Bu sayfa Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları tarafından hazırlanmıştır

Allah, insanları irade sahibi, istediğini yapabilen bir varlık olarak yaratmıştır. Kendimce irade, insanın doğumundan itibaren kendi içinde saklayıp taşıdığı bir meziyettir. İnsan, aklı, zekâsı ve yaratılış itibariyle diğer canlılardan daha üstün yeteneklere sahip bir varlıktır. Bu üstünlüğü sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. İnsanoğlu, bu dünyada yapmış olduğu her şeyi iradesine bağlı kalarak yapmıştır. İradesi onu bu hayata tutunmasını sağladı mı yoksa öğretti mi? Onu bilemedim…

İRADE İNSANA HER ŞEYİ YAPTIRABİLİR

İrade denen şey basit veya sıradan bir kavram değildir. İnsanın kendi içinde herkesten ömür boyu saklayıp taşıdığı bütün duyguların zinciri o iradenin elindedir. İrade, insana her şeyi yaptırabilir. Umudunu, yeniden ihya eder. Hedefine kilitlenmesini temin eder. Yürüdüğü yolda onu şaşırtmaz. Yani anlayacağımız şu: İnsan, hayattaki hedefine doğru ilerleyebilmek için iradesine ihtiyaç duyan bir varlıktır.

ÖZGÜR İRADE

Yalnız irade demişken aklıma şu geldi: İnsanın kendisi ile ilgili karar alabilme ve almış olduğu kararları icraata dökebilme yetkinliğine "özgür irade" denir. Özgür irade olmadan insanın kişisel bütünlüğünü temin etmesi ve şuurunu geliştirmesi olanaksızdır. Özgür irade, insanın bireysel hakkıdır. Bu hak bir başkasına devredilemeyeceği gibi bir başkasının özgür iradesine de müdahale edilemez.

İRADE VE İNAT ARASINDAKİ FARK

Güçlü irade, inat ve azim arasındaki ihtilaflardan biraz bahsetmek isterim…

Güçlü bir iradeye sahip insanın neler yapabileceğini kimsenin tahmin edeceği bir iş değildir. Bu insan, istediği bir şey için herkesi karşına alır, tüm dünyayı karşına alır ki baskıya ve baskı kuran faktörlere karşı direnir, hedefi istediğini başarmaktır. İnanmış olduğu yoldan katiyen şaşmamaktır. İnatçı insan ise o baskılardan utançlık duyduğu için, daha doğrusu başaramadığı şeyden dolayı gururuna ve laflara karşı gelmek adına inada sarıl ve başarmaya çalışır. Hatta istediği bir şeyi yapmak yerine, sırf kuvvetsizliğini izhar etmemek için yapmaz. İrade, insanın güçlü karakterinden doğar. İnat ise, insanın kişiliğindeki zayıfları örtmek veya gizlemek için denediği bir yöntemdir. Azim ise güçlü irade ile benzerdir. Güçlü iradeyle azim aynı saftadır.

UMUDUMUZ, DÜŞLERİMİZ VE İRADEMİZ

Hulâsa, insanın güzel bir geleceği olması için iradesine ihtiyacı vardır. Onu kaybetmekten korkar, muhafaza altına alır ki ondan Allah'ın kulu alamasın diye. Bizi kuvvetli yapan yediklerimiz ya da içtiklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, beynimize yerleştirdiklerimizdir. Bizi hayatta tutan insanlar değil, umudumuz, düşlerimiz ve irademizdir.

Obada İsam ALESA / Ürdün...

***

Çalıntı Bir Hayat: Momo

''Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.''

Küçük bir çam ormanının içine gizlenen, çok fazla tarlanın olduğu, evlerin ve kulübelerin giderek yoksullaştığı yerde bir amfi tiyatro harabesi vardır. Harabeyi en iyi tanıyanlar yalnızca yakın çevrede yaşayan insanlardır. Çevre halkı arasında son zamanlarda harabede bir kız çocuğunun yaşadığı söylentisi çıkar. Bu konuda kimse emin değildir. Kızın adının Momo veya buna benzer bir şey olduğu söylenir. Kızın yaşını bilen yoktur. Üstü başı ve saçları kir içindedir. Çevre halkı bir gün Momo ile konuşup kim olduğunu, nereden geldiğini öğrenmek için harabeye gelir. Momo en başta çevre sakinlerinin kendisini oradan kovacağını düşünerek onlarla konuşmaz. Sonrasında gelenlerin iyi insanlar olduğunu görür ve onlarla konuşmaya başlar.

EN TEHLİKELİ HIRSIZ İNSANIN KENDİSİDİR!

