İdris Okuduci - Bekir Aydoğan / Analiz

Terör örgütü DEAŞ’ın Irak’ta elinde tuttuğu bölgelerin tamamının geri alınması üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen örgüt, Irak güvenlik güçlerine saldırılar düzenlemeye devam ediyor. Irak güvenlik güçleri, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Peşmerge güçleri, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçleri ve Iraklı Şii milislerin tüm operasyonlarına rağmen, DEAŞ’ın kırsal bölgelerden ilçe merkezlerine yönelik saldırıları ve özellikle ülkenin kuzey, batı ve doğu kesimlerinde elektrik hatlarını hedef alan bombalı saldırılarında artış yaşanıyor.

ARTAN SALDIRILAR NEYE İŞARET

DEAŞ’ın saldırıları büyük ölçüde, Erbil ve Bağdat arasında 2017’de bağımsızlık referandumu nedeniyle yaşanan gerginliğin ardından Peşmerge’nin başta Kerkük olmak üzere önemli bir kısmından çekildiği tartışmalı bölgelerde yoğunlaşıyor. Irak güvenlik güçleri ve çoğunluğu İran destekli Şii milislerden oluşan silahlı grupların çatı oluşumu Haşdi Şabi, Peşmerge’nin çekildiği bölgelere konuşlansa da referandum sonrası söz konusu bölgelerde oluşan güvenlik boşluğu nedeniyle DEAŞ’ın
eylemlerinde bariz bir artış yaşandı. Bugün de DEAŞ’lı militanların en çok saldırı düzenlediği yerler arasında Kerkük-Salahaddin-Diyala arasında ölüm üçgeni diye tabir edilen bölge bulunuyor. DEAŞ’ın da Şii milisler, Sünni ve Kürt köylerine sürekli bir şekilde baskınlar düzenleyip buralarda ciddi bir tehdit unsuru olmaya devam ettiği biliniyor. DEAŞ’a karşı Irak güçleri, Peşmerge ve uluslararası koalisyon güçleri bazı operasyonlar gerçekleştiriyor.

Ancak ABD ve İran arasında 2018’den bu yana artarak devam eden Irak toprakları üzerindeki güç çekişmesi, DEAŞ’ın asıl hedef olmaktan çıkması ve göz ardı edilmesine neden oluyor. Örgüt 2017 itibarıyla Irak’tan temizlenmesine rağmen, iki önemli yabancı güç İran ve ABD, ülkedeki güvenlik güçlerini daha iyi bir şekilde yapılandırmak yerine, güvenlik organları üzerinden güç yarışı içerisine girdi. Bu nedenle ABD anti-terör güçlerine tam destek verirken, İran ise Haşdi Şabi üzerindeki nüfuzunu pekiştirmeye, milis gruplarının güvenlik ve bürokrasiden tasfiye edilmesinin önüne geçmeye ve bu grupların sahadaki askeri kabiliyetlerini artırmaya odaklandı. İki ülkenin Irak kurumları üzerindeki çekişmesi, dört yıl boyunca bu kurumların yeniden yapılandırılması, güçlendirilmesi ve ileriye hazırlanmasının önünde büyük bir engel teşkil etti.

DEAŞ’ı harekete geçirenlerin hedefi

Terör örgütü DEAŞ, başta Sünnilerin de yaşadığı bölgelerde gerçekleştirdiği vur-kaç taktiği saldırılarıyla halkın merkezi hükümete karşı memnuniyetsizliğini artırarak sahada etkin olduğu izlenimi veriyor ve ülkedeki güvenlik boşluğundan faydalanarak eleman tedarikini güçlendirmeyi hedefl iyor. Bütün bunlar, Irak’ın en büyük ikinci kenti Musul’u ele geçirdiği Haziran 2014 ve Musul’un Irak güvenlik güçlerince geri alındığı Temmuz 2017’nin yıldönümlerinde DEAŞ’ın kırsaldaki hücre yapılanmaları üzerinden gerçekleştirdiği saldırılarını artırarak zamanla kaybettiği alan hakimiyetine yeniden ulaşmayı amaçladığını gösteriyor.

Şiilerin üstlendiği rol

ÖTE yandan, Irak’ta özellikle 2011 yılından bu yana hükümet karşıtı gösteriler düzenleniyor fakat DEAŞ’ın ortaya çıktığı 2014’ten bu yana kitlesel gösteriler ağırlıklı olarak Şiiler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu gösterilerin bastırılması için kolluk güçlerinin ülkenin güneyine kaydırılması, Şii milislerin göstericileri bastırmak için bölgelerini terk etmeleri ve DEAŞ’la mücadelenin kısa bir dönem için de olsa ikinci sıraya atılması, örgütün yeniden yapılanması ve faaliyet alanını genişletmesine fırsat sunuyor.

Editör: TE Bilisim