Bu sayfa, Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları tarafından hazırlanmıştır.

Tarihimize baktığımızda başımıza birçok felaket geldi ama her felaketin başında birbirimize daha fazla kenetlenip güçlenerek çıktık. Savaşlar ve doğal felaketler gibi olaylarda birlik beraberliğimizi dünyaya her durumda gösterdik

BIZ birlik ve beraberliğin, kardeşliğin toplumuyuz. Diğer toplumlardan farklı olarak zor zamanlarda birlik ve dayanışma içinde olmayı çok iyi beceriyoruz. Bu sayede yolumuza çıkan her felakette, her sıkıntıda birbirimize daha fazla kenetlenerek yüzümüz ak şekilde zorlukları aşıyoruz. Birbirimizi yalnız bırakmıyor ve dahi kendimizi feda etme pahasına elimizden ne gelirse yapıyoruz. Biz bunu başarabildiğimiz için bu zamanlara geldik. Tarihimize baktığımızda başımıza birçok felaket geldi ama her felaketin başında birbirimize daha fazla kenetlenip güçlenerek çıktık. Bunun örnekleri tarihimizde bolca bulunuyor. Işte, bu tür anılarımızın bazıları…

Kurtuluş savaşı

Kurtuluş Savaşı olduğunda halkımız hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Eli silah tutabilecek her erkek cepheye gitmiştir. Okullarda okuyan öğrenciler dahi savaşa katıldığı için okullar boşalmıştır. Hatta erkeklerle de kalmamış savaşabilecek kadınlar da cephelerde savaşmışlardır. Savaşamayacak insanlar yardım etmek için cepheye mermi, yiyecek, sağlık eşyaları götürmüşlerdir. Bu eşyaları kendi eşyalarından veren insanlar, aç kalmalarını göze alarak kendi yiyeceklerini bile cepheye göndermiştir. Biz kurtuluş savaşını Şerife Bacı, Halime Çavuş, Yahya Kaptan, Sütçü Imam, Şahinbey gibi halk kahramanları sayesinde kazandık. Kurtuluş Savaşı’nı halkımızın bu dayanışmasından bu beraberliğinden dolayı kazandık.

17 Ağustos 1999 7,4 Depremi

DEPREM, haberleşmedeki sıkıntıdan dolayı geç öğrenildi ancak depremi öğrenen halk yardım etmek için hemen enkaz bölgesine gitmeye çalıştı, bundan dolayı bazı yollar kapan ı. Bununla birlikte o zamanlar daha yeni kurulan AKUT adını 99 depreminde duyurdu. AKUT 99 depreminde 150 kişilik bir ekiple katılıp 200’den fazla vatandaşımızı kurtararak insanların gönlünü fethetti ve bu olaydan sonra bu tür sivil yardım kuruluşlarına katılım arttı. AKUT’tan hariç enkaza yardıma Zonguldak’ta çalışan işçiler de ellerinde bulunan malzemelerle yardım etmeye çalıştılar ve bunlar gibi daha nice vatandaşımız... Halkımız bununla da yetinmeyip başka nasıl yardım edebiliyorlarsa öyle yardım ettiler. Mesela, Çanakkale Lapseki’den gelen ayakkabı tamircisi dayı depremden zarar gören kişilerin ayakkabılarını ücretsiz bir şekilde tamir etti. Ve bunun gibi nice yardımlar edildi. Işte, bu fedakârlıklar sayesinde yaralarımızı sarıp acımızı hafiflettik.

30 Ekim 2020 Izmir 6,6 Depremi

Depremden sonra Türkiye tek yürek oldu. Herkes İzmir’e yardım etmek için elinden ne geliyorsa seferber etti. İzmir için internetten, televizyon programlarından ve mesaj yolu ile yardım toplandı. Bundan ayrı olarak her şehirden yardım kolileri gönderildi. Bu zamanlarda gördüğümüz gibi bütün Türk Halkı, 85 milyon tek yürek oluyor. Bu davranışımız bu tür durumlar için bize umut oluyor. Nefes alabiliyorsak hala umut var…

15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi

DARBE olduğu anlaşılınca Cumhurbaşkanın çağrısıyla halk, darbecilere karşı çıkıp onları durdurmak için sokaklara ve özellikle Ankara ve İstanbul’daki önemli olan yerlere akın etti. Halk tarafından darbenin açıklandığı TRT binası darbecilerden geri alındı. Cumhurbaşkanın da ineceği Atatürk Havalimanı’na gidilip Sabiha Gökçen Havalimanı’nda toplanıldı. İstanbul’da bir diğer önemli olan Boğaziçi ve FSM köprülerinde direniş gösterildi. Ankara’ da ise TBMM, Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Gölcük Deniz Ana Üssü’nde toplanıldı ve bu sayede darbe önlenmiş oldu. Darbeye karşı bu direncin göstergesi olarak belli semboller oldu, kahramanlar çıktı. Bu semboller Şehit Ömer Halisdemir, Şehit Erol Olçak ve oğlu Şehit Abdullah Tayyip Olçak gibi değerli şehitlerimiz ve yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, TBMM, TRT Binası, Gölcük Deniz Ana Üssü gibi önemli lojistik yerler oldu.

