Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Seda Şimşek/Ankara

Bir yiğit adamdı. Ama gülü sevebilen bir yiğit adam. “Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın / Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet / Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın / Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın…” diyordu. 11 yıl önce çıktığı yoldan evine geri dönemedi. Keş Dağı’na düşen helikopterde hayatını kaybetti. Soru işaretleri aydınlatılamadı, yıllardır süren mahkemelerde ailesi aradığı adaleti henüz bulamadı. Türkiye, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün bir kaza mı yoksa suikast mı olduğunu ölümünün 11. yıldönümünde de öğrenemedi.

Namlusunu halka çeviren tanka selam durmadı

1993’te Büyük Birlik Partisi’ni (BBP) kurdu ve genel başkanı oldu. 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde ANAP’la yaptıkları ittifakla yeniden Meclise girdi. 28 Şubat’ın kendisini bütün ağırlığıyla hissettirdiği dönemde, 8 milletvekili ile Refahyol iktidarının yanında yer almış, hatta dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e sunulan Başbakan Necmettin Erbakan’ın istifasının ardından DYP Genel Başkanı Tansu Çiller’e görev verilmesi halinde DYP ile RP arasında kurulacak yeni hükümete destek vereceklerini açıklamıştı. 28 Şubat sürecinin en baskıcı günlerinde, “Namlusunu halka çevirmiş tanka selam durmam” diyerek demokrasinin yanında safını herkesten önce tutmuştu.

Hayalini, “Bir hayalim var. Başını örtenle açanın, aynı üniversitede yasaksız, kavgasız, kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Bir hayalim var, Türk, Kürt, Alevi, Sünni ayrımı olmadan zengin ve fakir ayrıcalığı görülmeden, imtiyazsız, sınırsız bir Türkiye istiyorum.” sözleri ile ifade etmişti.

“Türkiye İran olmayacak ama Suriye de olmasına müsaade etmeyeceğiz” derken de herkesten önce Baas’a bayrak açtı. Türkiye İran da olmadı, Suriye de olmadı, ruhun şad olsun, ebedi istirahatgâhında nur içinde yat Muhsin Başkan.

Muhsin Yazıcıoğlu, 2009 yerel seçimler öncesi partisinin Çağlayancerit mitinginin ardından Yozgat’a gitmek üzere bindiği helikopterin 25 Mart 2009’da Kahramanmaraş’taki Keş Dağı’na düşmesi sonucu BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, İl Başkan Yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclis Üyesi adayı Murat Çetinkaya, pilot Kaya İstektepe ve gazeteci İsmail Güneş ile beraber hayatını kaybetti. O gün bugündür ölümünün üzerindeki sır perdesi aralanamadı. Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin yaşamını yitirdiği olaya ilişkin yürütülen soruşturma ve davalar sürüyor. Son olarak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu ile gazeteci İsmail Güneş’in eşi Yasemin Güneş’in aralarında bulunduğu aile fertleri, olayla ilgili FETÖ bağlantılarının ortaya çıkartılması için Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulundu. Ailesi aradan geçen 11 yıla rağmen kamuya açık bir kamu davası açılması ve faillerin tespit edilerek cezalandırılmasının takipçisi.

Onurlu duruş sergiledi

28 Şubat sürecinin en baskıcı günlerinde, “Namlusunu halka çevirmiş tanka selam durmam” diyerek demokrasinin yanında safını herkesten önce tuttu. “Türkiye İran olmayacak ama Suriye de olmasına müsaade etmeyeceğiz” derken de herkesten önce Baas’a bayrak açtı. Türkiye İran da olmadı, Suriye de olmadı, ruhun şad olsun, ebedi istirahatgâhında nur içinde yat Muhsin Başkan.

TORUNLARINI GÖREMEDİ

Zaman durmuyor, elbette akıyor. Zorlu hayatının ona en büyük hediyesi eşi Gülefer Hanım, kızı Firuze ve oğlu Furkan’dı. Onsuz geçirdikleri 11 yılda acılara, hüzünlere, zorluklara, “Muhsin Başkansızlığa” rağmen dimdik ayaktalar, gururla ve asaletle bembeyaz. Onsuzluğun ağır yükü eğmedi, bükmedi hiç birini. Şimdi torunları oldu. Muhsin Başkan onları hiç göremedi ama onlar dedelerinin izinde birer “Alperen”…

ÖLÜM HEP ONUNLAYDI

Muhsin Yazıcıoğlu 31 Aralık 1954’te Sivas’ın Şarkışla ilçesi Elmalı köyünde hayata gözlerini açmıştı. Hayatını kaybettiği 2009 yılına girerken, belki de hiç yapmadığı bir şey yapmış 2008 yılının son günlerinde, doğum gününde sevdikleri ile bir araya gelmişti. Hiç kimsenin aklının ucundan bile geçmemişti son doğum gününde aslında sevdikleriyle vedalaştığı. Oysa o aklından hiç çıkarmazdı ölümü. Mamak Cezaevi’nde, “Üşüyorum” şiirini yazarken de hem ölümü hem de adeta kaderini hissetmişti:

“…Huzur dolu içimde / Ben sonsuzluğu düşünüyorum / Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum / Durun kapanmayın pencerelerim / Güneşimi kapatmayın / Beton çok soğuk, üşüyorum…”

Türk tarifi

1991 yılındaki genel seçimlerde tercihli sistemle Sivas’tan milletvekili seçilmişti ama Milliyetçi Çalışma Partisi ile 1992 yılında yol ayrımına gelmişti:

“Türk, Anadolu’da bin yıldır hükümran olan ve İslamiyet ile bir araya, aynı hedefe yönelen büyük bir milletin adıdır. Fatih, Selahaddin Eyyubi, Sokullu, Mimar Sinan, Mevlana, Mehmet Akif bu coğrafyaya İslamiyet’i nakşetmiş Türk ulularıdır. Milletimizle, bin yıldır İslamiyet’in şerefiyle şereflendiği, İslam sancağını zirvelere diktikleri için iftihar ediyoruz. Bu tarihin ve kader birliğinin bu topraklardan yükselecek yeni bir hamleye sağlam bir başlangıç teşkil ettiğine inanıyoruz.”

80 DARBESİNİN MİRASINI HAYATI BOYUNCA YANINDA TAŞIDI

İlk ve orta öğrenimini Şarkışla’da tamamlayan Yazıcıoğlu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesinden mezun oldu. Ankara’da Ülkü Ocakları Genel Merkezi’nde önce genel başkan yardımcısı, sonra genel başkan görevlerini üstlendi. 1980 askeri darbe öncesi dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı idi, ülkenin sürüklendiği kaosu yıllar sonra “gardaş kavgası” olarak değerlendirirken, 7,5 yıl kaldığı Mamak Cezaevi’nde sökülen ayak tırnakları 80 darbesinin mirası idi kendisine, hayatı boyunca yanında taşıdı o mirası! Hiç unutmadı o günleri ve acıları.

Editör: TE Bilisim