Şaar, yaptığı değerlendirmede, petrol sektörünün savaş öncesinde ülke ekonomisi için kritik öneme sahip olduğunu, 2008-2010 yıllarında bu sektörün, devletin toplam gelirinin yaklaşık 4'te 1'ini oluşturduğunu ifade etti.

REJİMİN EKONOMİSİ HER GEÇEN GÜN GERİLİYOR

Söz konusu dönemde, devletin petrol üretiminin günlük 380 bin varil seviyesinde gerçekleştiğine dikkati çeken Şaar, "Mevcut durumda bu rakam 20 bine kadar düştü. Suriye, enerjide ihracatçı rolünden ithalatçı konuma geriledi. Petrol, Esed rejimi için kar aracı olmaktan çıkıp bir yük haline geldi." değerlendirmesinde bulundu.

ULUSLARARASI GİRİŞİMDE BULUNMAK ZORUNDA

Şaar, rejimin bu yükten kurtulmak için uluslararası alanda girişimlerde bulunduğuna işaret ederek, Doğu Akdeniz'de hidrokarbon arama faaliyetleri için Rus şirketlerin ruhsatlandırılması, Lübnan ile deniz sınırı anlaşmazlıklarının çözülmesi için görüşmeler gerçekleştirilmesi ve son olarak Mısır gazının Suriye üzerinden Irak'a ulaşması için anlaşmaya varılması gibi gelişmelerin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

SAVAÇ SONRASINDA DA DESTEĞE İHTİYACI OLACAK

Esed rejiminin, bölgesel adımların yanı sıra kontrolü altındaki petrol bölgelerinde üretim seviyesini de artırmayı hedeflediğini belirten Şaar, şöyle devam etti:

"Suriye rejimi, bu çabalarla ülke ekonomisini savaş sonrası döneme hazırlayarak destek sağlamayı hedefliyor. Ancak ülkedeki enerji kaynaklarının çoğunda hakimiyetini yitirmiş olan yönetimin girişimleri sınırlı kalacaktır. Ülkenin ihtiyaç duyduğu petrolün sadece yüzde 20'si kendi üretiminden geliyor. Geri kalan kısmı ya İran'dan ithal ediliyor ya da Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bölgelerinden kaçakçılık yoluyla satın alınıyor."

RUSYA VE İRAN'A OLDUKÇA BORÇLU

Suriye rejiminin enerji sektörünü canlandırarak bu alanda en fazla destek aldığı Rusya ve İran'a borcunu da ödemek istediğini dile getiren Şaar, rejimin yatırım tekliflerini İran'a değil, Rusya'ya yapmasının da dikkat çekici olduğunu ifade etti.

Şaar, Esed'in kontrol ettiği bölgelerde birçok petrol ve doğal gaz imtiyazının Ruslara verildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Doğu Akdeniz'de Suriye münhasır ekonomik bölgesinde arama ve sondaj ruhsatları Rus şirket Soyuzneftegas ve paravan bir şirket olan Capital'e verildi. Ülke içindeki petrol arama ruhsatlarının bir kısmını da Rus Velada and Mercury şirketleri kazandı. Öte yandan Rusya, Deyrizor'un güneyindeki al-Taim and al-Ward isimli iki petrol sahasında da aktif olmaya çalışıyor. İran ise savaş başlamadan önce petrol üretiminin bile olmadığı Irak sınırına yakın bir sahada kontrat kazandı. Bu sebeple tüm yatırım kapılarının İran'a değil, Rusya'ya açıldığını söyleyebiliriz." ​​​​​​​

Editör: TE Bilisim