‘Bir ülke için en büyük hazine
SON zamanlarda ise başımıza yangın felaketi geldi ve devam ediyor. Herkes doğamızı, ağaçlarımızı korumak için elinden geleni yapıyor. Yangını söndürmeye gücü ve imkânı olan vatandaşlar kahraman itfaiyecilerimize ve polislerimize yardım ediyorlar. Elinden gelmeyen vatandaşlarımız ise yangında evleri veya hayvanları yanan halkımıza yardım gönderiyorlar. Ayrıca sadece insanlar değil insanlar gibi canları olan hayvanlarımızı kurtarmak için de halkımız elinden geleni yapıyor. Bu yardımlar sayesinde yangın felaketinden daha erken ve daha az zararla kurtulacağız. Yaşadığımız ve hala yaşamaya devam ettiğimiz bu olaylardan görüyoruz ki bir halkın zor zamanda bir araya gelip kenetlenmesi, yardımlaşması, birlik halinde olması, tek yürek olması bir ülke için, bir halk için en büyük hazinedir. Her zaman, her türlü olayda birlikte olmak dileğiyle…
Hazırlayan: Hüseyin Musab NAHIRCI

***

DEMOKRASİ

ESKİ çağlarda yaşamış biriyle karşılaşsam ve ona çağımızı anlatan kavramlar sunsam şüphesiz bunlardan biri de demokrasi olurdu. Toplumları yönetmek her zaman karşımıza çözümü zor problemler çıkarıyor. Bu problemleri çözecek kişinin kim olacağı da elbette önemli bir soru. Tarih boyunca genelde döneminde güçlü olmuş birinin soyundan gelen kişiler mutlak hakimiyete sahip olmuşlar ve istediklerini yapmışlardır. Medeniyet ilerledikçe ise artık toplumun büyük kısmının seçtiği kişinin egemen olması ama aynı zamanda mutlak hakimiyete de sahip olmamasına dayalı bir yönetim biçimi yaygınlaşmıştır.

HİÇBİR ZAMAN UYGULANAMADI

Çağın getirdiği problemleri demokrasiye bağlayıp demokrasinin bazı insanlarca kötü algılanması durumu mevcuttur. Fakat demokrasi bu problemleri oluşturan taraf değildir aksine gerçekten uygulansaydı bu problemler ortaya çıkmazdı. Demokrasi kısaca 5 kişi bir topluluksunuz ve yemek yemeye gideceksiniz.

4 kişi döner 1 kişi köfte ekmek yemek istedi. Mantıklı olarak döner yemeye gidersiniz. Yani aslında demokrasi dediğimiz şey özünde gayet basit ve mantıklı ama demokrasiyi getiren zihinlerin pek de demokrasi taraftarı olmadığını düşünüyorum. Çünkü gerçekten neredeyse hiçbir zaman uygulanamadı hep birileri muaf tutuldu, çıkarlar için kullanıldı. Gerçekten uygulanması durumunda dünyaya, kaynakların doğru planlanması bile aslında tüm insanların görüşünü değerli bulmaya bağlanıyor. Ama elbette bu sisteminde sorunları var.

AYNI OY HAKKINA SAHİP OLMA

Örneğin siz bir gemidesiniz ve bir fırtınaya yakalanıyorsunuz. O anda yapmamız gerekeni belirlemek için gemide denizci işinde uzman kişiler tarafından mı karar verilmesini istersiniz yoksa sadece yolculuk için gelen kişilerin bile olduğu ortamda genele oy hakkı sunmayı mı? Doğal olarak uzman kişilerin kararı vermesini istersiniz işte demokraside de aslında sorgulamayan, düşünmeyen insanlar ile entelektüel, kendini geliştirmiş kişilerin aynı oy hakkına sahip olması durumu vardır.

Büyük filozof Sokrates işte bu nedenle demokrasiyi sevmiyordu. Bu durumu önlemek için ne yapmalı? Daha önceki yazılarımdan birinde de yazdığım gibâi eğitim ile bu problem çözülebilir. “Eğitimsiz toplumlarda demokrasi bir felaket doğurur.” sözü burada her şeyi özetler nitelikte. Yani, sonuç olarak tam anlamıyla en iyi diyebileceğimiz bir yönetim sistemi yok çünkü hepsinin kötü yanları var. Ama demokrasi diğerlerine göre çok daha az eksiye sahip ve eksileri de önlenebilir nitelikte. Eğitim aracılığıyla şahsi çıkarlar bırakılıp en başta kendi toplumu, sonra insanlık ve doğa için doğru kararlar verebilecek insanlar yetiştirmeliyiz.

Hazırlayan: Yasin BOLAT

Editör: TE Bilisim