ATV’de yayınlan ekranların reyting rekortmeni dizisi Kuruluş Osman yeni bölümüyle Çarşamba akşamları seyircinin karşısına çıkmaya devam ediyor. Dizinin yeni bölümünde Dündar Bey, Moğol komutan Baygay ile iş birliği yaparak Osman Bey’e tuzak kuruyor. Bunu göre Osman Bey ise çılgına dönüyor. Balgay’ın adamları Osman Bey’i oklarken amcası Dündar Bey’in hiç sesi çıkmıyor. Bu bağlamda Kuruluş Osman dizisinde öne çıkan karakterlerden biri Dündar Bey ile ilgili detaylar merak konusu oldu. Başladığı günden beri sevenleri tarafından heyecanla takip edilen Kuruluş Osman dizisinde Osman Bey’in amcası Dündar Bey’le sürekli bir tartışma içinde olduğu görülüyor. İzleyenler yoğun bir şekilde Dündar Bey kimdir? Osman Bey, tarihte Dündar Beyi öldürdü mü? gibi sorulara internet üzerinden cevap arıyor. İşte Osman Gazi ve Dündar’ın hayatı…

Kuruluş Osman son bölümde Moğollar, Kayı Obası’nı basıyor. Balgay, boyunlarına ip geçirilen Dündar Bey ve Gündüz Bey’e kendileri ile işbirliği yapmaları durumunda serbest bırakacağını söyledi. Bu gelişmelerden sonra Dündar Bey’in Osman Bey’e ihanet edip etmeyeceği merak ediliyordu. Kuruluş Osman’ın yeni bölümünde Dündar Bey, Balgay’ın sancak beyi oldu. Bundan sonra Dündar Bey hakkındaki bilgiler daha çok araştırılmaya başlandı.

DÜNDAR BEY’İN HAYATI

Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Gazi’nin amcasıdır. Dündar Bey hakkındaki bilgiler daha da açıktır. Dündar Bey’in hayatının ilk dönemleri Osmanlı Devleti’nin doğuşu ile ilgili efsanelere karışmakla birlikte, onun Osman Gazi’nin hayatında belirli bir yer tuttuğu görülmektedir. Süleyman Şah, 4 oğlu ile Kayı boyunun beyi olarak İran’da Mahan hükümdarı iken, Moğol saldırısı üzerine Anadolu’ya göç etmiş, Ahlat’a geldikten sonra Erzincan ve Amasya taraflarına geçmişti.

Burada yerleşme imkanı bulamayınca eski yurduna dönmeye karar veren Süleyman Şah, Elbistan- Halep yolu ile Fırat kıyısına inmişti. Caber Kalesi çevresinde ırmağı geçerken boğulması üzerine ona bağlı Kayılar ikiye bölünmüşler, oğullarından Sungur Tigin ile Gün Doğdu doğuya gitmeye karar vermişti. Ertuğrul Gazi ile Dündar ise Anadolu’da yerleşmek üzere Pasin’e doğru yollarına devam etmişlerdi. Kayı boyunun yerleşmesi ile ilgili bu haberlerde Dündar Bey’in, Ertuğrul Gazi’nin ve daha sonra da Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin yanında, bu devletin kuruluşunda hizmet ederken görüyoruz.

DÜNDAR BEY NASIL ÖLDÜ?

Dündar Bey’in öldürülmesi bir çok Osmanlı tarihçisi tarafından farklı şekillerde nakledilmiştir. Neşrî’de geçen rivayete göre; Bilecik tekfurunun eğlencesine katılan Osman Gazi, tekfur elini öptürmek isteyince tekfurun elini öpmek zorunda kalmış ve bundan ötürü onuru kırılmış. Bu onur kırıcı davranışı unutmayan Osman Gazi beyliğin başına geçince tekfurdan intikam almak istemiş ve tekfura karşı sefere girişmiş. Dündar Bey ise bu sefere karşı çıkarak “Germiyanoğulları ve etraftaki kafirler zaten düşman ve bu tekfuru da bize düşman edeceksin, yaşayacak yerimiz kalmayacak” demesi üzerine Osman Gazi, Dündar Bey’e yayının tahtası ile vurarak öldürmüştür.

