BÜLENT Tokgöz kitabında Afyonlu kız, Sivaslı oğlan, şehirlerini anlatarak başlıyor. Afyon belki de ilk kez bir romanda kendine bu kadar yer buluyor. Karahisar Kalesi, Aşçı Bacaksız, türbe diplerindeki meczuplarıyla. Beş Şehir’de anlatılmış olsa da Sivas bambaşka veçheleriyle arz-ı endam ediyor. Pezik, cincik, at nalı kabara hikâyeleri birden Alevi-Sünni meselesine çark ediyor ve “demir taraklarla ülkenin etini kemiğinden ayırmaya kalkan” kalkışma anlatılıyor.

HADİSELERLE KİŞİLER TANITILIYOR

Kahramanlar, kromozomlarını ve pirlerini birbirlerine aktarırken ilginç şahıslar ve hadiselerle bizi tanıştırıyorlar. Nejdet Hoca, Kelkit Çayı’ndan uçan Hacı Murat, “akademisyen olabilecekken hiç olmayı seçmiş, bir garip âdemoğlu” Mümün… “Adımı niye Zahit koymuşlar?” sorusu, okuru Kadızadeliler’e ve Yılmaz Güney filmine götürebiliyor. “Sigaraya nasıl başladım?” sorusunun Steinbeck’in Bitmeyen Kavga’sına götürmesi gibi. Doktor Şeriati’den aşkı öğrenen Zahit’in Şehzadebaşı’ndaki kedili kulesinde Moldova’dan gelmiş Gagavuz Vasilitsa’sı başlı başına bir roman.

Milenyum çözümlemeleri geliyor sonra. Zülâl yardım gönüllüsü olarak mücadele verirken Zahit münzevi bir mütercimdir ve ikisinin 2000’lerin Türkiye’sine dair okuması oldukça çarpıcıdır. 17 Ağustos’tan Gezi Olayları’na, cemaatlerin STK’laşmasından sosyal medyanın öne çıkmasına dek birçok kritik eşik ele alınıyor. “İki âşık kafa kafaya vermiş nelerden konuşuyorlar” ve derken o gece başlıyor. İkisinin ve belki de ülkenin en uzun gecesi.

Zülâl Zahit’e “Tahmin edemeyeceği kadar güzel bir hediye” sunmaya hazırlanırken. Roman rengârenk simalar ve orijinal malumatların labirentinde dolaştırdıktan sonra okuru derin bir hüzün uçurumunun kıyısında bırakıp gidiyor.

28 ŞUBAT HİKAYELERİ

SONRA 28 Şubat hikâyeleri başlıyor. En feci ve hazin halleriyle. “Kapının dışına bizi bir kar birikintisi gibi kürediler. Bir paspas gibi önüne koydular demir kapıların” Bir savaş alanı olarak ikna odalarında yaşananlar kan donduruyor. “28 Şubat ağır yüktü, birilerinin kaldırması gerekiyordu, biz kaldırdık” diyor Zülâl. Zahit’se “Benim de onunla uzun bir hikâyem var ama 28 Şubat için tek damla gözyaşımı heba sayarım. Bir darbe olduğu için değil, kalitesiz bir darbe olduğu için” diyor.

Editör: TE Bilisim