Momo tek başına yaşayan kimsesiz biridir. Bu yüzden harabe amfi tiyatroyu düzenleyerek herkesin bu kız çocuğunun bakımında sorumlu olması kabul edilir. Duvar ustası Nicola, Momo'nun odasını düzenleyerek resim yapar. Odasına karyola, yatak, masa ve sandalye koyarlar. Momo yanına gelen insanları çok iyi dinler. Herkesin dilinde bir sözcük dolanır: “Sen bir Momo’ya git.” Çünkü Momo çok iyi bir dinleyicidir kulaklarını dört açar gözlerini anlatan kişinin üstünden bir saniye bile ayırmaz. Momo’nun en yakın arkadaşları Beppo ve Gigi’dir. Yaşı ilerlemiş olan Beppo sabahtan akşama kadar kaldırımları süpüren bir çöpçüdür. Yıkık tiyatronun yakınında taş ve teneke parçalarından yaptığı bir kulübede oturur. Herkes Beppo’yla alay eder. Çünkü Beppo bir soruya cevap vermeden önce çok düşünür. Gigi ise dalgın bakışlı, genç, yakışıklı ve sürekli gülümseyen biridir. Gigi çok zengin olup refah içinde yaşamak ister. Belli bir işi yoktur. Ne iş olsa yapar.

DUMAN ADAMLARIN AMACI

Herkes mutlu mesut, sevdiklerine zaman ayırarak yaşamaya devam ederken bir anda ortaya duman adamlar çıkar. Zaman tasarrufçusu olduğunu iddia eden duman adamlar insanların her işini çabucak yapmalarını isteyerek kalan zamanlarıyla kendileri beslenir. Duman adamların vazgeçemediği, yaşam kaynağı olan diğer seçenek ise sigaralarıdır. Duman adamların amacı, insanları yok ederek kendileri dünyada hüküm sürmektir. Momo duman adamların planlarına engel olmaya çalışır. Duman adamları herkese anlatmaya başlar ve onlara inanmamalarını söyler. Bunu gören duman adamlar olayların daha kötüye gideceğini anlayınca olaya el atar. Artık herkes yoğundur, harabeye kimse gelip gitmez. Momo da yeni arkadaşı Kassiopeia adlı kaplumbağa ile gezinmeye çıkar. Kassiopeia olacakları yarım saat önceden bilebilmektedir. Momo’yu da böylelikle duman adamların elinden kurtararak Hora Usta’ya götürür. Zaman bekçisi olan Hora Usta Momo'ya yardım eder ve Momo zor da olsa duman adamların yok olmasını sağlar. Artık herkes yine eskisi gibi mutlu, huzurlu, birbirine vakit ayırarak yaşamaya devam eder.

SEVDİKLERİMİZLE VAKİT GEÇİRMELİYİZ

Hayatınıza küçücük de olsa dokunan insanları bilirsiniz, o insanlarla zaman daha kıymetlidir. William’ın çok sevdiğim ve bence çok güzel bir lafı vardır. ''Sevdiklerinize zaman ayırın yoksa zaman sizi sevdiklerinizden ayırır.'' diyor. Biz şuan yanımızda olan değer verdiğimizi sandığımız kişilere aslında o kadar da değer vermiyoruz. Onların kıymeti onlar yanımızda yok iken bilinmemeli, daha çok sevdiklerimiz ile vakit geçirmeliyiz ki kitap da bize zaten bunu aşılıyor.

 Peki, hayatınızdan zaman çalanları bilir misiniz? Eminim, farkında değiliz. O, zaman çalanlar bazen bizler, bazen patronlarımız bazen teknolojik aletler bazen ise bir merak uğruna yapılan şeyler. Hiç düşündünüz mü neden hayatımızdan bunca kolaylığa rağmen zevk alamıyoruz? Neden bizim bazı güzellikler için zamanımız yok? Cevapları çok da uzaklarda değil aslında. Tüketim çılgınlığı, acelecilik, insani değerlerle yeterince ilgilenmeyişimiz...

KEYİFLİ VE DÜŞÜNDÜRÜCÜ OKUMA

 Momo'nun da dediği gibi ''Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.'' Çalışıyoruz kazandıklarımızı harcayacak zaman bile bulamıyoruz ama yine de çalışıyoruz. Mesela, tatile giderken bile hep bir acelemiz var, bir an önce hedefe ulaşmak... Arada yolda durup harikaları seyretmiyoruz. Geçtiğimiz semtlerin yöresel lezzetlerine, geçtiğimiz yerlerdeki manzaraları görmüyoruz, oradaki eserleri umursamıyoruz bile. Anlayacağınız zamanımızı dolu dolu yaşamak varken aceleye getiriyoruz. Kısacası Momo bu inceliği fark ettiriyor bizlere. Şimdiden bu kitabı okuyacak olanlara bundan sonra hayatımızdan ödün vermemeyi, yaşamamıza daha çok dikkat etmeyi tavsiye ederim. Zaten bu kitabı okursa ders çıkaracağını ve dikkate alacağını düşünüyorum. Keyifli ve düşündürücü okumalar dilerim.

Stuttgarter Zeitung: ''Micheal Ende’nin (Kitabın Yazarı) romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.''

Die Welt: ''Momo hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde.''

TARIK KÖRÜR / 9-B/917

Editör: TE Bilisim