Diriliş Postası Muhabiri İbrahim Seçkin Talaş/Ankara

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi(ANKASAM) AB/Balkanlar Danışmanı Doç. Dr. Nuri Korkmaz, Yunanistan’ın Suriyeli sığınmacılara uyguladığı sert tutumunu ve AB’nin sığınmacılara ilişkin izlediği yolu Diriliş Postası’na değerlendirdi.

Yunanistan’ın sığınmacılara uyguladığı sert tutumun kabul edilemez olduğunu belirten ANKASAM AB/Balkanlar Danışmanı Doç. Dr. Nuri Korkmaz, Yunanistan’ın iltica başvurularını askıya almasının uluslararası hukukta yerinin olmadığını söyledi.

Türkiye’nin sığınmacıları durdurmama kararıyla 142 bin insan sınırı geçti. Avrupa’ya göç etmeye başladı. Sınırda Yunanistan’ın sert uygulamaları var. Yunanistan’ın sığınmacılara karşı sert tutumunun arkasında neler var?

Yunanistan hem Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından hem de birçok hükümet dışı kuruluş tarafından yapılan uyarılarda, göç yollarını tıkamak için hiçbir gerekçesinin olmadığı söylendi. Yunanistan’ın bunu tıkamasının sebebi önce kendi sınırlarının garanti altına almak istemesi, ikinci neden de AB’nin yardımını almaktır. AB, Yunan tarafının talebi üzerine sınıra geldi. Birçok ülkede Yunanistan’a bu konuda yardım edeceğini açıkladı.

Türkiye, Mart 2016’da o sözleşmenin yapılmaması gerektiğini düşünüyordum. Çünkü AB’nin sözleşme yapılırken talep ettiğimiz bazı konular vardı. Gümrük Birliği anlaşmasının gözden geçirilmesi, sığınmacılar için 6 milyar euro ve AB, Türkiye’den 100 bine yakın mülteci alacaktı. Sadece 25 bin aldı. Vizesiz geçiş hakkı tanınacaktı. Böyle bir şey olmaz. Bunların hiç biri gerçekleşmedi. Geleceğiyle ilgili bir şey söylememi istiyorsanız o da şöyle: Yunanistan’a bakıldığında AB, Türkiye’ye yeni bir anlaşma için gelmeyi düşünüyor. Yunanistan bir anlamda AB’ye Türkiye ile uzlaşı olsun diye 1 aylık süre tanıdı. Bu da müzakereler artsın diyedir.

Ona bakarsınız biz şimdi İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi 14’üncü maddesi seyahat özgürlüğü hakkını tanımlıyor. Biz mültecileri Avrupa’ya bırakmayarak bunu ihlal mi ediyoruz. Biz AB ile yapılan anlaşma gereği bunca süre boyunca her şeyi yerine getirdik. AB yerine getirmemesine rağmen en fazla onların sesi çıkıyor. Bizim bu insanları bünyemizde tutmakla alakalı hiçbir yükümlülüğümüz yok.

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) AB/Balkanlar Danışmanı Doç. Dr. Nuri Korkmaz

“ULUSLARARASI HUKUKTA YERİ YOK”

Yunanistan’ın iltica başvurularını askıya almasının uluslararası hukukta dayanağı, yeri yok. Dublin Anlaşması nedeniyle yapıyor. Dublin Anlaşması gereği AB’ye ayak basan mülteci ya da sığınmacı ayak bastığı ilk AB üyesi ülkede iltica başvurusu yapmak zorundadır. Ama mültecilere yapılan muamele kesinlikle uluslararası hukuk tarafından kabul edilemez bir muameledir. Özellikle işkence ve gasp olayları son derece çirkin olaylardır.

AB’de zamanında kendi içinde paylaştırmıştı. Ancak şimdi hiçbir ülke almak istemiyor. Hatta bazı ülkeler gülünç bir sayıyı alabilirim demişlerdi. AB ülkeleri ne yapacaklarını bilemedikleri için böyle yapıyor.

“SINIRDA İŞKENCE VE GASP

Sığınmacıların Avrupa kapılarına dayanmasıyla ilgili AB neler yapmalıdır? Sizce sayı milyonlarla ifade edilirse AB ne yapacak?

