17 Ağustos 1999 saat 03.02… Merkez üssü Gölcük olan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin üzerinden 21 yıl geçti. 17 bin 840 kişinin öldüğü, 43 bin 953 kişinin yaralandığı bu deprem, son yüzyılın en büyük depremlerinden biri olarak tarihe geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “17 Ağustos” mesajı: Deprem değil tedbirsizlik öldürür

Gündem

Habere Git

DEĞNEKLERLE YÜRÜYEBİLİYORDU

Yaşanan felaketin yaraları, yıllar içinde sarılmaya çalışılsa da o anın izleri, en çok da o güne tanıklık edenlerin hafızalardaki yerini koruyor. Deprem günü yaşadıklarını hem zihninde hem de bedeninde 21 yıldır taşıyan depremzedelerden biri de 39 yaşındaki Ayşegül Özgül.

Depremin meydana geldiği tarihlerde Avcılar’da Denizköşkler Mahallesi’ndeki evinde ailesiyle birlikte yaşayan Özgül, omuriliğinden tümör alındığı için değnekleriyle yürüyebiliyordu.

17 Ağustos gecesi, kendisi gibi değnekle yürüyebilen babası Ümit Özgül ile evde olan Özgül, aşırı sıcak nedeniyle o gece balkonda uyumaya karar verdi.

“DOZER ÇALIŞIYOR SANDIM”

Gece geç saatte uykuya dalan Ayşegül Özgül, saat 03.02’de yaşadıklarını şöyle anlattı:

Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum’dan deprem mesajı: 5 yıl içinde tamamlayacağız

İktisat

Habere Git

“İçi geçer ya insanın, uyku sersemiyim bir gümbürtü koptu. Giriş katının üzerinde oturuyoruz. Gecenin bir yarısı dozer mi çalışırmış diyorum. Aklımdan geçen dozer geldi, yerleri kazıyor ve benim üzerime taş, toprak artık ne geliyorsa. Kafamı koruma derdindeyim, anne karnındaki pozisyonu almışım. Bu deprem öncesinde de bende aşırı bir korku vardı. Psikolojik sorunlarla ilgili telefonla görüşebileceğimiz bir hat vardı. Depremden yaklaşık 15-20 gün önce psikologla görüşmüştüm, depremdem korktuğumu anlatmıştım. Hani hissetmiştim sanki çünkü aşırı bir korku vardı bende. İnsanın düşündüğü mü başına gelir artık nedir…

O gece, apartman sallanmıyordu, döndürüp döndürüp alttan vuruyordu. Sallanıyoruz ama bina yıkılırsa ne olacak dedim, başımı kapattığım yastığı attım nefessiz kalırım diye. Saniyede o kadar çok geçiyor ki insanın aklından. Bir yandan dua okuyorum. Uğultu da değil, acayip bir ses ardından deprem olduğunu anladım. Ortalık çığlık, kıyamet… Allah kimseye yaşatmasın. Bir daha yaşamayız inşallah.”

“EMEKLEYEREK KAPIYA GİTTİM”

Aslında depremden değil, binalardan korkmak gerektiğini dile getiren Özgül, “Deprem anında üzerime bir şeyler geldi. Binamız yıkılmadı ama ben o korkuyla üzerimde ne var ne yoksa ittim. Emekleyerek kapıya gittim. Babam da baston ile yürüyebiliyordu. Biz iki engelli evdeyiz ve evde bizden başka kimse yok. Kapıyı açtım, yardım istedim. Babam evden çıkmadı, evde kaldı. Birilerinden rica ettim, insanlar eve girmeye korktu. Kıyamet gibiydi etraf. Ben o gece bir daha gün doğmayacak zannettim. Bu beni çok korkuttu.” diyerek o anları anlattı.

Komşularının kullandığı ambulans ile etrafta neler olup bittiğini görmek için dolaştıklarını anlatan Özgül, “Ambarlı yolundan giderken bir binanın yola yıkıldığını gördük. Binanın içinden bir kadın, ‘çocuklarımı kurtarın’ diye bağırıyordu. Hiç bir şey yapamıyorsunuz, bu çok berbat bir duyguydu. O kadar kötü ki nasıl anlatılır bilemiyorum.” dedi.

