Diriliş Postası Muhabiri Büşra Kılıç / İstanbul

13 yıllık ev hanımlığından sonra okul hayatına atılan iki çocuk annesi Meryem Kılıç, açık öğretim lisesinden yüksek lisansa uzanan başarı öyküsünü Diriliş Postası’na anlattı. Kılıç, “Başarı en başta inanmak ister. Başaracağınıza inanmalı ve Allah’tan istemelisiniz. Bunun yanı sıra sabır, gayret ve istikrar. Bu üç şey ibadette olduğu gibi eğitimde, akademik hayatta da böyle. İnanmak size güç verir, sabır bütün kapıları açar, gayret kaliteyi arttırır ve istikrar da neticelendirir.” dedi.

YAŞADIĞIM BUNALIM BENİ OKUMAYA İTTİ

90’lı yılların sonunda Almanya’dan Türkiye’ye evlilik nedeniyle gelen Meryem Kılıç, Türkiye’ye gelince yaşadığı maddi, manevi ve kültürel sıkıntılardan doğan bir arayışla okuma kararı aldığını söyledi. Kılıç, “Almanya’da okuma hevesim yoktu. Sebebini bilmiyorum. Belki okullarda bizim hevesimizi kırdıkları için olabilir. Kendimizi oraya ait hissedemediğimiz için olabilir. Ailem okumamız için çok teşvik etmiyordu ama okusaydım da karşı gelmezlerdi. Desteklerdiler, babamın kız çocuğunu daha iyi yetiştirme hevesi vardı. Kendi okuma hevesim yoktu ama daima eğitimli insanlar dikkatimi çekiyordu. Evlenip Türkiye’ye geldikten sonra buraya alışma ve eğitim sistemini tanıma sürecim oldu. Akraba, apartman günlerine katılmaya başladım. Orada çok sıkıldım ve vaktimi boşa harcadığımı hissettim. Sabah kalkar kalkmaz cama koşuyordum ve işe, okula giden insanları izliyordum. Onların hayatı benim artık ilgimi çekmeye başlamıştı. Almanya’da belki o özgüvene sahip değildim, Türkiye’ye geldikten sonra bazı şeyler bende değişti. Kişiliğimi buldum. Artık bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Bir bunalımdan ortaya çıktı aslında. Bir gün, ‘Ben okusam mümkün mü bu?’ dedim. Sonra denklik çıkarmaya gittim. Almanya’da en düşük seviyedeki liseden mezundum. Türkiye’deki 9. Sınıf liseye denk olduğumu öğrendim. 28 yaşımda, okula giden iki çocuk annesi bir ev hanımı olarak liseyi açık öğretimden okumaya karar verdim. Açık öğretim kitaplarımı aldığım ilk gün çok mutluydum. Kitaplardan lezzet aldığımı fark ettim. Kitapları keşfettim.” sözleriyle okuma serüvenine nasıl başladığını anlattı.

BEN KENDİME İNANIYORDUM

13 yıllık ev hanımlığından sonra okula başlayınca ilk başta çok zorlandığını ama okumaya devam ettikçe zihninin açıldığını hissettiğini söyleyen Kılıç kitapları ve sınavlara girmeyi çok sevdiğini söyledi. 4 yıllık liseyi başarı ve gayretiyle 2 buçuk senede bitiren Kılıç, “Hayat benim için buydu, onu anladım. 4 yıllık liseyi 2 buçuk yılda tamamladım. Lise son sınıfta, tek kaynak kitapla üniversiteye hazırlandım. Çocukları uyutup günde 3-4 saat sınava çalışıyordum. Çevremdeki herkese üniversite sınavına hazırlandığımı söylemiyordum. Söylediğim kişiler de ‘bu da üniversite mi kazanır’ gibi biraz küçümsüyorlardı. Bana başkalarının güvenmesi ya da inanması gerekmiyordu, ben kendime inanıyordum. Bence bir insanın kendi kendini motive etmesi, kendisine inanması başarıya götüren en büyük unsur. Üniversite sınavına girdim. Sınavdan çıkınca çok ümitli olmasam da barajı geçtiğimi öğrendim. Bu benim için ilk etapta yeterliydi.” dedi.

BÖLÜMÜ BİRİNCİLİKLE KAZANDIM

Daha sonra üniversite sınavının ikinci aşaması olan Almanca dil sınavına giren Kılıç, o dönemler Almanca kaynak kitap bulmakta zorlandığı halde hiç beklemediği bir sonuç aldığını ifade etti. Önceden çıkmış soruları çözerek, Alman kanalları izleyerek sınava çalışabildiğini belirten Kılıç, “Ona rağmen 80 soruda 77 net yaptım. Üniversite tercihlerinde tek tercih yaparak Marmara Üniversitesi Almanca Öğretmenliği bölümünü yazdım ve bölüme birincilikle yerleştim. Üniversite tavan puanı olarak kendi puanımı görünce çok mutlu oldum. Üniversiteyi kazanmamdan çok o puana sevindim. Benim için bu hayatımın dönüm noktasıydı. Artık kendi kişiliğimi bulmaya başladım. Üniversite okumak hayatımı değiştirdi. İlk sene zorluk çektim ama zorluk çektiğimi belli etmemeye çalıştım. 13 yıllık ev hanımlığı hayatım vardı. Tabii ki kültür farkı da vardı. Ben ilk kez Türkiye’de bir okula gittim. Almanya’da öğretmene hiçbir zaman hocam denmez. Hocam, kelimesini bu nedenle çok samimi bulurum. İlk defa hocalarıma hocam dedim.” şeklinde konuştu.

