Sümeyye Aksu / Mülâkât

Salgınla mücadelede yaşanan deneyimler, iki etkenin de salgını hızlandırdığını gösteriyor. Virüs belirtileri soğuk algınlığı ile karıştırıldığı için hastaneye müracaatta geç kalınıyor. Temas öyküsünü bilmeyen ya da izolasyon korkusuyla saklayanlar doktora detaylı açıklama yapmıyor. Hastalar, soğuk algınlığı teşhisi konulsa bile karantinaya gerek duymuyor. Şüpheli vakalar ücretsiz ya da hiç test yapmayan özel sağlık kuruluşlarına başvuru sonrası devlet hastanelerine gitmiyor. İlk pozitif vakanın ateş ve öksürük belirtisine rağmen benzeri soğuk algınlığı belirtisi gösteren hastaların zorunlu teste yönlendirilmemesi teşhisi geciktiriyor.

Kovid-19 ile mücadelede PCR testleri ve Bilgisayarlı Tomografi gibi araçlar Kovid-19 ile mücadelede büyük önem arzediyor. Ancak gerek vatandaşlar gerekse sağlık kuruluşlarınca soğuk algınlığı belirtileri ile karıştırılan öksürük ve ateş gibi semptomlar tek başına Kovid teşhisi için yeterli olmadığı için bulaş riski için büyük tehdit oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı’nın test tedarikinini fazlasıyla yapmasına rağmen kişilere bağlı ihmaller sebebiyle temaslı sayısı katlanınca filyasyon ekipleri belirti göstermeyenler de dahil olmak üzere onlarca test yapmak zorunda kalıyor.

Yeni normalleşmeyle birlikte vaka sayılarının yükselişe geçmesi, özellikle yoğun bakım ve entübe hastalar ile virüsten ölenlerin sayısındaki artış üzerine test politikasına mercek tuttuk. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Sema Turan, Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Oğuztürk ve Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık sorularımızı cevaplandırdı.

ÖKSÜRÜK VARSA TEST YAPILMALI

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Sema Turan, Bilim Kurulu olarak genel yaklaşımlarını “klinik açıdan enfeksiyon taşıyan herkesin PCR bakımından değerlendirilmesi gereken hasta grubudur” şeklinde özetledi. Turan “O yüzden de ateşi olan burun akıntısı olan öksürüğü olan yani aslında mevsimsel grip özelliklerinde özellikler taşıyan hastalarda da mevcut yaygın virüs Kovid olduğu için mutlaka Kovid testi isteriz. Temas hikayesi var mı bunların hepsi düşünülerek hastanın PCR sonucu değerlendiriliyor.” şeklinde konuştu.

TESTLER NE İŞE YARIYOR?

Koronavirüse karşı iki ana tür testin bulunduğunu, bunlardan ilk grubun cihaz gerektiren PCR testleri olduğunu, ikinci grubun ise kamuoyunda hızlı tanı testi olarak da bilinen kart testleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Oğuztürk, öncelikle, Sağlık Bakanlığı'nın, salgının en başından beri yaptığı PCR testlerini kullanıldığını kaydetti. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihiden itibaren Kovid-19 hastalığının tespiti için PCR testlerinin öncelikli olarak birkaç merkezde ve takiben çok kısa bir süre sonrasında da ülkenin tüm bölgelerini kapsayacak geniş bir alanda çalışılmaya başlandığını dile getiren Oğuztürk sözlerini şöyle sürdürdü: “PCR testleri virüsün RNA'sını gösterme prensibi ile çalışılmaktadır. Kovid testleri için özel cihazlara ve test materyallerine ihtiyaç vardır. Bu testler, alınan örnekte virüse ait genetik materyalin varlığının saptanması için kullanılır. Testin yapılması için kişilerin burun ve boğaz bölgesinden uzun bir çubuk yoluyla sürüntü alınır ve bu örnek analiz edilmek üzere laboratuvara gönderilir. Kullanılan real time (gerçek zamanlı) dediğimiz, bu testler 4-5 saate sonuç verecek testlerdir”

ATEŞ VE ÖKSÜRÜĞÜNONLARCA NEDENİ OLABİLİR, AMA!

Kovid-19 testlerinin yapılabilmesi için kişide sadece koronavirüs belirtilerinin olması ve bu belirtilerin başka bir nedenle açıklanamıyor olması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Oğuztürk, “Ateş ve öksürük en önemli semptomların başında geliyor. Bu belirtiler üst solunum yolları problemlerinden gastrointestinal sistem problemlerine kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır.” dedi.