Bir kere AB’ye göç edenlerin sayısı milyonu bulursa Suriye’de Türkiye’nin yanında yer almaya itebilir. Yaza kadar bu sayı 1 milyonu bulabilir. Ancak bu sayılar Yunan medyasında ve AB tarafından farklı yer alıyor. Belki de onlar kendi kamuoyu için düşük gösteriyor. Onlar son günlerde rakam açıklamaktan çekiniyorlar.

Yunan medyasında özellikle İngilizce yayın yapan kanallarında gelen mültecilerin sadece yüzde 25’inin Suriyeli olduğu söyleniyor. Diğerlerinin Afganistan, Pakistan ve Irak uyruklu olduğu yönünde bazı haberler yayılmaya başlandı. Bu tarz algı operasyonlarına hazır olmamız gerekiyor. Bu tarz algıların arka planında yayılmaya çalışılan şey, Türkiye’nin bu konularda her defasında Yunanistan’ı zor durumda bırakmak için bunları yaptığıdır. İtalyan kanalların da Türkiye’nin operasyonları sonucu insanların göçe zorlandığı iddiası var.

Onlar hiçbir zaman mülteci yığınıyla karşılaşmadı. Avrupa’yı demografilerinin değişecek olması ürkütüyor. Çünkü onlar biliyorlar ki bu insanlar dini ve kültürel olarak farklı bir yaşam sürdürüyor. Uyum sağlayamayacakları düşünülüyor.

AVRUPA KARŞITLIĞI BÜYÜR

Sayı milyonu bulursa Avrupa’nın önde gelen ülkeleri Almanya, Fransa ve İngiltere, sığınmacıları Balkanlarda tutma politikası güder mi?

Tabii bu durum balkan ülkeleri için kabul edilemez olur. AB mültecileri depolamak için bir alan olarak Batı Balkan ülkelerini kullanırsa AB karşıtlığı artar. Özellikle Batı Balkan ülkelerinin AB üyeliğinin uzaması düşünülürse bu ülkelerde AB reformlarının sekteye uğratacaktır. AB ile yakınlaşma yerine uzaklaşma ortaya çıkar. Yani bunu yapamazlar.

AB ülkeleri bir şekilde sığınmacıları kabul edip onların uyumu için politika üretir mi?

Yok. Ben bunun olabileceğini düşünmüyorum. Bu durum şimdi Avrupa’da sağ iktidarların yeniden sivrilmesine yol açabilir. Sağ iktidarlar hiçbir zaman mültecileri entegre etmekten yana olmamıştır. Onların yapmak istediği o insanların ülkelerinde sorun bittikten sonra ayrılıp gitmesidir. Giden insanların sayısının artması, AB içerisinde serbest dolaşımın ortadan kaldırılması durumunu ortaya koyar.

2015’te Avusturya’da AB üyeleri olmalarına rağmen Slovenya ve Hırvatistan için sınır teli ördü. Bundan sonra bunun benzerleri birbirini takip edecektir. Sınır çekilmesi, serbest dolaşımın sorgulanmasına neden olur. Avrupa’da her ülke, ‘aman ben almayayım’ tarzında politika benimsiyor. Belki geçişlere izin verilseydi AB sorunun çözülmesi için daha fazla varlık gösterebilirdi. Oradan da şimdi akil sesler çıkmaya başladı. İdlib’de Türkiye’nin yanında yer alınması gibi…

Bütün bunlar Avrupa’nın kendi değerleriyle çeliştiğini gösterir mi? Özellikle son dönemde birçok ortamda bu tartışılıyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

Avrupa’nın değerlerini kendi aralarında paylaştığı bir şey olduğunu düşünüyorum. AB’nin dışında ülkelere uygulanmıyor. Kendi aralarındaki ilişkilerini düzenlemek için değerlerdir. Iraklıları mülteci olarak görmüyorlar. Irak’ta da iç savaş var. Onlar Afganları da mülteci olarak görmüyor. Oradaki algı şöyle oluyor. Suriyeliler kaç yıl boyunca Türkiye’deydi. Orada güvendeydiler. AB’ye sadece ekonomik çıkarları için gelmek istiyorlar. Bunu daha çok ekonomik ve ticari kaygı nedeniyle görüyorlar.

Editör: TE Bilisim