline geçmişti. Ancak yeterli cephanenin olmaması sebebiyle daha ileri gidilemedi.

Kafkas İslam Ordusu Anadolu’dan gelecek olan beşinci yardım konvoyunu beklemeye başladı. Sonuncusu üç yüz elli kişilik bir ikmal grubu olmak üzere dört defa yardım gelmişti o güne dek Anadolu’dan. Ancak Bakü’de yirmi bin kişilik bir işgal kuvveti bulunmaktaydı ve Bakü’yü işgalden kurtarabilmek için beklenen beşinci yardıma, yani yeni asker ve cephaneye fevkalade ihtiyaç vardı.

Türk Kafkas İslam Ordusu, cephane ve özellikle top mermisi sıkıntısı çekmesine rağmen Bakü’ye taarruz kararı almış ancak başarılı olamamıştı. Bu durum, yapılması gereken Dağıstan ve Güney Azerbaycan harekâtını da mecburen ileri tarihlere atacaktı.

Ağustos ortalarından beri ortalığı kasıp kavuran kum fırtınası Kafkas İslam Ordusu neferlerini zaman zaman çok güç durumda bırakmaktaydı.

Meşakkatli tabiata ve birçok fiziki zorluğa rağmen, Kafkas İslam Ordusu’nun hedefi ve amacı belliydi ve gereken her halükarda yapılacaktı.

Öncelikle Kafkas İslam Ordusu tarafından Azerbaycan Kolordusu lağvedildi. Kolordudaki mevcut askerlerin Osmanlı Birlikleri arasında gereken yerlere sevk edileceği karara bağlandı.

Ayrıca Türk Kafkas İslam Ordusu’nun, 15. Piyade Tümeni ile takviye edilmesi kararlaştırıldı. 15. Piyade Tümeni’nin Bakü’ye ulaştığı tarihe göre, yeni bir taarruz günü belirlendi. Şark Orduları Grubu Komutanı Halil Paşa’nın Bakü’ye giderek, taarruza bizzat katılması da alınan kararlar arasındaydı.

Bakü’deki İngiliz komutanı Dunsterville, Bakü’nün savunmasını güçlendirmek için çareler arıyordu. Kara ve demir yolu Türklerin, deniz yolu ise Bolşevik gemilerinin kontrolü altındaydı.

Sayıları yaklaşık 4 bini bulan Farslar da Bakü’nün Osmanlı Devleti’nin eline geçmesini istemiyordu. Önceden birbirleri ile zaman zaman düşman kesilen bu taraflar, Türk Kafkas İslam Ordusu’na karşı güçlerini birleştirmişlerdi.

Birinci Bakü taarruzunun başarısız olması sonucu Türk birlikleri 5 Ağustos’ta geri çekildi. Şark Cephesi Komutanlığı, Abşeron Yarımadası’nda bulunan kasaba ve köylere bazı komutanlarını göndererek, Türklerden milis birlikleri kurmaya başlamıştı.

RUS – ALMAN ANLAŞMASI

Bu esnada gelen kötü bir haber Kafkas İslam Ordusu’nun durumunu zora soktu: 27 Ağustos 1918’de Almanya ile Sovyet Rusya arasında Brest-Litovsk Anlaşmasına Zeyl adı verilen bir sözleşme imzalandı. Buna göre Almanya, Kür ırmağına kadar olan bölgenin Sovyetlere verilmesine yardım ederek, üçüncü bir devlet kuvvetinin Kür’den öteye geçmesine mani olacak, buna mukabil Bakü petrollerinin yarısı kendilerine kalacaktı. O tarihte uluslararası bir konferans için İstanbul’da bulunan Mehmet Emin Resulzade bu anlaşmayı bir nota ile protesto etti.

Ruslarla Almanların yaptıkları anlaşma neticesinde, Kafkas İslam Ordusu’na Anadolu’dan gelecek olan yardım da tehlikeye girmişti şimdi. Halil Paşanın yola çıkardığı 56. Ve 106. Alayların geçeceği Batum-Bakü demiryolunun bir bölümü Almanların elindeydi çünkü. Türk askerinin bir çarpışmaya girmeden o yoldan geçmesi ise imkânsızdı.

Fakat büyük bir hikmet neticesinde günlerdir aralıksız yağan yağmur birden durdu, kum fırtınası bile sessiz sedasız geride kaldı. Hava açılırken Alman engeli de adeta kendiliğinden ortadan kalktı ve Almanlar Bakü’de beklenen yardıma mani olmadılar.

