Hazırlayan: İstanbul Üsküdar Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri

Anne sütü, bebeğin besin ihtiyaçlarını eksiksiz olarak gidermek ve bebeği olası enfeksiyonlara karşı korumak üzere Allah’ın yaratmış olduğu benzersiz bir karışımdır. Anne sütündeki besin maddeleri en ideal ölçülerdedir. Öyle ki; günümüzün en son teknolojisi ile hazırlanan bebek mamaları dahi bu mucizevi besinin yerini tutamamaktadır

Anne sütündeki besin maddeleri en ideal ölçülerdedir: Bu mucizevi karışım bebeğin sinir sistemi ve beyin gibi hayati organlarının ve henüz olgunlaşmamış tüm vücut sistemlerinin gelişimi için gerekli tüm besin maddelerine sahiptir.

ANNE SÜTÜ KORUR

Anne sütü içerdiği bağışıklık hücreleri sayesinde bebeği enfeksiyonlara karşı korur: Anne sütü ile beslenen bebeklerde enfeksiyon hastalıkları daha az görülmekte, beyin gelişimi daha iyi olmakta, alerjik hastalıkları, ishal ve solunum yolu hastalıkları ve hatta ileri yaşlarda kanser gibi hastalıklar daha az bildirilmektedir. Anne sütü alan bebeklerde ‘Ani Beşik Ölümü Sendromu’ daha az sıklıkta görülür. Anne sütündeki demir, çinko gibi minerallerin emilimi, inek sütüne göre çok daha fazladır. Örneğin, anne sütündeki demir inek sütünden beş kat fazladır.

•Anne sütünün içeriği bebeğin değişen ihtiyaçlarına göre değişim gösterir: Her annenin sütü kendi bebeğinin ihtiyaçlarına özel salgılanır hatta ilerleyen dönemde bebeğin değişen ihtiyaçlarına göre değişim gösterir. Uzmanlar, anne sütünün içeriğinin aylara göre hatta gün içinde bile değişebileceğini belirtilmektedirler. Sütün içeriği bebeğin büyümesi ile doğru orantılı değişir. Bebek büyüdükçe, artan besin ihtiyacını karşılamak için süt daha yoğun bir hal alır. Yine mucizevi bir şekilde, erken doğum yapan annelerin sütünde de bebeğin ihtiyacına yönelik olarak daha fazla yağ, protein, sodyum, klorür ve demir bulunur.

ANNE İLE KURULAN SICAK BAĞ

•Bebek hastalandığında anne sütünün içeriği değişir: Bebek hastalandığında annenin göğüs uçlarında bulunan alıcılar, bebeğin tükürüğündeki virüs ve bakterilerin tespitini yapar. Daha sonra anne vücudunda tespit edilen bakteri ve virüslere karşı savaşacak savunma hücreleri üretilir ve süte çok hızlı bir şekilde dahil edilerek bebeğe aktarılır.

•Emzirme sırasında anne ve bebeği arasında kuvvetli bir bağ kurulur: Anne ile kurulan sıcak bağ bebeğin psikolojik gelişimi olumlu yönde etkiler. Anne sütü alan bebek kendini güvende ve huzurlu hisseder.

2 YAŞINA KADAR EMZİRMEK GEREKİYOR

Dünya Sağlık Örgütü ilk 6 ay bebekleri su dahil hiçbir ek gıda almadan sadece bu mucizevi besinle beslemek gerektiği konusunda uyarıyor. Emzirmenin 2 yaşına kadar da devam ettirilmesini öneriyor. Ülkemizde de 1991 yılından beri Sağlık Bakanlığı anneleri emzirmenin faydaları konusunda bilgilendirmeye çalışıyor. Bilimin yeni keşfettiği bu bilgi 1400 yıl önce Kur’an-ı Kerim’de bildirilmiştir:

“Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler...” (Bakara Suresi, 233)

“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.” (Lokman Süresi 14)

Şimdi düşünelim: Bir annenin bebeğin büyümesi için gerekli tüm özelliklere sahip bir besin üretmeye karar vermesi ve bunu vücudunda tam da gerekli olduğu zaman salgılamaya başlaması mümkün müdür?

Özlemnur BOSTAN

 ***

Renk körlüğü...

Irkçılık... Bu kelimeye ilk bakıldığında basit bir ayrımcılık, eşitsizlik görülebilir ama bu kelimenin içine hapsolmuş kişiler ve onları sömüren gardiyanları bundan daha fazla anlam içerdiğini biliyorlar.

