Diriliş Postası Dış Haberler/Analiz

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRY) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını yok sayarak,  2002’den beri Lübnan, Suriye ve İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yapması ve bölgede hak iddia etmesi uluslararası anlaşmalara aykırı olsa da İsrail ve ABD gibi ülkeleri arkasına alması bölgede krize sebep oluyordu. Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında doğalgaz arama ve sondaj çalışmalarını yapacağını açıklaması ve bölgeye arama ve sondaj gemileri göndermesi, GKRY’yi ve arkasındaki güçleri çıldırttı. Yunanistan ile birlikte Avrupa Birliği (AB) üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışan GKRY, Mısır, İsrail gibi ülkelerle de anlaşmalar yapmış ve tek taraflı ilan ettiği MEB üzerinde çalışma hakkının sadece kendine ait olduğunu savunmuştu.

ANLAŞMA NE ANLAMA GELİYOR?

Türkiye bütün tepkilere aldırış etmeden bölgedeki arama ve sondaj faaliyetlerine devam etse de bir yandan bölgesel ittifakları devreye sokarak hukuki anlamda da elini kuvvetlendirme arayışına girdi. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Birleşmiş Milletler’in meşru olarak tanıdığı” Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Mustafa es-Serrac “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” Doğu Akdeniz’de sınırların yeniden çizilmesini sağladı.

YETKİ SAHASI NEDİR?

Bir ülkenin iç sularını, karasularını oluşturan bölgeye deniz alanı denir. Deniz yetki alanları ise devletlerin egemen haklara sahip olduğu ve uluslararası deniz alanını oluşturan kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) demektir. Türkiye ile UMH arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’nın hemen ardından Dışişleri Bakanlığı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı ve MEB sınırlarını gösteren haritayı paylaşarak tartışmalara nokta koydu.

YUNAN-RUM İTTİFAKI NE YAPACAK?

Mutabakat Muhtırası ile çizilen MEB sonucunda Doğu Akdeniz’de keşfedilen ve sondajı yapılan doğalgazın Avrupa’ya taşınması konusunda Yunanistan ve Rum Kesimi’ni yeni güzergâhlar aramaya itecek. Bu durumda oldukça rahatsız olan GKRY ve Yunanistan, Türkiye’nin imzaladığı Mutabakat Muhtırası’na tepki gösterirken, konuyu uluslararası platformlarda gündeme getirme gayretinde. Diğer yandan Libya’nın parçalanmış yapısından faydalanmak isteyen Yunan-Rum ittifakı Libya’daki emperyalist destekli güçlerden Halife Hafter’le diyalog arayışına girdi. Libya’nın Türkiye’yle imzaladığı anlaşmanın BM Deniz Hukuku Anlaşması’nı ihlal ettiği iddiasını gündeme taşıyan Yunan-Rum ittifakı temaslarını bu yönde derinleştiriyor. Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis önceki gün Libya’nın GKRY maslahatgüzarıyla görüştü. Türkiye’yle imzalanan anlaşmanın içeriği konusunda net bir bilhgiye sahip olmadıklarını belirten Nikos Hristodulidis, “Anlaşmanın hiçbir hukuki temele dayanmadığını” öne sürdü. GKRY ile birlikte hareket eden Yunanistan ise, Libya’ya Türkiye ile varılan anlaşma metninin kendilerine Cuma’ya kadar gönderilmesi yönünde bir nota verdi.

LİBYA’DA SİYASİ DURUM NE?

Ekim 2011’de 47 yıllık iktidarı ABD destekli müdahale ile sona eren Muammer Kaddafi’nin ardından iç savaşa sürüklenen Libya’da Geçici Ulusal Konsey, Trablus’ta yönetime geldi. Ülkede ilk kez 7 Temmuz 2012’de yapılan meclis seçimlerinin sonucunda, Geçici Ulusal Konsey, yerini Milli Genel Kongre’ye devretti. İstikrarın sağlanamadığı Libya’da, 2014 yılında General Halife Hafter tarafından, Zintan merkezli askeri güçlerle başlatılan darbe girişimi, Trablus ve Misrata’daki devrimci gruplarla hareket eden Trablus yönetimi tarafından bastırıldı. Çıkan çatışmaların ardından bazı milletvekillerinin “Temsilciler Meclisi” adı altında Tobruk’ta çalışmalara başlamasıyla ülkede 2 meclisli yapı ortaya çıktı.

İKİ MECLİSLİ ÜLKE!

Trablus Hükümeti ve Tobruk Hükümeti olarak iki ana yapının bulunduğu ülkede

4 askeri güç odağı olması ise dikkat çekiyor.

*Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı birlikler.

*Misrata merkezli güçler.

*Tobruk merkezli Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu.

*Ülkenin batısında etkili olan Zintan merkezli güçler.

Trablus’ta “Birleşmiş Milletler’in meşru olarak tanıdığı” Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) bulunuyor. Tobruk’ta ise özellikle İsrail ve ABD’nin desteklediği son dönemde Rusya’nın da destek verdiği, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Krallığı ve Mısır emperyalist devletlerin kuklası haline gelmiş bölge ülkelerinin desteğini alan Halife Hafter var. 2014’te başarısız bir darbe girişimi gerçekleştiren Hafter, “İslam düşmanlığı yaparak Batı’nın desteğini yeniden sağladı geçen Nisan ayında Trablus’u ele geçirmek için harekete geçti. ABD’nin BAE üzerinden dolaylı destek verdiği Hafter Güçleri, Trablus’u ele geçirme konusunda başarılı olamaması ve iç savaşın halen devam etmesi bölgedeki istikrarsızlığın artmasına sebep oldu.

İsrail işin neresinde?

Öte yandan İsrail ile “normalleşme” arayışına giren ve uluslararası anlamda tanınmayan Tobruk Hükümeti’nin sözde Dışişleri Bakanı Abdülhadi el-Huveyc, İsrail’le diplomatik ilişkiler kurmak istediklerini açıkladı. Doğu Akdeniz konusunda Yunan-Rum ittifakı ile birlikte hareket eden İsrail, GKRY Yunanistan ve ABD ile enerji işbirliğini genişletme kararı almıştı. Türkiye’nin UMH ile yaptığı anlaşma İsrail’in de enerji transferi konusunda yeni arayışlara iteceğinden dolayı Mutabakat Muhtırasına tepki gösteriyor.

TÜRKİYE NEDEN UMH İLE ANLAŞTI?

Türkiye, askeri ve siyasi olarak birkaç parça halinde olsa da iki hükümetli Libya’da Merkezi Trablus’ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile anlaştı. UMH,  Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Türkiye, Avrupa Birliği ve uluslararası kurumlarca meşru kabul ediliyor ve destekleniyor. BM ve AB “Kurumsal” olarak UMH’yi meşru kabul etse de BM ve AB üyesi kimi ülkeler Tobruk hükümetini destekliyor.

DOĞU AKDENİZ’DE DENGELER DEĞİŞTİ Mİ?

Türkiye, Libya arasında imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ile Doğu Akdeniz’deki tüm hak ve hukukunun koruma altına aldı.

Mutabakat ile Türkiye’nin eli güçlenirken Yunanistan’ın GKRY üzerinden yıllardır kurguladığı sistem çöktü. KKTC ve Libya ile yapılan anlaşmaları BM’ye de kabul ettirerek ilan ettiği MEB ile “Mavi Vatan” sınırlarını çizen Türkiye bölgedeki denklemi değiştirerek uluslararası başarıya imza attı. Yapılan anlaşmalar ile ilan edilen MEB’in ardından Kıbrıs’ın batısında yaklaşık 200 mil alanı kontrol etme hakkına sahip olan Türkiye,  söz konusu anlaşmalar ile Yunan-Rum ittifakının itirazlarının önünü de hukuki anlamda kesmiş oldu.

HAFTER MEŞRU DEĞİL Mİ?

Türkiye BM ve AB tarafından meşru kabul edilen UMH ile anlaşma imzalayınca Yunanistan da bölgedeki çatışmaları körükleyecek bir adım atarak Hafter Güçleri ile diyalog arayışına girdi. Kendine meşruiyet arayan Hafter, İslam düşmanlığı ile bunu sağlamaya çalışsa da Yunanistan ile anlaşma yaparak bunu başarmaya çalışıyor. Suudi Krallığı, BAE ve Mısır da Hafter’e meşruiyet sağlama konusunda devreye girdi. Suudi Kralı Selman bin Abdulaziz, Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih’i kabul etti. Libya’da yayın yapan “El-Ahrar” televizyonunun haberine göre, Hafter’e destek veren ülkeler, uygulamaya koydukları “Libya’nın meşru temsilcisi UMH’nin tanınırlığını bitirme planı” hakkında Salih’e bilgi verdi. Bu kapsamda Tobruk’taki TM’nin başkentteki UMH’yi Libya’nın meşru temsilcisi olarak tanımayı bırakacağı ve Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Afrika Birliğini de bu yönde adım atmaya çağıracağı belirtildi. Bunu takiben Hafter destekçisi ülkelerin, TM’nin çağrısı doğrultusunda lobi yapacağı aktarıldı.

Editör: TE Bilisim