Gelen beşinci yardım konvoyu ile birlikte Kafkas İslam Ordusu oldukça rahatlayarak bütün cephane ve asker noksanlarını tamamlamış oldu.

Bakü’nün asıl sahiplerine verilme günü artık çok yakındı.

“AKILLARI VARSA HEMEN TESLİM OLSUNLAR!”

Bakü’nün alınması için yapılacak kati taarruz öncesinde 13. Kafkas Alayı’na bağlı topçu ve piyade bölüklerinin komutanları, gerekli hazırlıkları yaparak, 26 Ağustos günü, sabah erken saatlerde harekâta başladı.

General Dunsterville, 1 Eylül sabahı kurmay heyeti ve İngiliz askeri birliklerinin komutanlarının katıldığı bir toplantı yaptı. Dunsterville, moral bozukluğu içinde yaptığı bu toplantıda şunları söylüyordu:

“ Yeryüzünde hiçbir kuvvet, Bakü’yü Türklerden koruyamaz. Şehrin savunmasını devam ettirilmesi, yalnızca teslim olma gününü uzatmaktan başka bir işe yaramaz!”

İngilizler, tugaylarının büyük bir bölümünü kaybettikten sonra vapurlarla savaş alanını terk ederek kaçmaya başlamıştı.

Aynı günlerde İngiliz The Times gazetesi Bakü’de kalan ve savaşa devam etmek isteyen Ermeni ve Rus askerlerine hitaben şu başlığı atacaktı: “Akılları varsa hemen teslim olsunlar.”

Ruslarla anlaşma yapan Almanlar, Bakü’nün ekonomik kaynaklarına sahip olmak amacıyla Tiflis’te bulunan bir Alman taburunun, Türk Kafkas İslam Ordusu saflarında görev alması için çaba göstermekteydi.

Enver Paşanın bu durum karşısında verdiği emir ise son derece kesindi: “Alman askeri Birlikleri Azerbaycan’a sokulmayacaktır!”

Bakü Cephesi’nde savaşa hazır olan Türk Kafkas İslam Ordusunda, Anadolu’dan gelen yaklaşık 8 bin Türk askeri, 7 bin de Azerbaycanlı Türkün oluşturduğu milis kuvveti bulunuyordu. Taarruz için hazırlıkların tamamlandığını gören Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa, 13 Eylül 1918 tarihinde, Tümen Komutanlıklarına gönderdiği emirde, 14 Eylül’de sabaha karşı saat 02.00’de taarruzun başlayacağını bildirdi.

General Dunsterville, İkinci Bakü taarruzunun birinci gününde Türk Kafkas İslam Ordusu karşısında direnmenin bir fayda temin etmeyeceği kanaatine varmıştı artık. Bunun için İngiliz birliklerine akşam saat 20.00 sularında geri çekilme emri verdi.

14 Eylül günü Bakü’nün kenar mahallelerine giren Türk Birlikleri, zayiat vermemek için ileri harekâtı durdurdu.

Aynı gün sabah saatlerinde, üzerinde İran bayrağı ve beyaz teslim bayrağı olan bir arabadan birleşik düşman kuvvetlerinin Batı Cephesi Ermeni komutanı ve İran’ın Bakü Konsolosu birlikte inerek şehrin teslim olacağını bildirdiler.

5. Kafkas Piyade Tümeni Karargâhı’nda Bakü’den gelen Heyetle şehrin teslim edilmesi için yapılan görüşmelerde şu şartlar bildirildi:

1. Bakü, kayıtsız şartsız derhal teslim edilecek.

2. Şehri savunan düşman askerleri teslim olacak.

3. Şehirdeki her türlü silah ve cephane ile devlet malı olan eşya ve bina teslim edilecek.

4. Nargin Adası’nda bulunan Türk, Alman ve Avusturya savaş esirleri teslim edilecek.

5. Silah ve erzak depoları ile zırhlı otomobil, binek otomobili ve kamyonlar, uçaklar ve bunların bütün malzemeleri, eksiksiz olarak teslim edilecek.

Ayrıca Bakü’den gelen Heyete, şehirde yaşayan insanların can ve mal güvenliğinin sağlanacağına ve hiç kimseye zarar verilmeyeceğine dair Türk Kafkas İslam Ordusu Komutanlığınca hazırlanan bildiriler verilerek, bunu halka duyurmaları istendi.

Editör: TE Bilisim