Sosyal Medya Uzmanı Deniz Unay

Oldukça geniş bir tanıma sahip olan biyoteknoloji:

• Hücre ve doku biyolojisi,

Moleküler biyoloji,

Genetik,

• Makine mühendisliği,

• Bilgisayar mühendisliği,

• Biyokimya vb.

Çeşitli bilimler ve teknolojiler ile bağlantılı olarak az bulunan, yeni veya tükenen ürünleri geliştirmeyi ve çoğaltmayı sağlamaktadır. Mikroorganizma, bitki ve hayvanların genetik üzerinden geliştirilmesi, hücre ve dokuları ile yapılan çalışmalar biyoteknolojinin temelini oluşturmaktadır

Sanayi sektöründen yeni gıda üretimine (meyve – sebze), tıbbi bitki üretiminden kanser gibi ölümcül hastalıkların tedavisine ve sağlığa faydalı proteinlerin üretimine kadar pek çok farklı alanda kullanımından söz etmek mümkündür. Dünya genelinde bilimsel anlamda büyük önem kazanan biyoteknoloji, Türkiye’de de bu alanda yapılan yeni atımlarla beraber hızlı bir gelişme göstermiştir. Biyoteknoloji oldukça geniş bir alanda tanımlaması yapılabilen ve değerlendirilen bir kavram olması nedeniyle farklı başlıklar altında değerlendirilebilir.

Türkiye’de kullanım alanları

Türkiye’de biyoteknoloji konusunda henüz yeni çalışmaları ile dikkat çekse de jeopolitik konumu ve farklı türlerde çeşitliliğe sahip olması nedeniyle bu alanda yüksek bir potansiyele sahiptir. Türkiye’de Biyoteknolojinin ağırlıklı olarak tarım ve hayvancılık odaklı olarak kullanımı mümkündür. Tarım sektörünün potansiyelinin artı- rılması ve bilhassa Güneydoğu Anadolu bölgesi için etkili biyoteknolojik projelerin hayata geçirilmesi stratejik açısında ciddi katkılar sağlayacaktır. Ülkemizde Tarım ve Orman bakanlığı bünyesinde kurulan ve faaliyetlerine devam eden Biyoteknoloji Araştırma Merkezi bu alanda çalışmaların yapıldığı başlıca kurumlar arasında yer almaktadır. Gıda, tarım, hayvancılık, yem, bitki sağlığı, su ve toprak kaynakları gibi alanlarda ortaya çıkan sorunların çözümü için AR – GE faaliyetleri gerçekleştirmek ve bu çalışmalar kapsamında Türkiye’de biyoteknoloji projeleri hayata geçirerek verim elde etmek için görevlendirilen kurum birçok farklı alanda çalışma yürütmektedir. Canlı türlerinin hücre, organ, doku ve genetik yapılarının ve çeşitliliğinin incelenmesi, gen haritalarının çıkarılması ve genetik olarak akrabalıklarının ortaya konması temel hedefler arasında yer almaktadır.

Tarımsal alanda bitki hastalıklarının genetik araştırılmaları- nın yapılarak erken tanı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, geniş bir yelpaze içinde yer alan gıda, tarım ve yem sanayinde mikroorganizmaların tanımlanması, ilaç protein, enzim ve ilaçlar için etken maddelerin üretimi gibi konularda incelemeler ve çalışmalar sunulmaktadır. Türkiye’de ağırlıklı olarak biyoteknoloji faaliyetlerinin gıda, tarım, hayvancılık, yem ve biyogübre gibi alanlara yöneltilmesi bu alanda önemli çalışmalar yapılmasına olanak tanımıştır. Tohumculuk sektörünün gelişimini hızlandırmak ve uluslararası alanda söz konusu sektörler için rekabet gücünün artırılması için AR – GE uygulamalarının ve projelerinin hayata geçirilmesi, Biyoteknoloji Araştırma Merkezi tarafından yürütülmektedir.

BİYOTEKNOLOJİNİN NEDEN ÖNEMLİ

Biyoteknolojinin birbirinden farklı pek çok farklı alanda faydalarından söz etmek mümkündür. Öte yandan faydaları kadar zararları da bu biyoteknoloji politikalarının ciddiyetini gözler önüne sermiştir. Sağladığı en önemli faydaları arasında aşı sektörünün gelişimine katkı sağlaması gelmektedir. Son yıllarda özellikle salgın hastalıkların yayılmaya başlaması ve artması biyoteknoloji uygulamaları ile aşı sektöründe çok daha hızlı yanıtlar alınmasını sağlamıştır. Diğer yandan yine sağlık alanında birçok hastalığın tedavisi için erken teşhis ve tedaviye yönelik çeşitli gelişmeler biyoteknoloji sayesinde yapılabilir hale gelmiştir.

Biyoteknoloji çalışmalarına bağlı olarak elde edilen başlıca faydalar:

• Genetik hastalıkların azaltılması ve salgın hastalıklarda erken teşhisin yapılabilmesi.

• Çeşitli hormonlar, antikor ve antibiyotik, vitamin, proteinlerin üretilmesi.

• Aşırı sıcak, kurak, tuzlu vb. zorlu şartlara sahip bölgelerde yaşayan organizmaların geliştirilerek endüstride kullanımı.