Koronavirüs testleri için başka bir nedene bağlanılamayan belirtileri olan kişilerden örnek alındığını hatırlatan Oğustürk, şunları söyledi: “Bir de bu kişilerin yakın temas ettiği kişiler varsa, herhangi bir solunum şikayetinde yine örnek alınıyor. Öncelikli olarak semptom ve belirti gösteren hastalar test edilmektedir. Yani kişiler halsizlik, ateş, kuru öksürük, üşüme, kas ve kemiklerde ağrı nefes darlığı, göğüs ağrısı, halsizlik korona virüsün bilinen en yaygın belirtilerdir. Buna ek olarak tat ve koku duyularında kayıp, boğazda ağrı hissetme, baş ağrısı görülmesi, kas veya eklemlerde ağrıların görülmesi, Farklı tiplerde olabilecek cilt döküntüleri, bulantı, kusma, ishal görülmesi gibi sorunları ve belirtileri bulunan kişiler doktor muayenesi ve onayıyla ivedilikle PCR testi yaptırılmalıdır.”

KARANTİNA ŞART

Sağlık Bakanlığı’nın Kovid-19 hastalığı ile mücadelede dinamik ve profesyonel bir süreç uyguladığını kaydeden Prof. Dr. Oğuztürk, “Buna göre yakın temaslılar 10 gün boyunca karantinada kalır. Karantina dönemi süresince herhangi bir semptom ve şikayet gelişmeyen kişilerin karantinası, PCR testi yapılmaksızın, 10. günün sonunda biter. Ancak bu kişiler toplumda uyulması gereken başta maske-mesafe-ve hijyen tedbirlere olmak üzere tüm tedbirlere devam etmelidirler. Ayrıca yakın temaslı olan ve izlem süresince semptom gelişmeyen kişilerde, PCR testi sonucuna göre 7. günün sonunda karantina sonlandırılabilir. PCR testi, ancak kapasitenin uygun olduğu durumlarda, en erken 5. günden sonra evde numune alınarak yapılabilir. Yakın temaslılarda karantina hiçbir şekilde 7 günden önce sonlandırılamaz. Netice itibarı ile semptom şikayet ve güne göre test stratejileri değişebilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

TEST KİTİ YETERSİZLİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİL

Kovid-19 testlerinde belirli kriterlerin aranmasının, test kitlerinin yetersizliği ve başka sebepler gibi etkenlerden kaynaklanmadığının altını çizen Prof. Dr. Oğuztürk, “Kovid-19 hastalığı belirtileri sadece bu hastalığa spesifik olmayıp başka birçok hastalıkta da bu şikayet ve belirtiler görülmektedir. Bu anlamda kriterler ve hekim muayenesi sonrasında şüphe durumuyla nihai test kararı veriliyor. Yani hastalara test yapılması kararı verilmesinde test kitlerinin yetersizliği söz konusu değildir. Bunlardan ayrı olarak hastanın şikayetlerinin başladığı güne göre testin yapılacağı gün ve testin alınma durumu da testin pozitifliğini etkilediğinden bu testlerin her zaman yüzde 100 pozitiflik durumu olamayacağı da zaten hekimler tarafından bilinmekte ve ona göre yol haritası oluşturulmaktadır” ifadelerini kullandı.

FİLYASYON EKİPLERİ FEDAKARCA ÇALIŞIYOR

Prof. Dr. Oğuztürk, “Günlük test kapasitesi olarak 300 bin gibi bir rakama ulaşılmış durumda. Riskli kişiler, hastaneye başvuranlar ile temaslı kişi sayıları temel belirteç olduğu için test sayısında değişiklikler oluşabilmektedir” diye konuştu. Prof. Dr. Oğuztürk, Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu filyasyon ekipleri salgının ilk gününden itibaren Kovid-19 salgının önlemek için fedakarca mücadele ettiğini hatırlattı.

ANTİKOR TESTLERİ HIZLI AMA İLK 5 GÜN ETKİSİZ

Prof. Dr. İsmail Balık ise şunları dile getirdi: “PCR testlerinin şöyle bir sıkıntısı var: Hastalar, virüsü aralıklı olarak saçıyor. Bu, hastalığın çok kötü bir özelliği. O yüzden aslında hasta kişi virüsü taşıdığı halde PCR testi negatif olabiliyor. Antikor testinin böyle bir şeyi yok. Antikor oluştuktan sonra onu hep yakalıyorsunuz ama o da biraz geç oluşuyor. Erken dönemde, henüz vücut virüse karşı antikor üretmediği için ilk beş gün, antikor testlerinde negatif sonuç buluyorsunuz. Antikor testinin en önemli avantajı ise hızı. 10-15 dakika içerisinde, herhangi bir cihaza gerek kalmadan, her yerde yapılabiliyor.” dedi. Balık, antikor testlerine çok fazla talep olduğunu bu nedenle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) antikor testlerinin resmi kurumlarda yapılmasını kısıtlamaya aldığının altını çizen Prof. Dr. Balık, “Sadece yılda bir defa ve de Kovid geçirdiğini anlayıp anlamamak için yapılacak. Devletin bütçesinden anlamsız yere test yapılmasının önüne geçilmiş oldu.” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim