Ebru Okanlar / Özel Haber

Günümüzde çoğu zaman sağlık önceliğimiz olmaması ve her geçen gün daha da zorlaşan ekonomik durumlardan dolayı dünya genelinde daha az maliyetli olan ürünlere yöneliyoruz. Bundan yola çıkarak ülkemiz dahil birçok insanın maliyeti daha düşük olan mısır şurubunu daha fazla tüketmeye başladığını görüyoruz. Günümüzde şeker pancarından üretilen doğal şeker yerine daha çok mısırdan şeker üretimi yapılıyor. Nişasta bazlı tatlandırıcılar (glikoz-fruktoz şurubu), kimyasal işlemlerden geçirilerek elde ediliyor. Bu nedenle birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalınıyor. “Peki mısır şurubu nedir? Mısır şurubunun zararları nelerdir?“ gibi merak edilenleri Prof. Dr. Metin Başaranoğlu ile konuştuk.

MISIR ŞURUBUNDAN UZAK DURUN!

Mısır şurubu şekeri normalde doğada olmayan yapay bir üründür. Mısır şurubu şekeri (früktoz) laboratuvar ortamında deney tüplerinde, kimyasal ve enzimatik reaksiyonlarla üretilmiştir. Buna endüstriyel şeker diyebiliriz. Diğer bir endüstriyel üründe tıpkı früktoz gibi olan “trans-yağlardır”. Trans-yağları bugün özellikle batılı ülkelerde kotası olan üretimi ve tüketilmesi sıfırlanmaya çalışılan bir tür labratuvar üretimidir. Oysa ülkemizde hala poaça, vb pastane mamüllerinde ve margarin olarak evlerde hala sıkça kullanılıyor. Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, mısır şurubunun zararlarından bahsederek bize fayda sağlamayan bu şekerden uzak durmamızı tavsiyelerde bulundu.

100 KAT DAHA TATLIDIR

Endüstri mısır şurubu fruktozunu neden kullanılır? Mısır şurubu şu sebeplerden kullanılır: Mısırdan elde edilen şeker; geleneksel olan şeker kamışı ve pancar’dan elde edilen şekere göre daha ucuzdur. Mısır şurubundan kimyasal yollarla elde edilen şekerin bir yerden bir yere taşınma maliyeti yüksek konsantrasyonlarda taşınabilmeye olanak sağladığı için daha ucuzdur. Mısır şurubu şekeri; doğal olan pancar veya meyvadan elde edilen şekere nazaran en az 100 kat daha fazla tatlıdır. Mısır şurubu şeker içine katıldığı mamulün raf ömrünü uzatır.

TÜRKİYE 9’UNCU SIRADA


Maalesef, Türkiye bugün eski günlerine nazaran daha fazla şekerli içecek tüketen bir ülke olmuş. Dünya ülkeleri arasında şekerli içecek tüketiminde en çok tüketen 9. ülkeyiz. Dünya ortalaması 90 l düzeyinde iken biz 160 l tüketmekteyiz. En sık tüketen ülkeler sıralaması ile günde kişi başı en az 2 l şekerli içecek içen, Çin’i ABD, İspanya, Suudi Arabistan, Arjantin, Nijerya, Japonya, ve İngiltere izliyor.

ÖLÜM RİSKİ ARTIYOR!

Mısır şurubu şekerinin metabolizması karaciğerde yağ dönüşümü üzerine kurulmuş. Bu şekilde yediğiniz meşrubat vb içindeki früktoz önce karaciğerde trigliserid denen yağ yapımında kullanılır. Bu yağ bir kısmı karaciğerde depolanır “yağlı karaciğer” yapar. Sonrasında siroz geliştirebilirsiniz, diğer yağlar ise kan yoluyla vücuda yayılır ve kalbiniz, pankreas, damarlar kısaca bütün vücudunuz yağlanır. İnsülin direnciniz başlar. Kanser, erken ölüm ve ölüm riskiniz artar. İçilen meşrubatlardaki mısır (früktoz) şurubu bağırsaklarda iltihaplanmaya neden olup crohn ve kolit oluşumuna neden oluyor.

Erişkinlerde yüzde 30 fazla

Karaciğer yağlanmasını açıklayabilir misiniz? Hastalığın genel toplumdaki sıklığı yüzde 20-40 iken, erişkin obezlerde bu sıklık yüzde 65 ve morbid obezler dediğimiz en ağır obezlerde ise yüzde 95 sıklıkla yağlı karaciğere rastlıyoruz. Hastalığa eğilim yaratan başlıca faktörler: aşırı kilolu olma ve obezite hali. Amerika ve İngiltere gibi bizimle benzer aşırı kilolu ve obez nüfus oranlarına sahip ülkelerde yapılmış geniş kapsamlı kohort çalışmalarına göre karaciğer yağlanmasının sıklığı erişkinlerde yüzde 30 ve çocuklarda ise yüzde 13 olarak bildirilmiştir. Tüm dünyada giderek artan hareketin azalması şeklindeki yaşam biçimi, yağdan ve şeker’den zengin enerjisi bol içecek ve yiyeceklere kolay ulaşılması ve bunların haddinden fazla gereksiz bir şekilde aşırı tüketilmesi insanoğlundaki kilo artışını tetikleyen başlıca faktör olmuştur.

Editör: TE Bilisim