Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

1949 yılında Komünist Çin kuvvetleri, Doğu Türkistan, Sincan Uygur Özerk Bölgesini işgal etti. O günden bu güne kadar işgal altında olan bölgede değişik zamanlarda uygulanan baskı, yıldırma, işkence ve asimilasyon haberleriyle gündem oldu. Müslüman Uygur Türklerine karşı yürütülen bu sistematik zulüm, toplumun temel olan aileye kadar sirayet etti. Asimilasyon çalışması Çin’in devlet politikası haline dönüşmüş.

KAMPLARDA BASKI

Müslüman Uygur Türklerini toplama kamplarına yerleştiren Çin, bu kampların eğitim kampı olduğunu söylesene durum hiçde öyle değil. Kampın sistemi aynı cezaevi gibi, namaz kalmak, oruç tutmak yasak, insanları üst üste barındıran odalar, dışarı çıkmak yasak her ne kadar Çin yönetimi haftada bir kez aileleriyle görüşme izni olduğunu söylese de bunun gerçek dışı ve yalan olduğu artık kanıtlanmış.

ZULÜM GÜNDEMDE

Bölgede yaklaşık 35 milyon Müslüman Uygur Türkü yaşıyor, son birkaç yıldır zulüm zirve yaptı. Öyle ki, Uygur Türkleri’nin hapiste olanların ailelerinin yanına bir Çinli memur yerleştirip asimilasyonu ahlaksızlık boyutuna çıkarıyor. Mahremiyeti ortadan kaldırarak Müslüman bir kitleye resmen ahlaki bir soykırım uyguluyor. 3 çocuktan fazlası yasak olduğu bölgede yaklaşık 1 milyon Uygur Türkü hapiste ve işkence görüyor. Bu konuda AP (Avrupa Parlementosu), Çin hükümetinden suçlama, dava veya mahkûmiyet olmaksızın keyfi tutuklamalara derhal son vermesini, tüm kampları kapatmasını ve bu kamplarda tutulanların koşulsuz serbest bırakılmasını istedi ve Çin yönetimini kınayan bir karar alarak aynı zamanda yaptırım uygulanması istedi. Kararda, Uygur ekonomist ve insan hakları aktivisti İlham Tohti’nin derhal ve serbest bırakılması da vardı.

DNA KULLANARAK YÜZ TANIMA

Ortaya çıkan bir diğer gelişmeyse insanı hayrete düşürüyor. Çin, Uygur Türklerinin kan örneklerini ve DNA’larını alarak yüz tanımlama yapmaya çalıştığı ve bu konuda özellikle teknoloji desteği aldığı ve usulsüz bir şekilde veri depoladığı ortaya çıktı. Bu teknoloji öncelikle ABD tarafından geliştirildiği amacın, DNA ile kişilerin yüzünün şekillendirmek ve ardından şüpheli kişileri yakalayıp yok etmek. Şuna için daha başlangıç aşamasında olduğu söylenen projenin aslında kullanılabilir duruma geldiği yapılan bu çalışmayla ortaya çıkıyor. Ayrıca Çin hükümeti akıllı cihazlarda yüz tanıma sistemlerinin kullanılmasını zorunlu hale getirecek olan yasayla beraber fişleme işlemi yaptığını düşünürsek Çin bu konularda çok yol aldığını söyleyebiliriz.

ZULME KILIF

Çin, ülkenin değişik yerlerindeki saldırılardan Uygur Türklerini sorumlu tutarak, 2014 yalında başlattığı “Teröre karşı halk mücadelesi” diye bir süreçle yaptığı zulüm ve baskıları meşrulaştırmaya çalıştığı görünüyor. Bu yapılan baskılarda Müslüman Uygur Türkleri’nin sakal bırakması, kadınların uzun kıyafetler giymesi yasaklanırken düğünlerde alkol zorunlu hale getirildi. Bir çok müslümanın oruç tutmalarını engellemek maksadıyla yemek yedirme ve hatta zorla alkol içirme eylemlerinin arttığı birçok video kaydında net bir şekilde görülmektedir.

MESUT ÖZİL ZULMÜ GÜNDEME TAŞIDI

Dünyanın dört bir yanında mazlumların özellikle müslümanların çektiği acıya ortak olup tek ses veren ülke durumundaki Türkiye yine bu olayda en çok ses çıkaran oldu. Hem kamu hem de STK’ların gösterdiği tepkiler konunun dünya gündemine gelmesinde yardımcı oluyor. Son olarak Arsenal’in ünlü Türk futbol yıldızı Mesut Özil’in bu konudaki attığı Tweet bir kez daha zulüm ve işkenceyi gündeme getirdi. Mesut Özil, “Ey Doğu Türkistan… Ümmetin kanayan yarası…Eziyete direnen mücahid ve mücahidler topluluğu….. Kur’anlar yakılıyor, camiler kapatılıyor….” Şeklinde uzun bir tweet atarak zulmü lanetledi. Arsenal futbol takımı bu tweete sahip çıkmazken, Çin bu durumu sindiremedi ve CCTV kanalı Arsenal-Manchester City maçını yayından kaldırdı. Ayrıca birçok futbol oyunundanda Mesut Özili çıkaracağını açıkladı. Mesut gibi dünya çapında tanınan diğer Müslüman yaldızlar bu konuyu dile getirse bir çok şeyin değişeceği ortadadır. Mesut Özil, Allah senden razı olsun koca yürekli adam.

Zulüm ile abad olunmaz, bugün rüzgâr ekersin fakat yarın fırtına biçersin demiş atalarımız. Zulüm nerede kime yapılıyorsa o zulmün karşısında dik durmak bir insanlık görevidir. Unutmayalım ki, herkesin bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır. Allah plan kuranların en hayırlısıdır. Rabbim her nerede ne şekilde olursa olsun baskı, işkence ve zulüm gören müslümanların yar ve yardımcı olsun aynı zamanda tüm ümmetezalim karşısında birlik olup mücadele etme feraseti versin.

Editör: TE Bilisim