OSMAN GAZİ AMCASINI ÖLDÜRDÜ MÜ?

Son dönem Osmanlı tarihçilerinden Hayrullah Efendi ise olayı şöyle anlatmıştır: Dündar Bey ile Osman Gazi arasında bir çekişme olduğunu ve Dündar Bey’in Osman Gazi’nin beyliğini istemeyerek kabullendiğini ve sürekli Osman aleyhine çalıştığını hatta Bilecik tekfuru ile anlaşarak Osman’a suikast tertip ettirdiğini ve bu sebepten ötürü affı kabul edilmeyerek Dündar Bey’in öldürüldüğü belirtilir.

Ertuğrul Bey’in kardeşi Dündar Bey’i, Ertuğrul Bey’in oğlu Osman Gazi mi öldürmüştür?

Konuyla alakalı olarak tarihçilerin rivayetleri şöyle:

Yavuz Selim zamanında yaşamış olan Neşri, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu, anlattığı ünlü yapıtı “Cihannüma” da, Osman Bey’le amcası Dündar Bey’in iktidar kavgalarını şöyle özetliyor: “…Ertuğrul Bey doksan üç yaşında ahrete intikal edip Söğüt’te defnettiler; göçer evler (aşiretler) bazı Osman’ı ve bazı Ertuğrul karındaşı Osman’ın ammisi Dündar’ı, ‘Bey’ kılmak istediler. Amma kendü kabilesi Osman’a vecih görüp, el altından haber gönderip söyleştiler. Dündar dahi halk ortasına gelecek, halkın Osman’a meyi ve İtikadın görecek ‘beylik’ten vazgeçip, ol dahi Osman Gazi’ye biat etti… Bilecik Bey’inin yakalanmasına mani olduğu için Osman Bey amcası Dündar Bey’i bizzat kendi eliyle ve okla öldürmüş…”

1817’de doğmuş olan Hayrullah Efendi -Abdülhak Hamid’in babası- ise aynı olayın, sonunda siyasal bir cinayete nasıl dönüştüğünü şöyle anlatmada:”…Dündar Bey, Osman Bey’in reisliğini bir türlü hazmedemeyerek münasip bir fırsat bekliyordu; hatta rivayete göre Bilecik ve Yarhisar Rum Beyleri’nin Osman Gazi’yi öldürmek İçin tertip ettikleri tuzaktan Dündar Bey’in de haberi varmış. Osman Bey bu hadiseyi bastırdıktan sonra 1298’de amcasını öldürmüştür…”

Ahmet Cevdet Paşa ise olayı şöyle anlatır: “Ashâb-ı hallü akd(sözü geçen, ileri gelen beyler ve ihtiyarlar) emirliğe (başkanlığa) Osman Gâzi’yi seçtiklerinden Dündar Bey, sükûta(susmağa) mecbur olmuştu. Lâkin, biraderinin oğlunun şanının kat kat arttığını gördükçe, (hasetle)çekemez ve müşkülat çıkarırdı. Osman Şah Gazi de amcasına saygı göstererek, müsamaha ile geçiştirirdi. Fakat bu defa Tekfurlar, Osman Şah Gazi aleyhine ittifak ettik de, Dündar Bey’in onlarla muhabere ettiği(haberleştiği) duyulmakla Osman Şah Gazi, pek ziyade hiddetlendi, sabrı yandı, elinden çıkan bir tîr-i kaza (kaza oku) ile Dündar Bey vefat etti. Sanki henüz teşekkül etmek üzere olan Devlet-i Osmaniyye’ye temel atılırken, Dündar Bey, bu binanın temeline kesilen bir kurban! gibi olmuş oldu.”

Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı: “Ertuğrul Bey’in vefatından sonra idaresi altındaki müteaddid aşiretlerden —ki bu aşiretlerin Ertuğrul’un idaresi altında toplanmalarının kendisinin uc beyi ve Oğuzların en şerefli boyu olan Kayılara mensup olmalarının da dahli vardır—ibtida kabiliyet ve cevvaliyeti sebebi ile kendisinin mensup olduğu Kayı aşireti Ertuğrul’un küçük oğlu Osman Bey’i intihap etti. Osman Bey babasının son demlerinde de ona vekâlet ediyormuş; fakat Ertuğrul’un kardeşi Dündar Bey de birliğe reis olmak istediğinden aralarında ihtilâf hâsıl oldu. Çünkü Kayı’dan başka aşiretler de yaşlı olan Dündar’ın reis olmasını muvafık buluyorlardı; fakat Dündar, Osman’ın reisliği için temayül fazla olduğunu anlayınca amcası da Osman’ın baş olmasını muvafık buldu ise de daha sonra yeğeni aleyhine faaliyeti duyulduğundan -katledildi (1298).”

D. Mustafa Doğan: “Osman Bey, en küçük kardeş olmasına rağmen daha babasının sağlığında cesareti, mertliği ve ahlakî meziyetleri sayesinde Kayı boyuna bey olacak güçte olduğunu göstermişti. Nitekim babası yaşlandığı zaman Kayı aşiretinin idaresini ona bırakmıştı. Ertuğrul Bey vefat ettikten sonra yerine kardeşi Dündar Bey geçmek isliyordu. Ancak, Ertuğrul Bey in silâh arkadaşları ve aşiretin ileri gelenleri Osman Bey’i Beyliği’n başına getirdiler.” Yazar Dündar Bey’in herhangi bir ihtirasından, ihanetten ve amca katlinden bahsetmemektedir.

Prof. Dr. Halil İnalcık: “Osman Gazi, beyliği ailenin öbür üyeleriyle birlikte idare eder görünüyor. Karacahisar subaşılığını (komutanlığını) kardeşi Gündüze vermişti. Önemli siyasi kararlarda amcası Dündar ile danışırdı. Osman güdülecek siyaset konusunda tartışmaya girdiği amcasını okla vurmuş, öldürmüş.”

Hasırcızade Metin Hasırcı: “Ertuğrul Bey’in vefatı üzerine, Kayı Kabilesi’nin ileri gelenleri toplandılar Gazi Osman Bey’i seçtiler. Osman Bey’İn kardeşleri ise, bu seçime gönülden bir bağlılıkla katıldılar. Ne var ki, Osman Bey’in seçilmesi, amcası Dündar Bey’in canını sıktı. Başa geçmek için birtakım çalışmalara girdiyse de, Osman Bey’in seçilmiş olması, Selçuk Sultanınca da tasvib ve tasdik gördüğünden, bu çalışmalarında başarıya ulaşamadı. Fakat bun hazmedemeyen Dündar Bey, Osman Bey’in işlerini aksatmak İçin O’nun düşmanlarıyla bile işbirliği yapmaktan çekinmedi… Netice olarak; Gazi Ertuğrul Bey’in vefatıyla yerine, Osman Bey’in geçmesini bir türlü hazmedemiyen Dündar Bey, Gazi Osman Bey’in aleyhinde birleşen tekfurlarla işbirliği yaptığı anlaşılınca, Osman Gazi Hazretleri çok kızdı. Bu hainlikti! Hainliğin cezası verilmeliydi ve attığı bir okla onun hayatına son verdi.”

