Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

16 Kasım tarihinde ajanslara oldukça acı veren bir haber düştü. Ankara’da evlerine gelen ikiz kardeşler Ege D. ve Arda D. İle tartışıp Ege’yi darp eden ve Arda’yı da bıçaklayıp çekiçle öldüren 13 yaşındaki Ege Ö’nün adı manşetlerde yer aldı. Bu olayın temelinde ise bilgisayar oyunları nedeniyle çıkan bir tartışma yer alıyordu.

ÇOCUKLAR GERÇEK İLE SANALI ALGILAYAMIYORLAR MI?

Sanal dünyanın içerisine itilen çocuklarımızın manevi değerlerden tamamen uzaklaşıp kendi içlerinde oluşturdukları ‘’sanal bir kültür’’ içerisinde savrulduğu acı bir gerçek. Ankara’nın Çankaya ilçesinde yaşanan bu çocuk cinayetinin ardından ebeveynlerin ve uzmanların sorması gereken soru şu: Çocuklarımız nasıl bir dünyanın içerisinde yaşıyorlar?

13 yaşındaki bir çocuğu nasıl bir ruh hali sırf bir bilgisayar oyunu için arkadaşını öldürmeye itebiliyor? Sanal ile gerçeklerin birbirine karışması çocuklarımızı tüm değerlerden ve etiklerden şüphesiz uzaklaştırıyor. Kültürel ve manevi değerlerimiz dışında bir değerler bütünü oluşturan çocuklarımız için ayrı bir kültür ve manevi değerler mi oluşuyor?

Bilgisayar oyunları dolayısıyla yaşanan ilk olay da değil bu. Daha öncesinde birçok cinayet ve kavga sırf bilgisayar oyunları temelinde oldu ve basındaki yerini aldı. 2018 yılı Şubat ayında İstanbul Esenyurt’ta yaşanan bir cinayet manşetlere taşınmıştı. Bilgisayar oyunu nedeniyle kavga eden 16 yaşındaki iki arkadaş R.A. ve Yunus Emre Şahin arasındaki olay cinayete kadar varmıştı. R.A. arkadaşı Emre Şahin’i boğazından bıçaklayarak öldürmüştü.

Çocukların yetişme süreci kontrol altında olmalı

Çocukların doğumundan her şeyleriyle tam irade sahibi olan bireyler haline gelene kadarki süreçleri ebeveynler tarafından kontrol altında tutulmalıdır. Günümüzde ebeveynlerin iş hayatının temposu içerisinde teknolojiyi bir ‘’çocuk oyalama’’ aracı olarak kullandıklarını görüyoruz. Daha 3-4 yaşından itibaren çeşitli platformlardan videolar izletilerek mobil cihazlara ve bilgisayarlara bağımlı hale getirilen çocuklar, bebeklik dönemi diyebileceğimiz yaşlardan itibaren ebeveynler aracılığıyla sanal dünyanın içerisine itiliyor.

İlerleyen yaşlarda sanal dünyanın kendisine sunduğu bilgi ve kültür ile yetişmeye başlayan çocuklar üzerinde en büyük vebalin ebeveynlerde olduğu unutulmamalıdır. Aile kavramından kopuk, kültürel ve manevi değerlerini özümseyememiş bu gençler hayatın içerisine sanal dünyalarını adapte etmeye çalışıyorlar. Bunun sonucunda da yukarıda verdiğimiz örneklerdeki gibi cinayetler, yaralamalar ve intiharlar yaşanıyor.

SADECE CİNAYET DEĞİL; İNTİHARLAR VE KALP KRİZLERİ DE VAR!

Bilgisayar oyunları nedeniyle sadece cinayetler değil; kalp krizleri ve intiharların da yaşandığını biliyoruz. 20 Ekim 2014 tarihinde gazetelerde şu haber yer alıyordu: ‘’14 yaşındaki çocuk bilgisayar başında öldü!’’. Konya’da yaşayan Mustafa Küçük adlı 14 yaşındaki çocuk, bilgisayar başında kalp krizi geçirerek öldü. Odasına meyve getiren ablası tarafından cansız bedeniyle karşılaşılan Mustafa’nın kalp krizi sonucunda öldüğü belirlendi. 14 yaşındaki taze bir bedenin kalp krizi geçirmesi neyin işaretidir?

14 Eylül 2017 tarihinde ise bu defa üniversite öğrencimiz bir gencin bilgisayar oyunu nedeniyle intiharına tanık olduk. Gazi Üniversitesi öğrencisi Evrim Mert 24 yaşındaydı. ‘’Mavi Balina’’ adlı oyunun tutkunu olan genç jiletle vücudunda derin kesikler açarak intihar etti.

Türkiye’de ve Dünya’nın birçok noktasında sürekli olarak bu tarzda haberlere tanık oluyoruz. Sadece 2017 yılına kadar 100’ün üzerinde gencin bilgisayar oyunları nedeniyle intihar ettiği kayıtlara geçti. İntiharlar, cinayetler ve büyük sağlık sorunları….

