CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, kameralar ve danışmanların salon dışına çıkarılmasını eleştirdi.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, komisyonda ortamı geren tartışmaların teklife katkı vermeyeceğini belirtti.

Türkiye’nin terörle mücadele ettiğini anımsatan Bostancı, “Terör zayıftır. Terör, şiddet marifetiyle, masum insanları kurban seçerek, halkı tehdit ederek kendine uygun bir atmosfer kurmak ister. Bunu yaparken de güçsüzlüğünün üstünü örtmek için fay hatlarıyla oynar. Buna izin vermemek lazım.” dedi.

Naci Bostancı, teklifin cumhuriyete tehdit olduğunun söylendiğini ifade ederek, “Bu konuda bizim hiçbir endişemiz yok. Cumhuriyete ilişkin bir tehdit olduğunda herkes buna karşı çıkacaktır ve çıkmıştır. 15 Temmuz’da halkın iradesine yönelik bir darbe girişimine karşı çıkılmıştır. Bundan sonra da cumhuriyet ve demokrasi bir tehditle karşı karşıya kaldığı zaman, hep beraber aynı safta yerimizi alırız.” sözlerine yer verdi.

“Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sorun oldu”

Mustafa Elitaş, 1961 Anayasası’ndan itibaren Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hep sorun olduğunu, genelkurmay başkanları veya bir askerin cumhurbaşkanı olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

“Turgut Özal olmasaydı, ‘Ben cumhurbaşkanı adayıyım’ demeseydi, birileri yine, ‘Apoletli birisini cumhurbaşkanı seçelim’ diyecekti. Rahmetli Özal, sivil bir siyasetçinin cumhurbaşkanı olabileceğini ispatlayan birisidir. Ondan sonra da 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar böyle devam etti. Ancak o zaman 367 gibi bir garabet yaşandı. O zaman cumhurbaşkanı seçilememesi, bu sorunun giderilmesi gerektiğini ortaya koydu.”

Bu komisyonun terör heveslilerine verilebilecek en büyük cevap olduğuna işaret eden Elitaş, teklifin görüşülmesine devam edilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Teröristin başını ezerek, inine girerek terörle mücadele verilir. Meclisin sonuna kadar çalışıp, vatandaşların sorunlarına çözüm bulmamız temel görevimizdir. Bu anayasa teklifi bölünme değildir, karpuz gibi bölünme değildir, milletin hakemliğine saygı duymaktır. Bu teklifte, diktatörlüğü ortaya çıkaracak, tek adamlıkla ilgili hiçbir düzenleme yok. 1938 yılına kadar Atatürk hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı idi. 1947 yılına kadar İnönü hem Cumhurbaşkanı hem de Genel Başkan idi. 1962 Anayasası’na kadar, cumhurbaşkanının partisinden ayrılması ile ilgili bir hüküm yoktu. Hem Atatürk’ün hem de İnönü’nün yaptıkları görevi, bugün arkadaşlarımızın kabul etmesi gerekir diye düşünüyorum. CHP’nin hiç yabancı olmaması gereken bir anayasa değişikliğine, ‘Rejim değişikliği’ demesini yadırgıyorum.”

Editör: TE Bilisim