Eğer değiştiremediğiniz şeyler için ve teninizin rengi için ayrımcılığa uğruyorsanız bu kelimenin içine hapsolmuş, insanları sömüren gardiyanların adaletine ihtiyaç duyuyorsunuzdur. Eğer kurtarılmak veya aslında saçma bir düşünceye hapsolanın gardiyanlar olduğunu fark ettirmek istiyorsanız elime tutunun, nasıl güçlü olduğumuzu gösterelim...

Irkçılık ne zaman başlamış ya da ne zaman ortaya çıkmış bilmiyorum- ki bence bunun bir önemi yok- ama hala devam etmekte olduğunu görebiliyorum. Irkçılığı ilk öğrendiğimde, bunu fark ettiğimde ne demek olduğunu kavrayamadım. Ne yani bir insanı seçemediği bir nedenden dolayı hor mu görüyoruz? Beyaz renk neden siyahın üstünde, beyaz rengin bir kutsallığı mı var? Elbette hiçbir soruma cevap alamadım ama insanların benim gibi sorgulamasını çok istedim. Belki herkes bunu sorgulasa ve sorgulatsa gelecekte veya şimdi ırkçılık kelimesinin ne olduğunu hatırlamazdık... İnsanlar tarafından aşağılanmak, tiksinti dolu bakışlara katlanmak, toplumda uygulanan kuralların çok daha ağırını almak, beyaz gördüğünde ona sanki daha üstünmüş gibi davranmak, haksız yere öldürülmek... Bunlar gibi daha bilmediğimiz saçma sapan kurallar, dayatmalar. Sizce hangisi ağır; elinizde olmayan şey için hor görülmek mi, yoksa yine elinizde olmayan bir şey için cezalandırılmak mı?

BÜTÜN İNSANLARIN HAKLARINI SAVUNMAK

Size şundan da bahsedeyim bunu özellikle gardiyanlar ve onların şakşakçılarına ithafen söylüyorum. Malcolm-X'in bizlere bıraktığı miras şuydu: “İslam, insan haklarını evrensel planda savunmayı ve kime, kim tarafından yapılırsa yapılsın, haksızlığa 'gerekli her yolla' karşı koymayı emreder.” Biz, ben, hapsolmuş insanlar ve farkında olan toplum bu mirasın peşinden gitmeliyiz, gidiyoruz, gideceğiz... Her ne olursa olsun, ne görürsek görelim, ne yaşarsak yaşayalım bu mirasın önüne kimse geçemez. Malcolm-X, önce sadece ABD'de yaşayan Afro Amerikalıların, daha sonra yalnızca dünyadaki siyahların hakkını savunmak için mücadele etti. Ama nihayet, hayatının sonuna doğru, evrensel planda, istisnasız bütün insanların haklarını savunmak için mücadeleye başladı. Onun düşüncesi her ne kadar bu safhalardan geçse de, değişmeyen temel özelliği, haksızlığa karşı sessiz ve pasif kalmamaktı...

AY IŞIĞININ ÖNEMİNİ ANLATABİLİRİZ!

Haksızlığa karşı sessiz kalmamak... İnsanlığın, dünyanın benimsemesi gereken şey bu aslında. Ne olursa olsun insanları ırkı, dini, rengi için yargılamamak. İnsanlar savaşa savaş açmadıkları sürece hiçbir şey savaşları ortadan kaldırmayacaktır. Aynı bu sözde olduğu gibi, Malcolm-X'in yaptığı gibi bir beyaz, en önemlisi bir insan olarak daha fazla George Floyd'lar ölmesin, daha fazla nefes alamayan olmasın diye siyahi dostlarımın yanındayım onlara elimi uzatıyorum çünkü onlara değer veriyorum, saçma şeylere, sözlere aldırmıyorum, sözlü veya yazılı onlara yardım edip güçlü olduklarını, aslında kırmızının ve çoğu rengin onlara yakıştığını, özgüvenli olmalarını söylemek istiyorum. Birlikte olursak kalpleri ve zihinleri mühürlenmiş olan gardiyanlara aslında kim olduklarını ve kim olduğumuzu gösterebiliriz, onlara gecenin sadece renginin önemli olmadığını onun içindeki esintinin, ay ışığının önemini anlatabiliriz. Ben bir elimi siyahi dostlarıma, ırkçılığa uğrayan insanlara verdim, size de diğer elimi uzatıyorum, siz de gelirseniz emin olun daha da güçleneceğiz. Daha fazla insan nefes almayı bırakmasın, daha fazla insan ölmesin. Siyahi hayatlar önemlidir...

Elif Sena AYDIN

Editör: TE Bilisim