Türk edebiyatının önemli yapı taşı Necip Fazıl Kısakürek'in ölüm yıldönümü. Türk düşünce hayatında, fikirleri ve eserleriyle derin izler bırakan şair Kısakürek, yaşamı boyunca çok sayıda önemli esere imza attı. 

Kahramanmaraşlı bir aileden gelen Sakarya şairi Necip Fazıl'ın çocukluğu, emekli mahkeme reisi büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki konağında geçti.

YAHYA KEMAL'DEN DERSLER ALDI

İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri ile Bahriye Mektebi'nde tamamladı. Lisedeki hocaları arasında Yahya Kemal de vardı. İstanbul edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten sonra gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde okudu.

Türkiye'ye döndüğü 1928 yılından sonra çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı (1939-43).

ABDÜLHAKİM ARVASİ HAYATININ DÖNÜM NOKTASI OLDU

Edebiyat dünyasına 17 yaşında girdi ve ilk şiirleri 1922'de Yeni Mecmu'da yayımlandı. Milli Mecmua ve Yeni Hayat dergilerinde çıkan şiirleriyle kendisinden söz ettirdi. 1934 yılında Abdülhakim Arvasi'yi tanıdıktan sonra fikir hayatında görülen büyük değişme, yazı ve şiirlerine de yansıdı.

1943'te yayımladığı Büyük Doğu ise, 14 Haziran 1978 tarihine kadar haftalık, aylık ve günlük olarak aralıklarla çıktı. Kısakürek'in etkisi ise sadece edebiyatımızla sınırlı kalmadı. Bugün bile siyasetimize ve düşünce iklimimizde derin izleri bulunuyor.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN NECİP FAZIL ANISI

  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı tarafından düzenlenen, "Büyük Doğu Düşüncesi ve Necip Fazıl Kısakürek'in Eserlerinde 'İdeal Türk Gençliğinin Nitelikleri" konulu makale yarışmasının ödül töreninde Üstad'la bir anısını anlatmıştı.

Erdoğan: "Sene 1975, Üstad'a Milli Türk Talebe Birliği bir jübile yapacak. İşte biz o zaman cılız, Mirza kadar olmasa bile, işte biraz daha ondan şöyle böyle boyu bosu yerinde bir genç. Takdimi yapacak, şiirlerinden şöyle bir demet sunacak gençler aranıyor.

İki arkadaş seçildik ve diğer arkadaşım çok uzun bir methiye sunmuştu, 4 A4 sayfası, ben de kısa bir ifadeyle 'bizi 4 kıta, 7 iklim hâkim kılan ruhun mimarı' diye Üstadı takdim etmiştim.

'BENİ BU GENÇ TAKDİM ETSİN'

 Zaten daha fazla dinlemedi, ondan sonra 'beni bu genç takdim etsin' dedi. Şiirlere geldik, şiirlerde de Zindandan Mehmet'e Mektubu fakire emretti, onu da biz okuduk.

Muhteşem bir geceydi, unutulmaz bir geceydi. O zaman gecelerimizin heyecanı, coşkusu çok çok farklıydı. Milli Türk Talebi Birliği'nin konferans salonu veyahut da şu anda Lütfi Kırdar diye bildiğimiz yer o zaman İstanbul'un tek kapalı spor salonuydu oralar bizim toplantı merkezlerimizdi.

Gerçekten tıklım tıklım oraları doldururcasına gecelerimizi yapardık ve geleceğe yönelik bütün heyecanımızı, aşkımızı oralarda tazelerdik."

"Necip Fazıl'ı bir tek cümleyle bir tek sıfatla takdim etmek asla mümkün değil"

Necip Fazıl'ı bir tek cümleyle bir tek sıfatla takdim etmenin aslında mümkün olmadığını ancak Kısakürek'in bir başka tevazu gösterdiğini anlatan Erdoğan,

"Halbuki üstadı anlatanlar mütevazı olmadığını, tam aksine hep gururlu, kibirli olduğunu söylerler ama orada da tam aksine 4 A4 sayfası okunmaya başlanınca 3. sayfada kestirdi çok da manidar bir ifadeyle kestirdi, onunla kesip attı. Sıra bize geldi biz de bir cümleyle üstad işi bize yıktı" dedi.

Editör: TE Bilisim