Hazırlayan: Abdurrahman Akbaş / İlahiyatçı-Yazar

İtikâf; bir mescitte-mekân tutu¸ dünya ve dünyalıklara sırt çevirme kararlığıdır. İtikâf; sıcak yatağı ve yumuşak yastığı terk ederek bir seccadeye razı olmaktır.

İtikâf; faniden ayrılıp baki olanla buluşmadır. Bedeni, maddeyi ve çürüyüp gidecek olan her şeyi bırakıp Rabbe yönelmektir. İ’tikâf; türlü yiyeceklerle dolu sofralardan vazgeçip mütevazı iftariyeliklerle yetinmektir.

Allah Resulü(sav)itikâfta Yüce Allah’a tam bir teslimiyet içerisinde ibadet ve taatte bulunurdu. Sahâbeden Ebû Saîd el-Hudrî"nin anlattığına göre, Resûlullah (sav) önceleri Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girerdi. Sonra ortasındaki on gün-de itikâfa girmeye başladı. Yirminci gece geçip de yirmi birinci geceyi karşıladığı zaman evine döner-di. Onunla birlikte itikâfa girenler de evlerine giderdi. Ancak bir Ramazan ayında, evine dönmeyi iti-yat edindiği gece mescitte kaldı. Bir ara, hasırı eliyle tutarak çadırın bir tarafına çekti. Sonra başını dışarı çıkararak cemaate şöyle seslendi: “Ben, o Kadir gecesini aramak üzere Ramazan’ın ilk on gününde itikâfa girmiştim, son-ra-dan ayın ortasın-daki on günde itikâf yapmaya başladım. Ardından bana bu gecenin son on günde olduğu söylendi. Dolayısıyla sizden itikâfa girmek isteyen (tekrar) girsin!” Bunun üzerine cemaat de onunla birlikte itikâfa girdiler. Resûlullah (sav), “Bana, Kadir gecesi, tek sayılı (21, 23, 25, 27, 29) ve sabahında çamurlu su içine secde edeceğim bir gece olarak gösterildi.” buyurdu. Ramazan ayını en güzel şekilde değerlendirmeye özen gösteren Allah Resûlü(sav), (Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1) Ramazan’ın son on gününe daha da önem verir, ibadet hususunda başka zamanlarda göstermediği gayreti gösterirdi.” (Müslim, İ’tikâf, 8)

Günün Ayeti
Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.” (Tevbesûresi (9), 119)

Hz. Âişe annemizin söylediğine göre, “Resûlullah (sav) itikâfa gireceği va-kit, Ramazan’ın son on gününün ilk gecesinden önceki sabah namazını kılar ve itikâf yerine girerdi. ” (Müslim, İtikâf, 6; Tirmizî, Savm, 71) Kendisi bu değerli zaman dilimini ihya ettiği gibi, ailesinin de aynı feyiz ve bereketten faydalanmasını ister ve ge-celeri aile fertlerini ibadet için uyandırırdı. (Buhari, Fadluleyleti'l- kadr, 5) Resûlullah’ın (sav)vefatın-dan sonra hanımları itikâf geleneğini sürdürmüşlerdi.

Bugün itikâfı pandemiden dolayı mescitlerde yapamıyoruz. Ancak evimizin bir köşesine seccademizi sererek son on günü ibadet ve Kur’an okumalarımızı yoğunlaştırarak, her türlü faydasız boş şeylerden uzaklaşarak Rabbimizle baş başa kalabiliriz. En büyük Dost'la halleşmek ne büyük saadettir. O bizim biricik Mevlâ'mıdır. Ne güzel Mevlâ ve ne güzel dosttur. Yüce Sahibimiz bu gecelerde yaptığımız dua ve istiğfarlarımızı eksik gedik de olsa kabul buyurup, hastalık ve musibetlerden kurtuluşumuza, birlik, huzur ve esenliğimize vesile kılsın.

