Kenan Toprak – Analiz

1906-1917 ve 1917-1920 yılları arasında Fransa başbakanı olarak görev alan Geroge Benjamin Clemenceau, 20 Şubat 1918’de Fransız Senatosunda yaptığı konuşmada şunları söylemişti “Siyahlara medeniyet sunacağız. Bunun bedelini ödemek zorunda kalacaklar […] Bir Fransız yerine on siyahın öldürülmesini tercih ederim […]! demişti. Bu yazışma ve konuşmalardan anlaşıldığı gibi sömürgecilerin sömürge birliklerinin özellikle tehlikeli görevlere gönderme niyetlerinin olduğu açıkça görülmektedir.

Afrika topraklarını elinde tutan Avrupalı sömürge güçlerinin çoğu, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’na taraf olarak dahil olduklarından, Afrika’nın büyük bir kısmı bu savaşlardan bir şekilde etkilendi. Sömürge gücü olmanın getirdiği ayrıcalıklardan biri, sömürülen ülkedeki insanları savaşları için askere alabilmekti. İngiltere, Fransa gibi iki büyük sömürge hokkabazı ve diğer sömürge güçleri bunu büyük ölçüde yaptı. Fransa ve İngiltere Avrupa savaş sahnelerinde Afrikalı askerlerden en yoğun şekilde yararlanan ülkeler oldu. Fransızlar kendi Afrika kolonilerinden ( Senegal, Cezayir, Tunus ve Fas) askerler aldılar. Savaşın ikinci yarısında sayıları büyük ölçüde artan Fransız ordusundaki Afrika birlikleri, esas olarak Batı cephesinde savaştı ve oradaki tüm büyük savaşlara katıldı. Ayrıca 1915 Çanakkale seferi ve Balkanlar’da konuşlandırıldılar. Mehmet Akif Ersoy Çanakkale’de Avrupalı sömürge güçleri tarafından getirilen askerler ve Avrupalılar için o gün orada savaşanları şu ifadelerle dille getirmişti.

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;

Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.

Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…

İngiltere’de aynı şekilde Hindistan ve Afrika kıtasından kendileri için savaşmak için askerler topladı. Afrikalılar, yalnızca Burma Harekâtı’nda bu askere alınan askerlerden 100.000 kadarını oluşturuyordu. Çoğu Nijerya ve Gana’dandı, ancak İngilizlerin kontrolündeki Afrika topraklarından Sierra Leonealılar, Gambiyalılar ve diğer Afrika ülkelerinden askerlerde vardı.

Almanya, Portekiz, Belçika ve İspanya’da Afrikalıları askerleri kullanan diğer sömürgeci güçler arasında yer aldı. Doğu Afrika Harekâtı sırasında İtalyanlardan daha fazla Etiyopyalı, Somalili ve Eritreli İtalya için savaştı. Bu bölgede Afrikalılar, Avrupalı sömürgecilerin emri ve yararına diğer Afrikalılarla savaştı.

Sömürge güçleri için savaşan askerlerin bir kısmı zorla, bir kısmı para için, diğerleri vatandaşlık için savaştı ve birçoğu kolonilerden askere alındı ve hiç görmedikleri ülkelerin çıkarları için savaştılar. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda iki milyona yakın Afrikalı, sömürge güçlerinin yanında savaştı. Çok azı başlangıçta savaşın nedenini ve ne için savaştıklarını anladı.

Fransız ordusunu Afrikalı askerler inşa etti

Fransız ordusu her iki dünya savaşında önemli bir rol oynasa da, savaş sırasında Fransız askerlerinin büyük bir kısmının -yarısından fazlası- Fransız olmadığı genellikle gözden kaçmaktadır. Örneğin I. Dünya Savaşında yaklaşık 165.000 Batı Afrikalı, 170.000 Cezayirli, 60.000 Tunuslu ve 24.000 Faslı dahil olmak üzere yaklaşık yarım milyon sömürge askeri Fransa için savaşmıştı. Başka bir örnekte de Fransa, Fransız Afrika kolonilerinde topladığı binlerce askeri Çin hindi savaşında Vietnamlılara karşı savaştırmıştı.

