CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; suç örgütü elebaşı, PKK yandaşları ve FETÖ tetikçilerinin de dahil olduğu ‘erken seçime zorlama kumpası’ boşa düşünce nefret siyasetine soyundu. CHP lideri, Türkiye’nin Erdoğan’ı destekleyen yüzde 52.6’sını hedef alarak, “Selamı, sabahı kesin” dedi.

BÜYÜK TÜRKIYE TRENI DURMADI

Türkiye’yi, devasa projelerin meyvesinin alınacağı 2023’ten önce erken seçimle durdurmak için bir süre önce hayata geçirilen kumpas, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın net duruşu ve MHP lideri Bahçeli’nin tavrıyla boşa düştü. Bu kez sokak çağrısı yapan terör destekçilerini de arkasına alan Kılıçdaroğlu, ‘kin’ dolu mesajlar vermeye başladı.

YINE FETÖ AĞZIYLA KONUŞTU

Biden’ın “Muhalefeti Erdoğan’a karşı desteklemeliyiz” sözlerinden güç alan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a oy veren yüzde 52.6’ya adeta nefret kustu. FETÖ’nün ‘Haramzadeler’ suflesini tekrarlayan CHP lideri, hükümet ve Erdoğan’ı destekleyenleri kastederek, “Selamı, sabahı kesin” dedi. Kılıçdaroğlu’nun söylemi büyük tepki çekti.

***

CHP, kin ve nefret siyasetine sarıldı

Halka hizmet yolunda bir tek proje üretemeyen ve iç siyasette gittikçe kan kaybeden muhalefet çareyi marjinalleşmekte buldu. Özellikle CHP lideri Kılıçdaroğlu, sandıkta üst üste aldığı yenilginin hıncını seçmenden çıkarmak istercesine öğretmeninden savcısına herkesi hedef tahtasına oturttu.

Emekli amirallerin muhtırası, 128 milyar algı oyunu, ikizdere çarpıtması derken son olarak mafya senaryolu küresel operasyonun argümanlarına sarılmaktan geri durmayan ana muhalefet milli her konuda eksen kayması yaşıyor.

MİLLİ OLAMADILAR

Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervinin 540 milyar metreküpe çıkmasını, ülkenin yerli ve milli savunmada SİHA teknolojisiyle dünyanın ezberlerini bozmasını, Çin’e ihracat treni göndermesini, uzaya beşinci uydusunu göndermesini ve daha bir çok alanda atılan müspet adımları içine bir türlü sindiremeyen CHP kendi ülkesinin menfaatlerine ters düşen bir siyaset dili sergiliyor. CHP’li belediyelerin şehirlere diktiği ucube heykellerden başka icraat ortaya koyamayan muhalefetin devasa projeler hakkında ortaya attığı iddialarsa toplumu iki ayrı uç noktaya savrulmaya itiyor. Sürekli kendi ülkesinin kazanımlarına sevinemeyecek kadar hükümete düşmanlık eden bir kitleyi konsolide eden siyaset dili toplumu hem karamsarlığa sürüklüyor hem millet olmanın gereği olarak birlik ve berberliğe gölge düşürüyor.

KENDİNDEN OLMAYANI ÖTEKİLEŞTİRME

Ülkeyi hezimete uğratmak pahasına hükümeti hedef alan söylemlerden bugüne kadar toplumun hemen her kesimi nasibini aldı. CHP lideri Kılıçdaroğlu kullandığı aşağılayıcı ifadelerle hem de tam Öğretmenler Günü’nde öğretmenleri hedef aldı. Partisinin grup toplantısında öğretmenler arasında açık ve net olarak ayrımcılık yapan Kılıçdaroğlu “Mevcut iktidarın peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem” şeklinde skandal sözler sarf etti. Bu sözleri üzerine Kılıçdaroğlu’na sosyal medyadan büyük tepki yağdı.

Hakim ve savcılara hakaret
Kılıçdaroğlu, yine benzer şekilde yargı camiasını da hedef aldı. CHP lideri, adı Gezi darbe girişimi olaylarına karışan Osman Kavala’ya, Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından soruşturma başlatılmasını değerlendirirken hakaretler yağdırdı. Yine bir grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu “Bu mudur adalet, insanlık, hak, hukuk? Buna aklı başında olan kişinin itiraz etmesi lazım. Bunun siyasi yönü yoktur. İnsani, vicdani, ahlaki bir meseledir. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu, af edersiniz yüksek değil artık, hâkimler savcılar alçak kurulu diyebiliriz” şeklindeki skandal ifadeleri kullanmıştı.
Editör: TE Bilisim