Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

Toplumun büyük bölümünce tepki gösterilen bu olaylara karşı bir kesim var ki, söylemlerinden, amaçlarının hak ihlalini ve fiili eleştirmek, olmadığı, direkt olarak, devletin egemenliğini hedef aldıklarısöylemlerinden anlaşılmaktadır.

Kaldı ki; sosyal medyada, devlete karşı sivil itaatsizlik oluşturmak ve kargaşa ortamı oluşturmak için teyakkuzda bekleyen bir güruhun varlığı ve bu güruhun her fırsatta devlet otoritesini, genel asayiş ve kamu düzenini bozmaya yönelik denemelerini ve terörle mücadeleyi itibarsızlaştırmak ve engellemeye yönelik faaliyetlerini son dönemde sıkça görmekteyiz.

Yapılan paylaşımlarda görevli polis memurlarının bireysel olarak yapmış oldukları hatalar ve kullandıkları orantısız güç , yasalar ve devlet tarafından sistematik olarak uygulanıyormuş gibi bir algı oluşturmaya çalışılmaktadır.

Son yaşanan gelişmelerle ilgili Avukat Kamil Ekinci’den görüşlerini aldık.

POLİS KİMDİR?

Öncelikle polis kavramı üzerinde durmak gerekir. Kimdir polis?

2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 1. Maddesinde polis “Madde 1 – Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve ilgili mevzuatın kendisine verdiği vazifeleri yapar.” şeklinde tanımlanmıştır.

Kanuni tanımından da anlaşılacağı üzere polis, kamu düzenini, halkın ırzını, canını, genel asayişi korumak ile görevli olup, aynı zamanda, desteğe muhtaç olan çocuk, hasta ve düşkünlere yardım görevlerini de yerine getirmekle görevlidir. Görüldüğü gibi görevleri itibari ile oluşturulmaya çalışılan algının aksine, polis, halkı koruyan ve gözeten bir güçtür.

POLİSİN SİLAH KULLANMA YETKİSİ

Polis, kendisine kamu kudretini kullanma yetkisi verilmiş bir kamu görevlisidir. Bu anlamda kanunda belirtilen durumlarda silah kullanma yetkisine sahiptir ve olmalıdır da. Polisin hangi durumlarda silah kullanabileceği yine 2559 sayılı yasanın 16. Maddesinde düzenlenmiştir.

16. Maddedeki düzenlemeye göre polis;

a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında

b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,

c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde,

d) Kendisine veya başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.

Yasada verilen yetkinin çerçevesinden de açıkça anlaşılmaktadır ki, polis silahı şahsı adına değil kamu adına yani toplumun huzur ve güvenliğini sağlamak adına kullanır. Görüldüğü üzere birilerinin iddia ettiği gibi polisin yasa çerçevesinde silah kullanması, görev tanımını aşan değil, bizzat görev tanımında olan bir uygulamadır. Bu açıklamalar ışığında polisin silah kullanma yetkisinin elinden alınmasını arzulayanların amacının, kamu düzenini ve genel asayişi bozarak devleti zaafiyetedüşürmek olduğu açıktır.

Şehit çocuklarının hakları ne olacak?

Peki ya şehit çocukları, onların hakları ne olacak. Katil devlet diye çığırtkanlık yaparken çocuk haklarını ileri sürenler söz konusu polis çocukları olunca neden ortalarda yoklar. Babasının bayrağa sarılı tabutunun başında ağlayan bu çocukları neden görmüyorlar. Hak savunuculuğu adı altında, askeri, polisi, savcıyı şehit edenleri savunanlar, şehit çocuklarını görmüyorlarsa hangi hakkı savunduklarını bir kez daha sorgulasınlar. Polise molotof attırılan çocuğun ailesine tek kelime etmeyen hatta çocuğu suçta kullanarak, çocuğu istismar edenleri tebrik edenlerin, adının hak savunucusu olarak anılması başlı başına bir senaryonun parçası olsa gerek.

MASUMİYET KARİNESİ EVRENSELDİR

Suçu kesinleşene kadar herkesin masum olduğu şeklinde de tanımlanan evrensel bir ceza hukuku ilkesidir masumiyet karinesi.

