Diriliş Postası muhabiri Vahap Söztutan/Analiz

Soçi’deki Suriye Zirvesi’nden bir gün önce takvim yaprakları “21 Ekim Pazartesi” gününü gösterirken; Almanya, Ortadoğu’nun geleceğinin çizildiği masa dışında kalmamak için beklenen çıkış yaptı. Almanlar hafta başında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2013’te dile getirdiği ‘Güvenli Bölge’ planına dâhil olmak istediklerini açıkladı. Türkiye’nin tam 6 yıldır her fırsatta savunduğu ‘güvenli bölge’ çağrılarına sessiz kalan Avrupa Birliği ülkeleri; yine Erdoğan’ın “Sahada yoksanız masada da olmazsınız” sözünü kanıtlar nitelikte, Barış Pınarı Harekâtı’ndan sonra Ankara’dan randevu alabilmek için sıraya girdi.

ALMANYA’DAN GÜÇ TÜCCARLIĞI

Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı ve Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Almanya Haber Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, Suriye’nin kuzeyinde “Uluslararası kontrol edilen bir güvenli bölge oluşturulmasını” önerdiklerini açıkladı. Karrenbauer, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in de kendilerinin teklifine ‘onay’ verdiğini ve Batı’daki müttefiklere bunu ilettiklerini ifade etti. Göç korkusu ile her türlü çözüm için “evet” demesi gereken Almanya, buna rağmen Türkiye’nin 6 yıldır her platformda işaret ettiği ‘güvenli bölge’ planı meselesinde kulağının üzerine yatmıştı.

MEHMETÇİK’İN ZAFERİ

Ancak ne zaman ki Türkiye, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekâtlarından sonra güvenli bölge, barış ve terör ile mücadele için icra edeceğini deklare ettiği sınır ötesi harekâtı yapmak üzere Suriye’ye girdi; o zaman her şey değişti. 9 Ekim’de Barış Pınarı Harekâtı için talimat veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle, bölücü terör örgütü PKK/YPG’lilerin üzerine yürüyen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman fertleri, küresel siyaset dengesini de değiştirdi. Bir hafta içinde güney sınırımız boyunca oluşturulmak istenen terör koridoru ortadan kaldırılırken, bölgeye de barış ve huzur uzun yıllar sonra yeniden hâkim oldu.

AVRUPALILAR ‘ORTAK’ ÇIKTI

Türkiye’nin ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve NATO gibi uluslar arası düzenin bekçilerine rağmen 7 gün içinde Tel Abyad ve Rasulayn’ı geçerek, 35 kilometre derinlikte ‘terör yolu’ da denilen M-4 Karayolu’nun kontrolünü alarak, güvenlik tehditlerini ortadan kaldırılması, dünyayı da ayağa kaldırdı. ABD, Rusya ve Batı ülkeleri, Erdoğan’ın deyimi ile “Kendi göbeğini kendisi kesen” Türkiye’nin tek başına elde ettiği büyük başarıyı kabul edemeyerek, bu defa ortak olmaya kalktı. Önce ABD Heyeti, İstanbul’a gelirken; sonra Cumhurbaşkanı Rusya’da bir dizi görüşmeler yaparken; şimdi Avrupalılar sıraya girdi.

“SÖZÜMÜZ GEÇMİYOR”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den ‘Ateşkes süresi uzatılması’ konusunda Türkiye’den ricacı olunmasını isterken; “Bölgede artık sözümüz geçmiyor, inandırıcılığımızı yitirdik” itirafındaki gibi, Mehmetçik’in başarısından güç devşirmeye kalkıyor. Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda Almanya’nın “Uluslararası güvenli bölge oluşturulması” önerisini ve Türkiye’nin ‘harekâtı’ görüşüldü. Savunma Bakanları, Almanya’dan Annegret Kramp-Karrenbauer’in gündeme getirdiği girişimin Avrupa için mantıklı olacağını tartışırken; “sahada olmanın önemi” yine ortaya çıktı.

