Diriliş Postası Haber Müdürü Muhammed Şimşek

Avrupalı ağababalarıyla birlikte adalar üzerinden Türkiye’yi nefes alamaz hale getirmeyi hedefleyen Yunanistan’ın hesabı Ege Denizi ve oradan Doğu Akdeniz üzerinde hâkimiyet kurmak. Yarım asırdan fazla bir süredir Ege’deki en küçük kaya parçasına varıncaya kadar silahlandıran Yunanistan, kazandırıcı zaman taktiğiyle deniz ve hava sahasını işgal etmenin kirli hesaplarının peşinden gidiyor. Yunanistan’ın burnumuzun dibine kadar girerek konuşlandırdığı 21 adadaki silahların namluları esasen Doğu Akdeniz’de gözü olan Batılı sömürgecileri temsil ediyor.

BATILI EFENDİLERİNE HİZMET EDİYORLAR

Her ne kadar ekonomisi darboğazda olan Yunanistan, askeri gücünün Türkiye karşısında cılız kalacağını bilse de üyesi olduğu Avrupa Birliği ülkelerine ve birliğin çıkar ortaklığı kurduğu ABD’ye sırtını yaslıyor.

Küresel efendilerinin Türkiye’yi karaya mahkûm etme ve Doğu Akdeniz’de yer altı kaynaklarına çökme planına gönüllü piyonluk yapan Yunanlar, uluslararası hukuk nezdinde gayriaskeri statüdeki 23 adadan bugüne kadar 21’ini silahlandırmış durumda. Oysa uzmanlara göre Kuzey Ege’de yer alan Taşoz, Semadirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adlarındaki bu adaların sadece kullanma hakkı Yunanistan’a verilmişken Lozan Antlaşması’nın 12. ve 13. maddesine göre aynı adaların egemenlik ve deniz yetki alanları Türkiye’ye kalmış durumda.

Türkiye’den ilk tepki

Kaynaklara göre Yunanistan’ın Lozan Antlaşmasına ve Paris Antlaşmasına aykırı olarak gayri askeri statüdeki adaları silahlandırmaya 1960’ların ilk yarısında başladı. Türkiye bu durumu ilk defa 1964’te protesto etmiştir. Daha sonra Nisan 1975’te Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ne nota gönderen Türk Hükümeti, Yunanistan’ın adaları silahlandırmasını protesto etmiş ve bu durumun Türkiye’nin güvenliğini tehdit ettiğini bildirmiştir. 1976’da tırmanışa geçen sorun daha sonra Yunanistan’ın adalara büyük çaplı askeri birlikler yerleştirmesi ile süregeldi.

ADALARIN DENİZ YETKİ SAHASI

Avrupa Birliği üyesi olması hasebiyle Batılı güçleri de arkasına alan Yunanistan, darboğazdaki ekonomisi ve Türkiye karşısında cılız kalacak askeri gücüne bakmadan adaları bir bir işgal ediyor. Küresel efendilerinin Türkiye’yi karaya mahkum etme ve Doğu Akdeniz’de yer altı kaynaklarına çökme planına gönüllü piyonluk yapan Yunanlar, uluslararası hukuk nezdinde gayri akeri statüdeki 23 adadan bugüne kadar 9’unu silahlandırmış durumda. Uzmanlara göre Kuzey Ege’de yer alan Taşoz, Semandirek, Limni, Midilli, Sakız, Sisam, Ahikerya, İpsara ve Bozbaba adlarındaki bu adaların sadece kullanma hakkı Yunanistan’a verilmişken Lozan Antlaşması’nın 12. ve 13. Maddesine göre aynı adaların egemenlik ve deniz yetki alanları Türkiye’ye kalmış durumda.

LOZAN’A AYKIRI

1923 Lozan Antlaşması’nın 15. maddesine göre İtalya’nın egemenliğinde olan adalar, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1947 Paris Barış Antlaşması ile Yunanistan’ın egemenliğine verildi. Paris Antlaşması’nın 14. maddesine göre anılan adalar gayriaskeri statüde olup Yunanistan, bu adalara da asayişi sağlayacak miktarda jandarma ve polis dışında asker yerleştiremez” ifadelerini kullandı.

Hangi adalar silahlandırıldı?

Midilli ve Rodos adalarında birer Yunan Mekanize Tümeni; Limni, Sakız, Sisam ve İstanköy adalarında birer Yunan Mekanize Tugayı olmak üzere toplam 2 Mekanize Tümen ve 4 Mekanize Tugay mevcut. Ayrıca, Yunanistan, Türkiye’ye yönelik jet harekâtı için, Limni, Midilli, İstanköy ve Rodos Adası’nda, havaalanları inşa etmiş ve anılan adalardaki havaalanlarına savaş uçakları yerleştirdi. Yunanistan, Taşoz, Semadirek, Bozbaba, İpsara, Ahikerya, Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstanbulya, İncirli, Sömbeki, İleki, Kerpe ve Meis olmak üzere toplam 15 adaya da Tabur- Alay seviyesinde askeri birlik konuşlandırdı. Doğu Ege Denizi’ndeki Hereke ve Çoban hariç toplam 23 adadan 21’i Yunanistan tarafından silahlandırıldı.

KAZANDIRICI ZAMAN AŞIMI

Geçmişte bir ülkenin topraklarına yeni topraklar katmasının iki yolu vardı. Bunlar fetih ve işgaldi. Kuvvet kullanmak yoluyla bir ülkenin topraklarını kendi topraklarına katmak anlamına gelen Fetih veya sahipsiz bir ülkenin toprak parçasını egemenlik altına alarak yönetmenin karşılığı olan işgalin günümüz koşullarında geçerliliği bulunmuyor. Yunanistan bu sebeple adalar meselesinde modern çağın işgal yöntemi olarak kazandırıcı zaman aşımına başvuruyor. Bu da bir devletin bir başka devlete ait toprak parçası üzerinde egemenlik kurma niyetiyle uzun süreli ve kesintisiz olarak alenen hükümranlık sergilemesine rağmen bu duruma diğer tarafın itiraz etmemesi nedeniyle fiili durumun hukuki duruma dönüşmesiyle ortaya çıkıyor. Ancak Türkiye gerek “Mavi Vatan” kararlılığıyla gerek Ege’deki deniz yetkisi ve hava sahası haklarını sonuna kadar kullanarak bu tuzağı Yunanların başına yıkmaya hazır bir duruş sergiliyor.

Diriliş Postası Haber Müdürü Muhammed Şimşek

Editör: TE Bilisim