“DOKTOR BANA ÇOCUK FELCİ AMELİYATI YAPMIŞ”

Göçük altında kaldığı için kaslarında ezilme meydana geldiğini, depremden bir süre sonra aşırı derecede ağrılarının başladığını ancak üç ay çadırda kaldıkları ve o günün şartlarında doktora gitme imkanı bulamadıkları için tedaviyi ertelediklerini aktaran Özgül, sözlerine şöyle devam etti:

“Sonraki üç ay annemin köyünde kaldık, daha sonra Mersin’de yaşamaya başladık. Ağrılarım artınca doktor beni muayene etti. Kaslarımda ezilme meydana geldiğini söyledi. Söylediği ameliyatları olmam halinde değnekle tekrar yürüyebileceğimi söyledi. 18 yaşındayım ve hevesliyim. Ameliyatı oldum, ağrı geçmedi, giderek arttı. Ben o ameliyatlardan sonra hiç yürüyemedim. Buna doktor hatası mı dersiniz, yoksa deprem sonrası bir sıkıntı mı dersiniz, orasını tam olarak çözmüş değilim. Doktorun yaptığı ameliyatlar, söylediği şeylerle alakalı ameliyatlar değilmiş. Doktor bana, çocuk felci ameliyatı yapmış ki ben çocuk felci geçirmedim hayatımda.”

“HER ŞEYİN ALLAH’TAN GELDİĞİNE İNANIYORUM”

Özgül, yaşadığı bu sorun nedeniyle hakkını hukuki yollarla aramak istediğini ancak zaman aşımı nedeniyle girişiminin yarım kaldığını söyledi.

Hayatını tekerlekli sandalyede sürdüren Özgül, “Bundan dolayı üzgün müyüm? Asla değilim. İnancım çok fazla. Her şeyin Allah’tan geldiğine inanıyorum. O ne verirse, şükürler olsun diyorum. Allah beterinden saklasın her zaman için. Kadere inanır mısınız bilmiyorum ama ben çok inanıyorum. Bendeki yazı buymuş, ben bunları yaşıyorum. Belki o ameliyatları olmasaydım daha farklı olurdu hayat benim için ama daha farklı bir hayatım da olabilirdi. O yüzden hayata küsmüş değilim. Şükürler olsun evlendim, ayrıldım, bir oğlum oldu. Annem Kalbiye, oğlum Kuzey Toprak ve ben birlikte bir hayat sürüyoruz. Allah bana bir iş nasip etti. Çocuğuma bakabiliyorum. Yaklaşık iki yıldır Avcılar Belediyesi’nde Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğünde çalışıyorum. İnsanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ben bir çok şey yaşadığım için insanları anlayabildiğimi düşünüyorum.” diye konuştu.

Geçen yıl 26 Eylül’de meydana gelen 5.8’lik depremde iş yerinde olduğunu ancak evde bulunan annesi ve oğlu için büyük bir endişe duyduğunu dile getiren Özgül, iş arkadaşlarının yardımıyla binadan çıktığını ve akülü arabasıyla büyük bir hızla evine gittiğini anlattı.

O depremde binaların yıkıldığı düşüncesine kapıldığını, sokağa geldiğinde evinin yıkılmadığını, annesinin ve oğlunun dışarıda olduğunu görünce rahatladığını belirten Ayşegül Özgül, “Çok şükür dedim. Allah kimseye yaşatmasın. Çok sıkıntılı bir şey.” dedi.

KAMPANYA DESTEĞİYLE EVİNİN BALKONUNDAN ASANSÖR YAPTIRDI 

Asansörsüz bir apartmanın birinci katında 5 senedir yaşayan ve merdivenlere oturarak inip çıkan Özgül, pandemi sürecindeki risk nedeniyle sosyal medya hesabı üzerinden bir kampanya başlattığını söyledi.

Başlattığı kampanya sayesinde bir miktar para toplayan, Avcılar Belediyesi’nin de desteğiyle geriye kalan parayı tamamlayan Özgül, anlaştığı firmaya balkonundan dışarı çıkabilmesini sağlayan bir asansör yaptırdı.

Depremi yaşadığı ilçe olmasına rağmen Avcılar’dan vazgeçemediğini dile getiren Özgül, işi de Avcılar’da olduğu için başka bir ilçeye gitmek istemediğini, ekonomik nedenlerle de ilçeden ayrılamadığını belirtti.

Hayata bu kadar pozitif bakmasını sağlayan kişinin annesi olduğunu ifade eden Özgül, “Bana değneksiz yürümeyeceksin dediklerinde 12 yaşındaydım. Çok yıkılmıştım. Annem dedi ki ‘Yürüyemeyebilirsin ama aklın çalışıyor. Bir çok şeyi yapabilecek durumdasın.’ Bunun bir sınav olduğunu düşünüyorum. Yaşadığım hayat bir sınav ve sonunda inşallah hayırlı bir şekilde geçerim. Şu anda da oğlum bana enerji veriyor.” diye konuştu.

Yüzde 80 engeli bulunan ancak girdiği son sağlık kurulundan yüzde 0, yani “engeli yok” raporu çıkan Ayşegül Özgül, rapor sorununu çözmek istiyor ve bunun için yetkililerin de desteğini bekliyor.

Editör: TE Bilisim