ALMANYA’DA YAZ OKULUNA GİTTİM

Üniversite ikinci sınıfta Almanya’ya karşı olan özleminden dolayı ve Almancasının yetersiz olduğunu düşünerek Almanya’da bir dil kursuna yazılan Kılıç, “Bölümümde kısmi zamanlı öğrenci olarak çalışıyordum. Oradan biriktirdiğim parayla Konstanz Üniversitesi yaz okuluna gittim. Çok güzel bir organizasyondu. Ekip olarak bizi tren istasyonunda karşıladılar. Bana ilk söyledikleri şey, ‘senin Almancan çok iyi burada ne işin var’ oldu. Almancayı unuttuğum konusundaki endişelerim vardı ve bu sözleri duymak beni memnun etti. Dil kursundan mezun olduğumda, kurs koordinatörü bana ‘trenin başını çekiyordun, çok iyiydin’ dedi. Böyle bir deneyimi yaşamak bana çok şey kattı.” dedi.

ERASMUS YAPMAK DA NASİP OLDU

Üçüncü sınıfta Hamburg Üniversitesi’nde Erasmus yapan Kılıç, “Üçüncü sınıfta Erasmus yapmak isteyen arkadaşlarım, Almancam iyi olduğu için benden yardım talep ettiler. Ne kadar çok kişi dil sınavına katılırsa o kadar çok Erasmus kontenjanı açılacağını, bu nedenle sınava girmemi rica ettiler. Ben de onlara iyilik yapmak adına sınava girdim. Amacım sınava girip kontenjanın çoğalmasına katkı sağlayıp geri çekilmekti. Fakat öyle olmadı. Erasmus’a gitmeyi hiç hayal etmezken sınavda yüksek başarı elde edip fakülte ikincisi olunca geri çekilme talebim dönemin bölüm başkanı tarafından reddedildi. Puanım yüksek olduğu için istediğim üniversiteye gidebileceğim söylendi. Başkalarına yardım etmek üzere çıkmış olduğum bu yolda kendimi Hamburg Üniversitesi’nde Erasmus yaparken buldum. Bu projeyi Marmara Üniversitesi öğrenci konseyine sundum. Projemi çok beğendikleri için beni öğrenci konseyi ekibine dahil ettiler. Hiçbir zaman eğitimimi sadece üniversite eğitimi ile sınırlı bırakmadım.” Şeklinde konuşarak eğitim deneyimlerini anlattı.

Sıradaki hedefim doktora

Üniversite hayatının ilk yılında kendine yeni bir hedef koyduğunu anlatan Kılıç, “. Her insanda farklı farklı mücevherler vardır. Bunu keşfettiğimde başarı bir sonraki başarıyı getirdi. Eğitim hayatımın ilk yılında kendime yeni bir hedef olarak yüksek lisansı koydum. Üniversiteden mezun olduktan sonra yüksek lisans hedefimi ilk denemede başaramadım. Yılmadım ve tekrar denedim. Bir sonraki sene yüksek lisansa girmeye hak kazandım. Hiçbiri kolay değildi elbette. Yüksek lisansa başlayınca da doktora hedefi koydum. Sanırım ben bundan zevk alıyorum, mutlu oluyorum. Eğitimsiz bir hayat benim için boş. Doktora yapmayı istiyorum, çünkü boşluğa düşeceğimi düşünüyorum ve bundan korkuyorum. Başarı da en başta inanmak ister. Başaracağınıza inanmalı ve Allah’tan istemelisiniz. Bunun yanı sıra sabır, gayret ve istikrar.” ifadelerini kullandı. Kılıç, 28 yaşında liseye başladı 39 yaşında yüksek lisanstan mezun oldu.

ÇOCUKLARIMA EĞİTİMLİ BİR ANNEYİM

Okumaya başlayınca çevresi tarafından yadırgandığını belirten Kılıç, “Evli ve iki çocuk annesi olarak üniversite okumam, dil kursu ve Erasmus gibi girişimlerde bulunmam konusunda her zaman eşimin desteğini aldım. Ama bu durum çevrem tarafından pek hoş karşılanmadı. Bende oluşan bu değişim ve dönüşümden dolayı çocuklarım ilk başta zorlandılar. Ancak sonraki yıllar kendileri de bir annenin eğitimli olmasının kendilerine ne kadar faydalı olduğunu anladılar. Onları eğitim camiasındaki bir insan olarak daha iyi anlayabildiğimi ve onları eğitim hayatlarında destekçi olduğumu, teşvik ettiğimi daha iyi anlayabildiklerinde bunu artık kabullendiler ve bana her türlü destekçi oldular. Bazen de benimle yarışa giriyor çocuklarım.” dedi.

Editör: TE Bilisim