Doç. Dr. Celil Bozkurt / Analiz: 2. Bölüm - Osmanlı ordusu, İngilizler’e karşı Alman General Liman Fon Sanders’ın komutasında Yıldırım Orduları Grubu’nu kurdu. Birlik, Cevat Paşa’nın komutasında 8. Ordu, Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında 7. Ordu ve Mersinli Cemal Paşa’nın komutasında 4. Ordu’dan oluşuyordu. İngilizler’in 19 Eylül 1918’de başlattığı Armegedon harekâtında 8. Ordu, tamamen yok edilirken, 7. ve 4. Ordular da büyük kayıplar vererek kuzeye çekildi. Osmanlı ordusu, o kadar hızla çözüldü ki İngilizler, 27 Eylül’de Suriye’yi ve 30 Eylül’de de Arap asilerle birlikte Şam’ı işgal etti. Yıldırım Orduları Grubu, kuzeyde son direnişini Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında Halep’te gerçekleştirdi. Sokak savaşlarının yaşandığı ve Paşa’nın Araplar’a esir düşme tehlikesi geçirdiği Halep, sonradan İngiliz ve asi Arap birlikleri tarafından işgal edildi. İngilizler’in Antep üzerine yürümesi üzerine harekete geçen Mustafa Kemal Paşa, Kilis’e geçerek bir savunma hattı oluşturulmasını emretti.

-[ Analizin 1. bölümünü okumak için tıklayınız]

YÜZBAŞI CEVAT RİFAT BEYİN TEFRİKASI

Paşanın bu emri, aynı zamanda savaşın da son emri oldu. Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Ateşkes Antlaşması’nın imzalayarak silahını bıraktı. Osmanlı ordusunun kutsal topraklarda maruz kaldığı dramatik hezimet, Türk kamuoyunda travmatik tepkiler oluşturdu. Mekke, Medine ve Kudüs gibi İslam’ın kutsal mekânları düşman işgaline uğramıştı. Osmanlı’nın İslam Âlemi’nde asırlardır taşıdığı “İslam’ın bayraktarı” imajı, büyük darbe yemişti. Hezimetin şokunu yaşayan Türk kamuoyu, Mondros’un ardından Filistin’de alınan mağlubiyeti sorgulamaya başladı. Velid Ebuzziya’nın Milli Mücadele yanlısı Tasvir-i Efkâr gazetesi, 22 Kasım 1918 tarihli nüshasında “Filistin hezimeti nasıl oldu?” başlığı ile bir tefrikaya başlayacağını duyurdu. Gazete, başlığın altında Filistin savunmasını yapan 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa, 8. Ordu Komutanı Cevat Paşa ve 4. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa’nın birer fotoğrafına yer verdi.

MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN TEPKİSİ

Açıklamada tefrikanın Mersinli Cemal Paşa’nın yaveri ve aynı zamanda hezimeti yaşamış olan bir subay olan Yüzbaşı Cevat Rifat (Atilhan) Bey tarafından kaleme alınacağı vurgulandı. Tefrika, 23 Kasım 1918’den itibaren Tasvir-i Efkar’da “Suriye Hezimeti Feciası ve Sebebleri” başlığıyla yayımlanmaya başladı. Mustafa Kemal Paşa, Zaman gazetesine verdiği bir beyanatta söz konusu tefrikaya tepki gösterdi. Paşa’nın neden tepki gösterdiği ve açıklamada neleri dile getirdiği meçhulümüzdür. Çünkü Paşanın açıklamasının bulunduğu gazetenin nüshası, kayıptır. Türkiye’de Farklı kütüphanelerde bulunan Zaman koleksiyonunun ilgili nüshası adeta gizli bir el tarafından kesilip yok edilmiştir. Bu gizemli durum, şimdilik izaha muhtaçtır.

TASVİR-İ EFKAR’IN MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA CEVABI

Mustafa Kemal Paşa’nın Zaman’da yaptığı açıklama, Tasvir-i Efkar tarafından ağır bir dille eleştirildi. Gazete, 4 Aralık 1918 tarihli nüshada “Filistin Sahne-i Hezimeti” başlığı altında Filistin Cephesi’ni savunan 4. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa, 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa ve 8 Ordu Komutanı Cevat Paşa’nın fotoğrafl arına yer verdi. Ayrıca adı geçen orduların karargâhlarını ve Filistin Cephesi’ndeki genel vazıyeti gösteren bir de harita yayımladı.

Gazete, tefrikanın hiç kimseyi hedef almadığını, Filistin hezimetinin nedenlerini ve memleketin savaş boyunca maruz kaldığı idaresizlikleri anlatmayı amaçladığını vurguladı. Mustafa Kemal Paşa’nın tepkisini ise hayretle karşıladığını belirten gazete, Paşanın Çanakkale’de Arıburnu ve Anafartalar’da gösterdiği kahramanlığı İttihatçıların sıkı sansürüne rağmen sadece kendilerinin duyurduğunu vurguladı.