ASOSYAL VE DEPRESİF ÇOCUKLAR YETİŞİYOR

Konu hakkında görüş bildiren birçok psikolog, ortak kanı olarak çocukların asosyal ve depresif bir kişiliğe büründüklerini belirtiyor. Sosyal ilişkilerden uzak sadece sanal dünya içerisinde çevrimiçi iletişim kuran gençlerin hem fizyolojik hem de psikolojik olarak sağlıksız bireyler olması da kaçınılmaz oluyor.

Ebeveyneler yerine sanal dünya içerisinde öğrenilen davranışlar ve oluşan bilinç yapısı ise maalesef davranış bozukluğu olan çocuklarımızın ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu konuda en büyük görev ebeveynlere düşüyor. Çocuklarla bire-bir temas, sözlü iletişim kurmayan ebeveynlerin çocuklarında intihar eğiliminin daha yüksek olduğu görülüyor.

Modern dünyanın ailelere getirdiği en büyük kötülük ‘’iletişimsiz aile bireyleri’’ oldu. Aynı evin içerisinde yaşayan anne, baba ve çocuklar arasındaki iletişimsizlik, gençlerimizi sanal dünyanın içerisinde sığınılan limanlara çekiyor. Aile ile iletişimden daha değerli olan ‘’online iletişim’’ karşımıza çıkıyor.

EBEVEYNLER ÇOCUKLARINI KONTROL ALTINDA TUTMALI

Ebeveynler olarak ‘’baskı’’ ile ‘’kontrol’’ tabilerini birbirine karıştırıyoruz. Çocukları baskı altında tutmak onlarda ‘’kaçış eğilimi’’ne sebep olur. Fiziksel ya da psikolojik baskılardan medet ummadan çocuklarımızı kontrol altında tutmalıyız. Gerçek dünyanın daha değerli ve keyifli olduğunu çocuklarımıza aşılamamız gerekiyor. Sanal dünya içerisinde bulunan ‘’sanal mutluluklar’’ yukarıda örnekler verdiğimiz haberler ile karşılaşmamıza sebep oluyor.

Kültürel ve manevi değerlerden kopuk sadece sanal dünya içerisinde oluşturduğu değerlerle bir hayat tarzı oluşturan çocuklar ister istemez bu dünyada gördüklerini gerçek hayatlarına da uyarlamaya çalışıyorlar. Kontrolsüz sanal dünya içerisinde gerçeklere çok aykırı değerlerin ve davranışların sergilendiğini ebeveynlerin bilmesi gerekiyor.

POPÜLER KÜLTÜR ANORMAL DAVRANIŞ VE TALEPLERE NEDEN OLUYOR

Geçtiğimiz günlerde yerli ve yabancı ajanslara bir haber düştü: ‘’Çin’de yaşayan Wang Shangkun isimli genç İphone marka telefon alabilmek için böbreğini sattı ve yatalak kaldı!’’. 17 yaşındaki Çinli genç internet üzerinden para kazanmak için araştırmalar yapmaya başladı ve böbreğini satarak para kazanabileceğini öğrendi. 3.000 dolara böbreğini satan genç, İphone cep telefonunu satın aldı. Bir süre sonra böbrek yetmezliği teşhisi konulan Wang Shangkun, ömür boyu cihaza bağlı yaşamak zorunda kalacak. Böbreğini satarak cep telefonu ve aynı markaya ait tablet satın alan gencin ailesi duruma oldukça şaşırdı.

Bu haberde de baktığımızda çocuklarını tanımayan ebeveynlerle karşılaşıyoruz. Hayalindeki cihazları almak için böbrekleri satacak kadar cesarete bürünebilmiş çocukların yaptıklarına şaşıran bir aile var. Bu ve diğer haberlerde de karşımıza çıkan ortak sorun iletişimsizlik sebebiyle birbirlerini tanımayan ebeveynler olarak karşımıza çıkıyor.

SAĞLIKSIZ NESİLLER YETİŞİYOR

2000 sonrası doğan ‘’Z kuşağı’’ olarak da tabir edilen neslin en büyük özelliği tamamıyla teknolojiye kontrolsüz şekilde adapte olmalarıdır. Sokakta arkadaşlarıyla maç yapmak; saklambaç, seksek oynamak; ip atlamak yerine sanal dünyanın kendisine sunduğu dünyanın eğlencelerini yeğleyen çocuklar, hem bedensel aktivitelerden uzak kalıyorlar hem de sosyal gereksinimlerini karşılayamıyorlar. Eskinin sokaktan eve girmeyen, akşam ezanında eve girme zorunluluğu olan, komşunun bahçesinden izinsiz meyve kaçıran çocukları ile günümüzün eve kapanmış sanal dünyada gördüğü zorluklar dışında hayatın gerçekleriyle karşılaşmamış çocuklarını karşılaştıralım. Hangi tarafta daha sağlıklı bir ruh dünyası, daha değerlerine bağlı bir anlayış ve daha dinç bir beden olur? Şuanda sağlıksız beslenen obez çocuklarımız var. Gün boyu bilgisayar koltuğunda oturmaktan obezleşmiş çocuklar… Eskinin çok yemek yemekten gürbüzleşmiş çocukları değil. Çocuklarımızın beden ve zihin dünyalarının beslenmesine çok dikkat etmeliyiz.

Editör: TE Bilisim