Günün Hadisi
Ebû Hüreyre radıyallahuanh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.”(Buhârî, Edeb 102)

***

Peygamberimizin Ramazan Günlüğü

Asr-ı saâdette Ramazan ayın-da ikramlar çoğalırdı. Su, hurma arpa ekmeği kurutulmuş et, zeytinyağı, süt kimin elinde ne var ise onu ikram ederdi. Peygam-berimiz(sav)evinde pişen şeyleri önce yakın komşularına ikram ederdi. Yakın komşunun hak ve hukukta önceliği olduğunu söylerdi. Rahmet Peygamberi(sav), “Ey Allah"ın Resûlü iki komşum var, ikramda bulunurken hangi-sinden başlayayım?” diye soran Hz. Âişe’ye, “Kapısı (sana) en yakın olandan.” (EbûDâvûd, Et’i-me, 9) cevabını vermiştir. Hatta Sevgili Peygamberimiz, komşuların davetleri çakıştığında da en yakın olan komşunun davetinin tercih eder, davet verdiğinde de en yakın komşularından başlardı.

İnsanlar her zaman aynı varlık ve imkân içerisinde olmasalar da Hz. Peygamber(sav) onlara özellikle Ramazan da bir hurma bir bardak su da olsa muhakkak komşulara ikramda bulunmaya teşvik ederdi. Komşu tarafından yapılan ikramın küçümsenmemesi gerektiğine de vurgulardı. Allah Resûlü, evi idare eden kadınlara hitaben şöyle buyurmuştur: “Ey mümine hanımlar! Sizden biri (pişirilirken) yanmış koyun paçası dahi olsa komşusu tarafından kendisine ikram edilen şeyi küçümsemesin.” (Muvatta’, Sıfatü’n-nebî, 10)

Komşuya yapılacak ikram konusunda Rahmet Peygamberi’nin Ebû Zerr"e yaptığı tavsiye son derece dikkat çekicidir: “Çorba pişirdiğinde suyunu biraz fazla koy, sonra komşularına bak, uygun bir şekilde çorbandan onlara da ikram et.” (Müslim, Birr, 143)

Bununla birlikte Allah Resûlü, (sav) “Yanı başındaki komşusu açken, tok yatan kimse iman etmemiştir.” uyarısını sıkça tekrar ederdi.

Günün Duası
Allah’ım! Bilerek ve hata ile işlediğim günahlarımı bağışla. Allah’ım! Bana işlerin ve ahlâkın en iyisini nasip et. İşlerin ve ahlâkın en iyisini ancak sen nasip edersin, kötüsünden de ancak sen alıkoyarsın.”

***

Oruç ilmihali

Hamd ve salavat duanın edebindendir. Dualar Allah’a arz edilmeden önce, Allah’a hamd-ü senâ ve Peygamberine de salât-ü selâm getirilmelidir. Allah Resûlü (sav): “Hamd etmek, şükrün başıdır, Allah’a hamd etmeyen şükür de etmemektedir. Allah’a hamd ile başlanılmayan her önemli iş noksandır/bereketsizdir’ buyurmuştur.

Rasûlullah (sav) dua eden bir adamın, dua sırasında kendisine salât ve selam okumadığını görmüş ve “Bu kimse acele etti.” buyurmuş, sonra adamı çağırıp “Biriniz dua ederken, Allah Teâlâ’ya hamd-ü senâ ederek başlasın, sonra O’nun Peygamberine salât okusun, sonra da dilediğini istesin.” Buyurmuştur (EbûDâvud, Salât 358)

Salavât, Hz. Peygamber (sav)için okunan ve Allah’ın rahmet ve selâmının O’nun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Kur’ân-ı Kerim’de: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e (sav)salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.” (Ahzâb, 33/56) buyurulmaktadır. Değişik lafız ve mânâlarla gelen salavât çeşitleri içerisinde, kültürümüz-de en yaygın olanları “aleyhi’s-selâm” “aley-hi’s-salâtüve’s-selâm” veya “sallallâhu aleyhi ve sellem” cümleleridir. Peygamber Efendimize bu tür ifadelerle salavât getirmek, ona olan bağlılığı teyit etme, ona karşı en derin sevgi ve hürmeti arz etme anlamına da Dualarda salavat ve hamd ihmal

Editör: TE Bilisim