Paşa’yı gazetecilerle fazla konuşmakla eleştiren gazete, şunları yazıyordu: “Öyle zan ediyoruz ki, şahsi propaganda yapılacak, siyasi maksadlar takib edilecek zamanda hiç değiliz. Biz, memleketin felaket-i hazırası karşısında bi-suud (faydasız) münakaşalara kat’a taraftar değiliz. Şimdiye kadar olan neşriyatımızda de pek çok şedid (sert) mülahazat ve tenkidatta bulunmakla beraber, bu münakaşalarımızda yalnız memlekete hizmet gayesini takip eyledik. Mustafa Kemal Paşa gibi Çanakkale’de hayatını tehlikeye koyarak hizmet gösterebilmiş olanlardan da şu gaileli zamanlarda mütebassırane hareket hususunda umuma pişvalık (liderlik) bekleriz.

Böyle yapulmayub da bir takım fırkalara istinaden yükselmek gayesi takib olunursa zan ederiz ki eski hizmetlerin kıymeti de erbab-ı hulus nazarında derhal hiçe iner”

SONUÇ BABINDA

Mütareke basınını epey meşgul eden Filistin polemiği, Cevat Rifat Beyin Mersinli Cemal Paşa’nın yaveri olarak merkezi Konya’da bulunan 2. Ordu’ya atanmasıyla birlikte sona erecektir. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa, özel bir görevle Anadolu’ya gönderilecek, Mersinli Cemal Paşa da Ali Rıza Paşa Hükümeti’nde Harbiye Nazırlığı’na atanacaktır. Paşaların bundan sonraki ilişkilerinde devlet aklı galip gelecek ve ikili, Milli Mücadele’de vatanın ve milletin selameti için işbirliği yapacaktır.

FİLİSTİN’E GELİNCE…

Filistin’de İngiliz işgal yönetimi kurulacak ve sonradan Filistin, Milletler Cemiyeti’nin gözetiminde İngiliz mandasına verilecektir. İngilizler, Siyonist bir Yahudi olan Herbert Samuel’i Kudüs’e vali tayin ederek Balfour Deklarasyonu’nu gereğini yapmaya başlayacaktır. Filistin, Yahudi göçüne açılacak, hem nüfus hem de toprak mülkiyeti Arapların aleyhine değişmeye başlayacaktır. Bu dönemde Türkler ise, Filistin defterini kapatacak, tam bağımsız ve egemen bir Türk devleti için Milli Mücadele’ye yoğunlaşacaktır.

Mustafa Kemal Paşa’nın mülâkatı kayıp
Mustafa Kemal Paşa’ya bir tepki de 4. Ordu Komutanı Mersinli Cemal Paşa’dan geldi. Filistin konusundaki polemik, artık paşaların hesaplaşmasına dönüşmüştü. Mersinli Cemal Paşa, Zaman gazetesine gönderdiği “Hakikat setr olunamaz” başlıklı yazıda, yaveri Cevat Rifat Beyin tefrikasını kendisinin yazdırmadığını vurgulayarak şunları yazıyordu:
“…Harekat-ı askeriyemizin hesabını verdiğimiz zaman iyisi kötüsü anlaşılabilir. Yalnız şurası gizlenemez ki ortada bir mağlubiyet felaketi vardır ve bu felaketde kumandanlar hesap vermeye mecburdur. Onları şimdiden gazete sütunlarında teşrih (açıklamak) maalesef şahsiyet davasına intikal ediyor. Ben şahsım içün kirli bir maksada malik değilim. Fikrimi yazmak içün başka bir kaleme de muhtaç değilim. Bu meslekte bulundukça gazete sütunlarına yazmağa mecbur olduğum ilk ve son yazılarım bu kadardır ve bu kadar kalacaktır”
Mersinli Cemal Paşa, Filistin hezimetinde bazı komutanların sorumlu olduğunu ima ederek bunların hesap vermesi gerektiğini vurguluyordu. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa’yı “şahsiyet davası” gütmekle suçluyordu. Fakat tekrarlayalım ki Mustafa Kemal Paşa’nın Zaman’a verdiği kayıp beyanatta ne gibi iddialar veya savunma ortaya koyduğunu şimdilik bilemiyoruz. Türk basında yoğunlaşan Filistin polemiğine zamanla başka gazeteler de katılmaya başladı. Celal Nuri Beyin sahibi ve başyazarı olduğu Ati gazetesi, “Suriye Hezimetleri” başlığıyla verdiği bir haberde, bizzat savaşta bulunmuş Yüzbaşı Cevat Rifat Beyin kaleminden Şam’ın düşüşünü yayımlayacağını duyurdu. Cevat Rifat Bey, 26 Aralık 1918 tarihli Ati gazetesinde “Şam’ın sükutu” başlığıyla tam sayfa bir yazı kaleme aldı. Yazı, Mustafa Kemal Paşa’yı hedef almasa da içerik olarak Paşaya verilmiş bir cevap niteliğindeydi.
Editör: TE Bilisim