• Tarımsal alanda yeni meyve ve sebze üretiminin gerçekleştirilmesi.

• Yapay organ ve doku üretiminin yapılabilmesi vb. Olarak sıralanabilir. Her geçen gün önemi artan ve desteklenmesi gereken en önemli bilim alanlarından biri olan biyoteknoloji, gelişen teknoloji sayesinde açık kaynaklı olarak da küresel anlamada araştırmacıların verilere daha kolay bir şekilde ulaşmalarını sağlamıştır.

Biyoteknolojinin amacı en basit şekliyle; insan, hayvan ve bitki hücrelerinin sahip oldukları fonksiyonların anlaşılmasıdır. Bu hücrelerin çeşitli incelemeler ve çalışmalar ile anlaşılmasının yanı sıra anlamak ve değiştirmek amacı ile yeni teknik ve işlemlerin tanımlanması ve kullanılması da sağlanmalıdır. Hem endüstriyel kullanımı hem de canlı- ların iyileştirilmesine yönelik ürünlerin geliştirilerek, modern teknolojilerin doğa bilimlerine etkin biçimde uygulanmasını kapsamaktadır.

İlaç üretimi

Genel anlamda ilaç üretimleri sırasında kimyasal sentez süreci takip edilerek üretim gerçekleştirilmektedir. Konvansiyonel olarak bu şekilde yürütülen ilaç üretimi biyoteknoloji sayesinde hücre bazlı olarak geliştirilir. Bu yönden her iki ilaç türü arasındaki temel fark içeriklerine göre kimyasal ve hücre bazlı olarak sınıflandırılabilir. Ana ve çalışma hücre bankaları ile geliştirilen bu hücreler, belirli bir protein üretime imkan tanır. 1928 yılında ilk defa penisilin ilacının Alexander Fleming tarafından üretilmesinin ardında ilaç sanayinde başlayan biyoteknolojik üretim, 1980’li yıllarda rekombinant DNA teknolojisinin de aracılığıyla üretilen ilaç insülin ve diyabet tedavilerinde kullanılmıştır. Sağlık alanında biyoteknoloji ile üretilen ilaçların kullanım alanları arasında farklılıklar görülebilir. Hormonlar, insülin, kan koagülasyon faktörleri ve aşılar biyoteknolojik ilaçlar arasında sayılabilir. Referans ve biyobenzer olarak iki farklı grupta toplanan biyoteknolojik ilaçların üretimi de bu tip sınıflandırmalara göre yapılmaktadır. Geleneksel ilaçlar ile biyoteknolojik ilaçlar arasında en büyük fark konvansiyonel ilaçların kimyasal sentez ile üretilmesidir. Biyolojik ilaçlar ise hücre bazlı olarak biyoteknolojik olarak üretilirler. Biyoteknolojik ilaçlar aynı zamanda yüksek molekül ağrılığına sahipken, diğer konvansiyonel ilaçlar daha düşük molekül ağırlığına sahiptir. Biyoteknolojik ilaçlar aynı zamanda peptid ve protenler temelinde oluşturulmaktadır.

ZARARLARI NELER?

Biyoteknoloji kavramı son yıllarda çok sık tartışma konusu olmasına rağmen insanlık için sağladığı faydaları birçok yönden hayati öneme sahiptir. En basit tabiriyle yeni gen düzenlemelerinin çok daha farklı işlevlerde ve görevlerde kullanımı Biyoteknolojinin oraya çıkması- nı sağlar. Yararları ve önemi yadsınamayacak kadar büyük olan biyoteknoloji çeşitli zararları da bünyesinde barındırmaktadır. Bu tip zararların önüne geçmek için denetimli, kontrollü ve bilim adına çalışmaların gerçekleştirilmesi son derece önemlidir.

Biyoteknoloji faaliyetlerinin öne çıkan başlıca zararlarını sıralayacak olursak:

• Çevre kirliliğine neden olması ve toksik atıklar oluşturması.

• Tarımsal faaliyetlerde yanlış aşılama ve gübreleme yapılması- na neden olur.

• Biyolojik silah olarak kullanılabilir.

• Eko sistem üzerinden kalıcı hasarlar bırakabilir.

• Canlıların yok olmasına ve besin zincirinin bozulmasına neden olabilir.

• Genetiği değiştirilen sebze ve meyvelerin üretim ve tüketiminin artması.

Biyoteknolojinin yol açtığı zararlı etkiler arasında gösterilebilir. Taraflı olarak kullanımına açık bir yapısı olması biyoteknolojinin sahip olduğu başlıca zararları arasında sayılabilir. Öte yandan biyolojik silah yapımında kullanılan ve canlı, cansız birçok ortama zarar veren unsurlar yine biyoteknoloji ile geliştirilmektedir.

Genetiği değiştirilen gıda ürünlerinin kullanımının yaygınlaşmasına neden olması da dikkat çeken en önemli zararlar arasında sayılabilir. Aynı zamanda biyoteknoloji çalışmaları sırasında toksik atıkların meydana gelmesi de bu alanda zararlı yönler arasında sayılabilir.

Editör: TE Bilisim