“BAK, BORİS! LONDRA OLMAZ”

Türkiye yeniden bölgesinde ‘küresel oyun kurucu’ rolünü eline alırken; Barış Pınarı Harekâtı kazanımları arasında “söz sahibi” olma statüsü de böylece eklendi. Öyle ki; Almanya ve Fransa’nın dışında, ABD, Rusya, İran’ın yanı sıra İngiltere de artık Cumhurbaşkanlığı’ndan randevu bekliyor. Recep Tayyip Erdoğan ise bunları, “Birleşik Krallık Başbakanı aradı ve “Merkel, Macron, ben ve siz dörtlü olarak bir araya gelsek, dedi. Londra’yı teklif ettiler. Olmaz; ancak İstanbul olabilir. Ya da sınıra yakın illerimiz Gaziantep veya Şanlıurfa olabilir. Buralarda yapabiliriz. Tarih olarak siz aranızda görüşün, bakarız; dedim” diye açıkladı.

“Uluslararası güvenlik saçma”

NATO Genel Sekreteri, Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in önerisi üzerine “Suriye’nin kuzeydoğusunda uluslararası güçlerin kontrolünde olacak güvenli bölge oluşturulmasını gerekli görmediklerini ve Türkiye’yle varılan mutabakattan sonra Türkler’in varlığıyla bölgede kalıcı siyasi çözümün tesis edileceğini” belirterek, Ankara’nın ağırlığını da kabul etti. Böylece Türkiye, 5 gün içinde önce Amerika’yla, sonraki 5 gün içinde Rusya’yla mutabakat imzalayıp sahayı ve masayı kontrol etmeye başlayınca, Avrupa Birliği ülkeleri de dâhil olmak üzere randevu için sıraya girildi. Takdir ve tasarruf ise Türkiye’de…

“NATO” DİZ ÇÖKTÜ

Barış Pınarı Harekâtı’nda yaklaşık ‘800 terörist’ etkisizleştirilirken; NATO da artık kendini Türkiye’ye karşı daha derli toplu konuşmak zorunda hissediyor. S-400 Savunma Sistemleri üzerinden Türkiye’yi tehdit etmeye, üyelikten çıkarmayı konuşmaya cüret eden NATO’nun Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, sınır ötesi harekât sonrası S-400’ ler tercihi için de, “Tekrar gözden geçirip geçirmemenin NATO Üyeleri’nin bireysel kararı olduğunu” kaydetti. Stoltenberg, Türkiye’nin sağladığı başarı sonrası ‘uluslar arası güvenli bölge’ teklifi için de “NATO olarak artık bölgede rol almalarının pek olası görünmediğini” itiraf etti.

NATO’DA GÖRÜŞÜLDÜ

Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi Genel Başkanı ve Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, Suriye’de “Uluslararası kontrol edilen bir Güvenli Bölge oluşturulmasını” önerdiklerini açıkladı. Merkel’in de kendilerinin teklifine ‘onay’ verdiğini ve Batı’daki müttefiklerine bunu ilettiklerini ifade eden Annegret Kramp-Karrenbauer, “göç korkusu” ile 6 yıldır her platformda işaret edilen ‘Güvenli Bölge’ planında kulağının üzerine yatmıştı. Şimdi Türkiye, kendi göbeğini kendisi keserek, tek başına Suriye’de bölücü terör örgütü PKK/YPG’yle mücadele ederek, güvenli hat üzerine terör temizliği yaparken; Almanya da başarıya ortak olmaya kalktı. Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda Almanya’nın “Uluslararası Güvenli Bölge oluşturulması” önerisi tartışılırken; Batı, Türkiye’nin çizgisine gelirken; sahada olmanın önemi bir defa daha gün yüzüne çıktı. ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, NATO gibi uluslararası düzenin bekçilerine rağmen Türkiye’nin, 7 gün içinde Tel Abyad ve Rasulayn’ı geçerek, 35 kilometre derinlikte güvenlik tehditlerini ortadan kaldırması dünyayı da ayağa kaldırdı. ABD, Rusya ve Batı, Türkiye’nin tek başına elde ettiği büyük başarıyı kabul edemeyerek, diplomasi masasına oturdu.

Önce ABD Heyeti, İstanbul’a gelirken; sonra Rusya’da bir dizi görüşmeler yapıldı. Şimdi Almanya, Fransa ve İngiltere, Türkiye’nin masasında yer almak için sıraya girdi. Macron, Putin’e “Bölgede artık Türkiye gibi sözümüz geçmiyor, inandırıcılığımızı yitirdik” itirafında bulunmuştu. Yine NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de “Türkiye varken; Uluslararası Güvenli Bölge ile bölgede rol almalarının pek olası görünmediği” itirafında bulunmuştu.

Editör: TE Bilisim