Sümeyye Aksu / Özel Haber

Kadına şiddetin görüntüleri bu kez Samsun’da çıktı ortaya. Eski eşi tarafından öldüresiye dövülen kadına yaşatılan şiddet adeta Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Olayın sosyal medyaya düşmesinden hemen sonra Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatırken saldırganın gözaltına alındığını bilgisini Adalet Bakanı Abdülhamit Gül açıkladı.
Bu gelişmelerin hemen ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, sözkonusu şiddet olayının sonuna kadar takipçisi olarak davaya müdahil olacaklarını açıkladı.

SALDIRGAN TUTUKLANDI

3 yıl önce boşandığı eski eşini 5 yaşındaki kızlarının gözü önünde tekme tokat döven İbrahim Zarap (27),emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede 'adam öldürmeye teşebbüs' suçundan tutuklandı. Saldırgan Zarap, polisteki ifadesinde "Kızımı teslim ederken bana, 'Sana bir daha kızı göstermeyeceğim' gibi şeyler söyledi. Bir anda gözüm döndü ve sinir krizi geçirmişim. O yüzden böyle yaptım. Olaydan sonra çevredekiler beni darp etti. Eğer kimlikleri tespit edilebilirse hepsinden şikayetçi olacağım... Görüntüleri izledim, kendimi tanıyamadım" şeklindeki skandal cümleleri kurdu.

ANNE VE KIZI HASTANEYE KALDIRILDI

Samsun'da Canik Belediyesi'nin bahçesinde meydana gelen olayda, eski eşi İbrahim Zarap tarafından küçük kız çocuğun gözleri önünde öldüresiye dövülen kadının aldığı darbeler sonucu kafasından aldığı yaralı halde hastaneye kaldırıldı. Tüyleri diken diken eden görüntülerin sosyal medyada yayınlaması üzerine olaya tepkiler çığ gibi büyüdü. Yerde yatan kadına acımasızca tekmeler savuran adamın şiddet görüntüleri izleyenlerin kanını dondurdu.

VATANDAŞLAR MÜDAHALE ETTİ

Vatandaşların müdahalesinin ardından olay yerine gelen polis ekipleri İbrahim Zarap'ı gözaltına alırken, E.M. ise ihbarla gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Tedaviye alınan E.M.'nin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Küçük kız korumaya alınırken, olayla ilgili Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Bürosu ekiplerince de soruşturma başlatıldı.

VALİ VE BAŞSAVCIDAN ZİYARET

Samsun Valisi Zülkif Dağlı, Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, Eğitim Araştırma Hastanesinde müşahede altında tutulan E.M'yi ziyaret etti. Hastane Başhekimi Ahmet Şen'den bilgi alan Dağlı ve Kılıç, E.M'ye geçmiş olsun dileğinde bulundu. Vali Dağlı, ziyaret sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, konunun takipçisi olduklarını vurguladı.

UZMANLAR ACI TABLOYA NE DEDİ?

Son yıllarda aile içi şiddeti ve kadına yönelen öldürücü darbeleri önlemeye yönelik onca tedbir alınmasına rağmen yaşanan bu acı olayların perde arkasını ve bundan böyle yapılması gerekenleri uzman isimlere sorduk.

HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN

Devlet ve millet bir araya gelerek bu meselenin çözümüne odaklanması gerektiğini ifade eden Erdoğan “Kadına şiddet başta olmak üzere tüm şiddet türlerinin azalmasına yönelik düzenlemelerin yapılması için toplum ve STK’lar işbirliği yapmalı, devlete ve siyasete baskı yapmalıdır. Kadın hakları ve kadına şiddet meselesi, sadece kadınların değil erkeklerin de sorumluluk alanına girmektedir. Biz erkekler kadın hakları kültürünün inşasında ve kadına şiddetin önlenmesinde sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Kadın dernekleri de kadın hakları çalışmalarında erkeklere yer açmalıdır.Kadına şiddetin önlenmesinde din, kültür, eğitim, siyaset ve sanat öncülerinin söylem ve hâlleriyle topluma örnek olabileceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“Kadına şiddeti tek bir sebebe indirgeyerek veya bazı bölgelerin ve grupların sorunu zannederek çözüm aramak kalıcı çözüm bulamayışımızın nedenleri arasında gözüküyor” diyen Sosyolog Yazar Erol Erdoğan “Günümüzde kadına şiddet toplumun genelinde vardır. Bunun için hem indirgemeci hem üstün körü genellemeci yaklaşımlardan uzak durarak çözümler aranmalı. Herkes çözümün parçası olmalıdır” diyerek toplumun her kesimini üzerine düşenler olduğuna dikkati çekti. Tüm şiddet türlerini ve kadına şiddeti teşvik eden veya makul karşılanmasını sağlayan toplumsal anlayışla mücadele edilmesi gerektiğine işaret eden Erol Erdoğan “Kadınları aşağılayan ve zaman zaman şiddetin ilham vericisi olan, İslam inancımıza ve Türklerin tarihine uymayacak biçimde pek çok söz kalıbı bulunmaktadır. Şiddeti teşvik eden atasözleri ve deyimlerden dilimizi ve dimağımızı arındırmalıyız” dedi.