Dünya Savaşı’nın sonunda, Fransız Ordusu, Sovyetler Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’nin ardından, dördüncü en büyük askeri güç olarak ortaya çıktı. Böylelikle Fransa dünyanın en büyük güçlerinden biri olarak BM Güvenlik Konseyi’nde daimi bir koltuk almıştı. Eğer Afrikalı askerler olmasaydı Fransa’nın bu başarıları elde etmesi imkânsızdı.

Unutulan aileler ve gaziler

Her iki dünya savaşında çok sayıda Afrikalı asker ya öldürüldü ya da yaralandı. Diğerleri, Nazi kamplarındaki ırkçı kötü muamelenin bir sonucu olarak fiziksel engellerden ve daha ciddi olarak psikolojik travmadan muzdarip bir şekilde yaşadı. Dahası, savaş sonrası Avrupalı askerlerin aksine, Afrikalı askerlerin dul kadınları ve aileleri yeterince bakılmamış ve hiçbir sosyal destek alamamışlardı.

Fransa’da veya diğer sömürgeci ülkeler savaştan sonra askerlerini kahraman olarak karşılarken, Afrika askerleri arka plana itildi. Ülkelerine dönen Afrikalı gaziler, sömürgeci güçlerin çıkarlarını korumak için savaştıklarından ödüllendirilmeyi beklediler. Ancak Afrikalı gaziler tarafından arzu edilen ödüllendirme ve onurlandırma ilk başlarda verilmedi.

Fransa’nın vatandaşlık oyunu

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda, Afrika askerleri, Avrupa’daki anma törenlerinde veya kutlamalarda asla temsil edilmedi.

1960’larda Afrika sömürgelerine bağımsızlık verildikten sonra, Fransa Afrikalı askerlerin emekli maaşlarını dondurdu ve Afrika’daki daha ucuz yaşam maliyetlerini neden olarak gösterdi Ancak 2010 yılında, Nicolas Sarkozy, emekli maaşlarının milliyetleri veya ikamet ettikleri yer ne olursa olsun tüm gaziler için aynı olacağını duyurarak bir nebze olsa da Afrikalı gazileri hatırlamış oldu.

Fransız devletinin kendi adına savaşan Afrika askerlerine “sonsuz minnettarlığını” ifade etmesi ise uzun yıllar sonra geldi.  2017’de, o zamanki Cumhurbaşkanı Francois Hollande, hayatta kalan Afrikalı gazileri Paris’teki Elysée Sarayı’nda düzenlenen bir törende onurlandırdı. Eski Cumhurbaşkanı Hollande, İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa için savaşan Afrikalı savaş gazilerine Fransız vatandaşlığını verdi. Ancak birçok gözlemci, Paris’in bunu ancak Fransa’nın bugünkü haline gelmesine yardımcı olan askerlere verilen vatandaşlığın bir rüşvet olduğuna işaret ediyor. Bunu teyid edecek en önemli örnekler arasında Fransa için savaşan ve gazi olanların büyük bir kısmı zaten ölmüş durumda olması.

Kalan gazilerin yaşlı olmasından dolayı verilen vatandaşlığın çok büyük bir fayda sağlamayacağını bu nedenden dolayı bu onurlandırmanın ve vatandaşlığın kamuoyu baskısını dindirmek ve bir göz boyamadan ibaret olduğunu anlamak zor değil.

Okul müfredatında yer almalı

Eğitim cephesine baktığımızda, Nijeryalıların çoğu atalarının Burma ve Doğu Afrika harekâtı, Madagaskar Savaşı veya Afrikalıların İkinci Dünya Savaşı’nda oynadığı rol hakkında hiçbir şey bilmiyor. Her iki dünya savaşında yer alan Afrikalıların hikâyesi, kendi ülkelerinde okul müfredatının bir parçası haline getirilmelidir. Sömürgeci güçler için savaşan Afrikalıları anlatmada yeterli bir iş yapmadıkları için sömürgeci devletler suçlanabilir. Zaten sömürgeleştirici ve köleleştirici bir zihniyetten ve Afrika’yı kendi mülkü gibi gören bir yapıdan Afrikalıların savaş anlatılarını beklemek sadece bir iyi niyet olur. Bu konuda asıl suçlanması gerekenler veya bir şeyler yapması beklenenler Afrika hükümetleridir.

Editör: TE Bilisim