Hammer: “Osman, yalnız Karaca Hisar pazarına bir nazır ve beldeye girecek eşyaya bir vergi tâyin etmişti. Osman, Karaca Hisar hâkiminin üzerine yürümezden evvel silâh arkadaşlarıyla meşveret etti. Bunun için topladığı meşveret meclisinde – yetmiş sene önce Ertuğrul ile birlikte Ahlat’tan Rum kıt’asına geçmiş, ve o zaman lâakal doksan yaşında bulunmuş olan- amcası Dündar da hazır idi. Dündar, işbu vergi teşebbüsünün, Germiyan Beği ve Rum hâkimleri gibi, hasedci komşularını kendi aleyhine ittifaka sevkedeceğıni ihtar etti (îdrîs, varak: 63. Neşri, varak: 31, 36. Leonklavi, Târih-I İslâm, s. 75. Knolles, Türk Târihi, s. 97.). Lâkin Osman’ın harareti, ihtiyarın sükûn isteyen ihtiyatına mağlûp olmadı; her cevâbın yerini tutmak üzere okunu alıp onu öldürdü. O vak’a, âmirin kararına muhalefette bulunacakların hepsine ibret dersi oldu. îdrîs -ki haklı olarak Osmanîıiar’ın en mu’teber müverrihi unvanına lâyıktır- eserinin mukaddimesinde, haleflere ancak şanlı vak’alar intikal edebilmek üzere, Osmanlı ailesinin takbih edilmeğe şâyân olan bütün faaliyetlerini anlatmaksızın (meskût) bırakacağını beyân etmekte olmasıyla beraber, Dündar’ın katlini, beyân eylediğimiz ahvâl ile, zikretmektedir (îdrîs, varak: 62-3). Bu türlü vak’alar Osmanlılar’ı övenler tarafından övülecek işler sırasına konulmuş ise, sükûtla geçiştirdikleri şeyler hakkında ne, düşünmek lâzım gelecektir?” *

* Eseri tercüme ve tahkik eden Mümin Çevik’in dipnotu: “Dündar mes’elesi, meydana gelişi itibariyle, hiçbir Osmanlı müverrihi tarafından övgüye değer bir faal olarak addolunmamış-tır. Fakat vak’a sabit midir? Târihî bir hakikat olduğunu isbât edecek deliller yoktur; müverrih dahî bu hususta şüpheli bir nokta kondurmuştur. Doğrudan doğruya vak’alar ve ahvâl tet-kîk edilecek olursa, bölye bir şeyin muhtemel bulunmadığı kuvvet kazanır. Dündar’ın vefatı târihi 688 olacaktır. Müverrihin dediği gibi o zaman doksan yaşlarında idi. Eğer bu ihtiyar,-zannolunduğu gibi- riyasete hırslı olsaydı, Ertuğrul’un vefatında emelinin istihsâline kalkışırdı. Bununla beraber, Osmanlılar içinde bir hilaf ve şikak ihdasına çalışmakla ithamı mantıkî görünmez. İkinci olarak, silâh arkadaşları içinde müstebid bir âmir değil, seçilerek gelmiş bir kimse hükmünde bulunan Osman’ın doksanlık bir amcasını vurup öldürmesine o zamanın ahlâkî temizliği ve tavırları nasıl kail olurdu? Üçüncü olarak, naklediliş suretine göre» vak’a bir müşavere meclisinde olmuş. Yakın bulunan şahıslar aleyhine silâh ok ve yay değil, kılıçtır. Müzâkere mahalline gelinirken Osman Gâzî’nin mûtâd üzre kılıcı belinde olabilir; fakat meşvere yerine-uzaktaki düşman için kul-lanılan- ok ve yay ile mi gidilir?”

Ziya Nur Aksun: “…eskiden beri Osman Bey’in riyâsetini kabul etmeyen amcası Dündar Bey’in öldürüldüğü bâzı târihlerde nakledilmiştir, fakat kabul edilemez.

OSMAN GAZİ’NİN HAYATI

Babası Ertuğrul Gazi, Batı Anadolu’da Söğüt Ovası ile Domaniç Yaylasında yaşayan Oğuz Türkleri’nin Bozok boyunun Kayı kolundan olan büyük kalabalık bir obaya başkanlık etmekte idi.