TOPLUMUN KİMYASI BOZULDU

Gündelik hayatın giderek konfor ve haz arayışına odaklı seküler bir hal aldığına dikkati çeken Sosyolog-Yazar İsmail Öz ise “Bir defa bizim gerçek anlamda toplumsal olarak ahlaki zeminde ve itikadi zeminde neleri kaybettiğimizi ve sekülerleşme ile birlikte neler onunla birlikte ikame edildiğini, onun yerine ikame edildiğini çok iyi görmemiz lazım. Yani şimdi öyle anlaşılıyor ki toplumda manevi moral değerlerimiz işte efendim aileyi inşa eden, imal eden, ikna eden, yaşatan değerlerimiz çok ciddi manada dejenasyona uğramıştır. Bir defa temel olarak bunu görmemiz lazım. Yani şiddet bir sonuçtur netice itibariyle. Bir insanı o şiddete götüren, o şiddet eğilimini ortaya çıkaran tablonun ne olduğunu iyi irdelememiz gerekiyor. Bana göre burada da tamamen inançların veya değerlerin deformasyonu ile ilgili bir tablodan bahsedebiliriz. Yani ben de zaman zaman söylüyorum, bırakın insanların ya da kadınların şiddete uğramasını, bir insanın şiddete uğrama ihtimalini düşünmesi bile bir şiddettir. Bir kısıtlamaya gidiyor. En azından düşüncesinde onu yaşıyor olması onun hayatını kısıtlıyor ya da engelliyor” değerlendirmesinde bulundu.

EĞİTİM ŞART

Evlilik ve Aile Uzmanı Saliha Erdim “Bizi doğru bir duruş içinde tutacak, baba, dede, nine örnekliği neredeyse kalmadı. İlkelleşmeye başladık ve akıl süzgecimiz kullanmamaktan paslandı. Akıl devreden çekildikçe, duygular hakimiyeti ele geçirir. Bu tabloda, eşik çoktan aşılmış, toplum içinde darp edecek kadar ileri gidilmiştir. Kendisini haklı görmenin, her istediğini yapmaya da hakkı olduğu yanlış anlayışın etkili olduğunu düşünüyorum. Kimden kime olursa olsun, şiddetin normal görülmesi ve bunun aile büyükleri ve çevre tarafından desteklenmesi, zararın boyutunu artırmaktadır” değerlendirmesini yaptı. Toplumda git gide bir maneviyat eksikliğinin ilişkileri raydan çıkardığına dikkati çeken Erdim “Mutlaka ve mutlaka, babanın ve dedenin doğru bir model olması, insanı dengede tutan temel ihtiyaçlarının giderilmesi ve içlerine çocuk yaşta Peygamber efendimizin (s.a.v) sevgisinin yerleştirilmesi gerekir inancındayım. Çocukluğunda çok aşağılanıp sözlü ve fiili şiddete maruz kalanlar; eğer eğitimle bunları aşamamışsa, içinde biriken öfkeyi en yakın muhatabına yöneltebiliyor. Şiddet eğilimi olduğu anlaşılan bireylerin, mutlaka mecburi bir tedaviye ve eğitime tabi tutulması gerekir. Eğer bu olmazsa, evden uzaklaştırmalar, daha keskin ve güçlenmiş bir öfke ile geri dönüş anlamına gelebilir” diye konuştu.

Ailede yaşanan yıkımın önüne geçmek için hem kadın hem erkeğin üzerine düşen atılması gereken önemli adımlar olduğunu ifade eden Saliha Erdim “Eğitim ve iyileştirici tıbbi müdâhaleler yapılmadan, çok üzgünüm fakat bu acı haberlerin devamı gelecektir. İlâveten, sadece erkeklerin değil, aynı zamanda kadınların da öfke ile nasıl baş edeceği, zor insanlarla geçinme becerisi, tetikleyici ve tahrik edici davranışlardan kaçınmaları konusunda eşlerin birlikte yardım almaları gerekir. Sadece tek taraflı olarak erkeği suçlama ve evden uzaklaştırma cezası alması, meseleyi çözmeye yetmeyecektir” tespitini yaptı.

Editör: TE Bilisim