Sümeyye Öztürk / Özel Haber - Kelimelere yüklenen anlamlar, o kelimeyi kullananların dünya görüşünü ve düşünce yapısını gösterir. “Z kuşağı gençliği” tamlamasını incelediğimizde Batı’nın gençliğe bakış açısını kavrayabiliriz. Bu etiketlendirme basit ve masum değildir. Bakmak değil ardındaki manayı görmek gerekir. “Z” İngiliz alfabesinin son harfidir. Neden koskoca bir nesil son olarak adlandırılır? Batı pek çok şeyin başlangıcı ve taşıyıcısı olan bu enerjiyi neden son olarak görür? Neyin sonudur bu gençlik? Sonlandırılmasını hedefledikleri şey ne ve bu son neyin başlangıcının habercisi? “Kuşak” sadece on-on beş yıllık zaman dilimi kapsayan dönemin adıdır. Yani odaklandıkları ne gençliğin geçmişi olan çocukluk ne de ahiri olan yaşlılıktır. Odak noktaları; şekillendirilmeye açık fikir ve zihin yapısına sahip salt gençliğin ta kendisidir! Batı, gençliği adeta bir vaka gibi inceler. Dönemlere ayırır, politikalar üretir, projeler geliştirir.

YÜZÜMÜZ DOĞU’YA DÖNÜK

“Young (genç)” ise toy, acemi, küçük manasına gelir. Onları özgün ve özgür bireyler olarak görmektense bir proje ya da politikanın peşinen sürüklenecek koyun sürüsü, tek tipleştirilmiş bir topluluk olarak görür. Bunlar ezbere söylenmiş cümleler değildir. Onların tanımları, adlandırmaları ve kelimeleri incelenerek ortaya çıkarılmış bir analizdir. İlk ayeti “Oku!” olan bir dinin mensupları olarak sadece yazılanı okumak değildir görevimiz.

İşte bu bilinçle kelimeleri de okumalıyız. Kelimeler mana taşıyıcısıdır. Mana ise kimliktir. Batı’nın da kimliği kelimelerinde gizlidir. Yüzümüzü Doğu’ya döndüğümüzde bambaşka bir manzara ile karşılarız. “Elif nesli” olarak görür Doğu, gençliğini. “Elif”, ilk harfidir Arap alfabesinin. Başlangıçtır, ilktir… Manası zarif demektir. Dik ve ağırbaşlı olmanın temsilidir. Kıymetlidir Elif gibi olmak. “Nesil”, soydur. Sahip çıkılan, yarınlara emanet edilen değerlerdir. Bir dönem değildir ki başlasın ve bitsin. Geçmişin, şimdinin ve geleceğin sentezidir. Çocukluktur, gençliktir, yaşlılıktır. Başlangıç ve bitiştir. Aidiyet hissi verir insana.

DOĞU’DA GENÇLİK BİR HAZİNE

Gençlik ise odak noktaları değildir. Fakat baktığımızda bu kelimenin kökeni “kenz” yani hazine demektir. Doğu, gençliği hazine olarak görür. Onu arar ve bulur. Çünkü gençlik insanın yüzünde çizgiler oluşmaya başlayınca biten bir dönem değildir. Ruhunda gençliğin enerjisini taşıyan herkes içinde bulunduğu neslin mirasını taşımakla görevli bir halifedir. Yirmi birinci yüzyılda pek çok kavram gibi “Elif gibi olmak” kavramı da çokça söylenerek kulaklara alıştırıldı, eskitildi ve basitleştirildi. “Z kuşağı nasıl Elif nesli olur?” diye bir soru sorarsak ilk yapmamız gereken kavramlarımızı “Romantik İslamcılara” kaptırmamak olabilir. Yani, gençlere ilk önce kelimelerin asıl manalarını öğretmek onları kelimenin ardındaki duruşa, davaya ve şuura davete hazırlayabilir. Renklerin ve seslerin karmaşasında büyüyen gençlere iyi bir sunum yapabilmek belki de en zor aşama. Sürekli değişen dünyalarında haz ve hız noktalarını yakalayıp onları bir şeye inandırmak, inandıkları yolda yürütebilmek, koşturabilmek, emek vermelerini sağlamak ve sabırla beklemeyi öğretmek işte en başta söylediğim o kilit noktada gizli. İyi bir sunum yapabilmek…

“YOLA İNANMIŞLARLA ÇIKILIR”

Gençliğe söyleyecek bir çift sözünüz varsa önce sözünüzü anlatın onlara. Nedir söylemek istediğiniz? Neden bunu söylediniz? Anlatmak istediğiniz ne? Anlarsak ne yapmalıyız? Ne bekliyorsunuz bizden? İkna edilmek değil niyetimiz çünkü biliriz ki “İkna edilmişlerle yola çıkılmaz. Yola inanmışlarla çıkılır.” Sorularımız ancak size inanmak için sorulur. İyi cevapları yani iyi bir sunumu işte bu yüzden isteriz. Karnımızı değil ama zihnimizi doyurmak için ihtiyacımız var bu sunuma, cevaplarınıza. Sonrasında en çok biz koşar, en çok biz emek veririz inanın. Ama bir amaç, bir idea verin bize! Eğer siz vermezseniz büyüdükçe bir kısmımız kendi de bulur yolunu fakat böylesine uzun bir yolda azınlık olarak kalmamalıyız. Azınlıklar sahip çıkılmazsa yok olmaya mahkumdur. Bize inanın, bizi çoğaltın, kalabalıklaştırın. Siz bize muhtaç olduğumuz fikri yapıyı verin sonrasında bizi seyredin. En güzel makinayı da biz yaparız, en güzel kitabı da biz yazarız, en güzel çocuğu da biz yetiştiririz… Bizi son olarak görenlerin karşısında her defasında Elif olmaya bizim gücümüz var. Peki sizin bize inancınız var mı?

Editör: TE Bilisim