Harun Emre Karadağ

Bir abim anlattı; Suudi Arabistan’ın büyük bir müftüsüne, Somali’den bir soru sormuşlar ve müftü göz yaşlarına hakim olamamış. Müftüye sorulan soru şuymuş; “Biz ne iftar ne de sahur yapıyoruz. Allah bizim orucumuzu kabul eder mi?”

“Bir yanda zenginliğine zenginlik katan Müslüman görünümlü münafıklar, bir yanda açlıktan ölen Müslümanlar…”

Direk muhabbete dalmak istiyorum; dertlendim yine ben…

BUGÜNKÜ TANTANAMIZ; “DÜNYA LİDERLERİ MÜLTECİ OLSAYDI!”.

Hiç düşündünüz mü? “Dünya Liderleri Mülteci Olsaydı” nasıl görünürlerdi, neler yaşarlardı?

Düşünsenize;

Eski ABD Başkanı BarackObama’nın iki kızıyla günlerce aç susuz yürüdüğünü.

Fransa Cumhurbaşkanı EmmanuelMacron, François Hollande, Nicolas Sarkozy, İtalya Başbakanı PaoloGentiloni, Çin Devlet Başkanı ŞiCinping, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi mülteci olmuş.

Lüks düşkünlüğü ile tanınan Putin’i bir yemek kuyruğunda hayal edebiliyor musunuz?

Yabancı bir dergi tarafından Dünyanın en güçlü kadını olarak tanımlanan Almanya Başbakanı Angela Merkeli yaşlı bir teyze gibi biçare gözlerle etrafına baktığını…

Müslümanları Amerika’dan kovacağım diyen Amerikan Başkanı Donald Trump’ıoğluve kızı’yladizlerinde takati kalmamış haliyle…Hatta Aylan, Ümran bebeklerin yaşadıkları ve sonu gibi olsa çocuklarının yaşadıkları, sonları…

Ve son olarak Abdalla al Omari’nin çizimindeki gibi dünya liderleri, bir kap yemek için kuyruğa girmişler…

SURİYELİ RESSAM ABDALLA AL OMARİ BUNLARI DÜŞÜNMÜŞ.Hatta düşünmekte kalmamış Dubai’de “Dünya Liderleri Mülteci Olsaydı” temalı bir sergi açmış. Abdalla al-Omari’nin çizimleri arasında ABD Başkanı Donald Trump, ABD Eski Başkanı Barrack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad gibi isimler var. Suriye’yi terk etmek zorunda kalan 5 milyon kişiden biri olan Abdalla al-Omari mültecilerin durumuna dikkat çekmek istemiş. Çizdiği resimler sosyal medyada büyük ilgi gördü. Sanatçı tepkisini böyle dile getirmiş. Mükemmel bir çalışma olmuş. Darısı yeni sergilere diyelim. Hatta bizim ressamlardan, karikatüristlerden, sinemacılardan ve tiyatroculardan mültecilerle ilgili film, oyun, sergi bekliyoruz.

İNSANLIK KRİZDE!Gördüğüm lüzum üzerine, mevcut insanlıktan istifa ediyorum. Yaşasın kazma saplarının kardeşliği…

Empatiye ihtiyaç var.

Savaştan, sömürgelikten, zulümden, kıtlıktan dolayı yerinden yurdundan olmak… Her şeyini arkada bırakıp ayrılanlar, bir daha dönülür mü bilinmeden. Düşünmesi bile zor…

Allah’ım ne zor, nasıl bir sahipsizlik duygusu. Tek sahibim Allah duygusunu iliklere kadar hissedildiği o an. Bu hep öyle, her zaman için geçerli olsa da gündelik yaşamının konforuna dalan bizler, bunu ne kadar hissedebiliyoruz akşam rahat koltuğumuzda gömülüp günlük dizimizi izlerken?

Afrika’daki açlığı gözler önüne seren meşhur fotoğraf var ya; hani herkesin bildiği akbabanın çocuğu ölmesini beklediği fotoğraf. Hah işte o fotoğraf sonrasında İsviçre’de referandum yapılır “yardım edelim mi?” bu çocuğa diye. Referandum sonucu “hayır” çıkar. “Hayır yardım etmeyelim.”Peki buna bugün şaşırmalı mıyız? O zihniyet aynı hala devam etmekte ve bugün sınırlarına elektrikli teller çekerek tezahür etmekte…

Yaw adamlarınadına kalkınma bakanlığı denen“Sömürge Bakanlığı var.” Biz daha neyden bahsediyoruz. İngiltere’de, İtalya’da. Kendilerine hak görüyorlar. Afrika ve diğer gözlerine kestirdikleri her ülke onların biçtiği kaderi yaşamak zorunda…Öyle bir fotoğraf karesinde kendilerini hiçbir zaman görmeyeceklerine o kadar eminler ki.

Çok merak ediyorum, bir ülke sınırında beklemenin nasıl bir duygu diye hiç düşünüp düşünmediklerini. İnsani olarak, en azından sadece birkez,Amerikalı, Batılı bir liderin bunu düşünmüş olmasını diliyorum ama maalesef hiçbir emare görünmüyor bu doğrultuda… Bizden farklılar diyorum ya sürekli…Başka türlü açıklanamaz bu kadar bencillik en hafif deyimiyle…

Empatiden yoksun,bencil Batıyı, Amerika’yı anlamakta zorlanıyoruz.Hala vicdanlarına seslenmeye çalışıyoruz.Yönetimlerin umurunda olmadığını ve olmayacağını bilsek de içinde bulunduğumuz konjonktürde, dünyayı dönüştürecek olanın hep bir avuç insan olduğunu, inanmaktan vazgeçmeyen güzel insanların azmi, duasıyla bu dünyanın döndüğünü ve tepemize çökmediğini biliyoruz.

Açgözlülük, para hırsı, haset; bu duygulardır mahvolmamızın başlangıcı ve sonu…

ÜZERİMİZE DÜŞEN:-Önce kendime söylüyorum- “Müslümanlar, Kur’an-ı Kerim’den bir medeniyet çıkaramadıkları müddetçe; AVM’ler tapınak, para yeryüzü ilahı, medya terbiye aracı, kapitalizm kutsal olmaya devam edecektir…”

Aklımızı başımıza, gönlümüzü sevgiyle kaplamazsak yarın çok geç olacak. Haberiniz, haberimiz ola…

Editör: TE Bilisim