Osman Gazi onun küçük oğlu idi. Tarihçi İbn-i Kemal (ö. 1534) Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinde Ertuğrul Bey’in Anadolu’ya (Rum’a) geldiğinde iki oğlu bulunduğunu, Söğüt’te göçebe yaşamının sürdürürken 1254’te (hicri 652’de) “aslan yapılı ay yüzlü” küçük oğlu Osman’ın doğduğunu bildirir. Halk söylentilerine göre annesi (ya da babaannesi), Hayma Ana’dır.

Yine tarihçi İbn-i Kemal, Osman’ın gençliğinde “yiğitler arasına girdiğini” ve “vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu” belirtir ve kardeşlerden en küçüğü olmakla beraber “şimşir (kılıç) ve tedbirle cümlesinden evvel olduğunu” bildirir. Bu anlatımın Oğuz destanının temalarına benzer şekilde işlenmiş olduğu barizdir.

1281 yılında 23 yaşında iken Ahi’lerden olan Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Hatun ile evlendi. Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçecek olan Orhan Gazi doğdu.

OSMANLI BEYLİĞİ’NİN KURULUŞU

Osman Gazi’nin hangi tarihte, ileride Osmanlı Devleti olacak uçbeyliğini kurduğu tarihçiler arasında tartışmalıdır. Kulaca Hisar ve Karacahisar kalelerini fetihleri takiben 1299 yılında İnegöl’ü alması Osmanlı Devleti’nin kuruluşu olarak kabul edilir. Birçok tarihçi 1299 yılında Anadolu Selçuklular Devleti’nin yıkılışı ile Osman Gazi’nin, Anadolu’nun diğer Türk beylikleri arasında istiklâlini ilan ederek, Osmanlı Devleti’ni kurduğunu kabul ederler. Diğer tarihçiler 1299’da Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud’in Osman Gazi’ye tabl ve bayrak göndermiş olduğunu ve bu tabl ve bayrak ödülleri ile üç beyliğine sembolik olarak istiklâl verdiğini iddia ederler.

Bir ipekçilik ve demircilik merkezi olan Bilecik kalesinin eline geçmesi ile Osman Gazi’nin yetmiş yıllık hayatının üçüncü evresine girmiş olduğu tarihçilerce kabul edilir. Bu hayatının bu evresinde de savaşlar önemli roller oynarlar.

Bu evrede ilk başarı Köprühisar’ın beylik güçleri eline geçirilmesi ile başlamıştır. Bu dönemde hedef önemli bir Bizans şehri olan ve Üçüncü Haçlı Seferi’nde Latin Haçlıların ele geçirdikleri Konstantinopolis’e karşı Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu direniş merkezi olan ve 1261’de tekrar Konstantinopolis’i eline geçirip imparatorluk kuran ve o zamanlar hala imparatorluk tahtında bulunan Paleologos Hanedanı’nın merkezi sayılan İznik idi. İznik Gölü’nün doğusunda bulunan İznik şehrine karşı olmak üzere golün batı kısmına 1301’de Türkmen nüfuslu Yenişehir kurulmuştur. Osman Bey Yenişehir’i beylik merkezi yapmıştır.

Tarihçi Mehmet Nesri’nin 1500’lerde kalem aldığı tarihe göre aynı yıl Osman Bey adına ilk hutbe Şeyh Edebali’nin müritlerinden olan Karamanlı Dursun Fakih tarafından Karacahisar’da bir kiliseden çevrilmiş olan camide verilmiştir.

Osman Bey beyliği arazisini Oğuz töresine uyarak yakın akraba ve silah arkadaşlarına “dirlik” olarak vermiştir. Böylece Eskişehir kardeşi Gündüz Bey’e, Karacahisar oğlu Orhan Bey’e, Yarhisar Hasan Alp’e ve İnegöl Turgut Alp’e verilmiştir.

Osman Gazi son yıllarında yaşının ilerlemesi ve “damla illeti” yani gut hastalığı yüzünden tarihçilerin bildirdiklerine göre, beylik idaresini oğlu olan Orhan Bey’e bırakmıştı.

Editör: TE Bilisim