Sosyal medyada özellikle marksist Leninist terör örgütü hayranları,cezası kesinleşmiş olan teröristler için bile masumiyetten bahsederken, görev ve yetkileri net bir şekilde belli olup, bu çerçeve dışına çıktığında adli ve idari soruşturmaya muhatap olan polis memurları için masumiyet karinesini bir kenara bırakıp, peşinen cezalandırma yoluna gitmeleri büyük bir çelişki olmakla birlikte bu tür grupların amaçları düşünüldüğünde bu çelişkiye düşmeleri bizleri şaşırtmamaktadır.

Aynı zamanda bir polis kardeşi olarak, polislerimiz için, “ölüyorlarsa para alıyorlar” diyenlere sormak isterim, kaç liraya kurşuna yürüyebilirsiniz acaba? Ya da kaç dolara mı demek gerek bilmem ama, takım elbisenin içerisinde, klavye başında süslü sözlerle cesaret taklidi yapmak kolay olsa da , arkanda tüm sevdiklerini, eşini, bebeğini bırakıp, kurşuna yürümek her yiğidin harcı değildir bayım. Bu işler vatan aşkı olmadan olmaz.

PANDEMİ VE POLİSLER

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde yapmış oldukları görevin önemi ve zorluğu karşısında çoğu zaman hiçbir koruyucu tedbir almadan ve mesai mefhumu olmaksızın bizlerin canını malını ve namusunu korumak için her an göreve hazır olan polislerimize karşı yöneltilen nefret söylemlerini kabul etmek mümkün değildir. Bizlerden tüm bunlar için alkış beklemeseler de en azından klavye başında linç edilmemeyi beklemek te hakları olsa gerek.

Tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

ORANTISIZ SOSYAL MEDYA ORANTILI GÜÇ KULLANIMINA ENGEL

Spesifik olaylar karşısında özellikle yakın zamanda sosyal medyada yapılan yargısız infazlar ve olayın faillerinden ziyade top yekün emniyet teşkilatını hedef alan yoğun eleştiriler maalesef polisler üzerinde baskı oluşturmakta olup, olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Öyle ki, bu sosyal medya baskılarının hemen akabinde, 30 Mayıs’ta Diyarbakır’da polis memuru Atakan Arslan, dur ihtarına uymayan hain bir saldırgan tarafından ve bir gün sonrada Bursa’da iki gurup arasında çıkan kavgaya müdehale eden polis memuru Erman Özcan, yine kendini bilmez bir saldırgan tarafından şehit edildiler.

KAMU DÜZENİ İÇİN

Her iki olayda da, şehitlerimizin, ellerinde silah olan saldırgan şahıslara karşı 2559 sayılı yasa gereğince silah kullanma yetkileri varken, bu yetkiyi kullanmayıp şehit olmalarında da, kuvvetle muhtemeldir ki, bu sosyal medya baskısının payı vardır. Bu yönü ile düşünüldüğünde orantısız sosyal medya baskısının, polis üzerinde, kanunun kendisine, kamu düzeni ve güvenliğinin temini için tanıdığı orantılı güç kullanma yetkisini kullanmakta tereddüt oluşturduğu izlenimi oluşmaktadır.

YA ŞEHİT ÇOCUKLARI

Buraya kadar polisin yasal tanımından, silah kullanma yetkisinden devlet kudretini kullanan kamu görevlisi olduğundan bahsettik. Bu haliyle düşününce kanun maddeleri arasında birrobokoptan bahsettiği hissine kapılıyor insan. Oysa arkasında bir eş ve bir yetim bırakan şehit polis memuru Atakan Arslan ve Erman Özcan gibi vatan aşkı ile kurşuna yürürken, arkalarında hikayeleri olan yiğit insanlardan bahsediyoruz.

Elbette çocuklara kelepçe ve benzeri aletlerin takılmasına çocuk hakları savunucuları olarak karşı çıkacak ve kanunun yasakladığı ve çocuk haklarına aykırı bu fiilleri işleyenler hakkında soruşturma yapılmasını takip edeceğiz.

Editör: TE Bilisim