Aişe Hümeyra Bulovalı / Analiz - AA - TÜM hayatı boyunca yaşadıklarını hep en üst duyarlılıkla hisseden ve insanın modern çağda duyarsızlaşmasına da yine en üst seviyede tepki gösteren Pakdil, Türk düşünce tarihine de önemli izler bıraktı. Nuri Pakdil'in hayatı, inanç ve düşünce dünyası, bir protesto olarak oluşturduğu kendine özgü edebiyatı, yerliliğini bozmadan yakaladığı evrenselliği ve bu eksendeki batılılaşma anlayışı da onu okurların gözünde farklı bir yere taşıdı. Kendine özgü dil ve söylemleriyle Türk edebiyatı ve düşünce tarihinde özel bir yere sahip olan Nuri Pakdil, inancı ve sanatıyla birlikte hayata karşı aldığı duruşla okurlarına özgün ve sıra dışı edebiyatının kodlarını verdi.

"TÜRK EDEBİYATINDA HEP VAR OLMUŞTUR"

Yazar ve şair Mürsel Sönmez, Nuri Pakdil'in çok geniş bir insani bakış açısıyla edebiyat alanında bugüne dek olmadığı kadar insan sevgisi ile dolu bir söylem ortam koyduğunu söyledi. Pakdil'in Türk edebiyatındaki konumuna değinen Sönmez, "Pakdil'in insanın ve varlığın hakikatine dayalı evrensel bakış açısıyla ortaya koyduğu şiirler, denemeler, hatta post modern resimler, ufuk açıcı niteliktedir. Türk edebiyatında kendine özgü göller bölgesinde bir ada olarak hep var olmuştur." dedi.

BİRBİRİNE YANLIŞ ANLAMAYA AYARLI

Sönmez, Nuri Pakdil ile ilgili herkesin kendi açısından bir tanım yapabileceğini belirterek, şöyle devam etti: "Pakdil, bence bir ayağı pergel metaforunda olduğu gibi bu toprakların değerlerine yaslı, diğer ayağıyla da bütün yeryüzünü gezen inancıyla emeği, alın terini vurgulayan ve bütün bir insanlığın insanca yaşamasını öneren sözler söylemiştir. Türk düşünce hayatında alışageldik olanın dışında bir üslupla yapmıştır bunu. Kimilerine zor gelmiştir bu üslup. Ama kendisinin bir cümlesi var, 'insan gizemli cümlelerle özgür olur' diyor. İnsanların birbirine yanlış anlamaya ayarlı olduğu ve insanlığın yitip gittiği bir zamanda özellikle insan vurgusuyla, 'insan seni savunuyorum sana karşı' diyerek, işte o evrensel değerleri ve doğruları söylemiştir."

PAKDİL ŞABLONLARIN DIŞINA ÇIKMIŞTI

Salt edebiyat bağlamında da Nuri Pakdil'in değerlendirilemeyeceğini ifade eden Mürsel Sönmez, "Yine bildiğimiz entelektüel şablonların dışına çıkarak yazmakla kalmamış, bunu tavırlarıyla da tahkim etmiş. İnsan ilişkilerinde de bunu gerçekleştirebilmiş bir yazar, bir düşünür, bir entelektüeldir. Doğu'yu da Batı'yı da hakikatin birer görüntüsü olarak telakki etmesiyle de evrensele açılabilmiştir. Bu bakımdan Nuri Pakdil'in yeniden değerlendirilmesi, yeniden okunması lazım. Genç kuşakların, insanlığın Nuri Pakdil'in bakış açısına ihtiyacı var. Ön yargılardan azade biçimde Pakdil'in yeniden okunması bizim onu daha iyi anlamamıza yol açacaktır." değerlendirmesini yaptı.

"PAKDİL'İN METİNLERİ BİZE OKSİJEN OLACAKTIR"

Sönmez, bugün pandemiyle birlikte insanlığın tıkandığı, bunaldığı bir zaman diliminde Nuri Pakdil'in sözlerinin önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Onun sözleri hem kendi durumumuzu sorgulamak hem de geleceğe dair umut taşıyabilmek için bize ilham verecektir. Yani Nuri Pakdil'in yeniden ön yargılardan uzak şekilde okunması gerekiyor. Kafamızdaki bütün ölçütleri, entel, sanatçı üslupları bir kenara bırakarak, yalın bir bakış açısıyla Nuri Pakdil'i tekrar okumamız gerekiyor. Havasız kaldığımız bu süreçte Nuri Pakdil'in metinleri bize oksijen olacaktır."

"ONUN İÇİN ASLOLAN HAYATTIR"

Pakdil'in yakın dostlarından yazar Necip Evlice ise, "Doğrusu Nuri Pakdil gibi bir insanı, ölümünden iki yıl sonra anlatmak gerçekten çok zor. Geriye dönüp baktığımda Pakdil'i, her zaman sükut eden ama her sükutunun sonunda da bir bomba gibi patlayan biri olarak hatırlıyorum." dedi. Evlice, Pakdil'in düşüncesini gerçekleştiremediği zamanlarda büyük suskunluklar ve patlamalar yaşadığını belirterek, "Yaşlılıktan, hastalıktan ve ölümden bahsetmeyi hiç ama hiç sevmezdi. Nuri Pakdil, hayatı boyunca kavgasını terk etmemesi ve hiçbir ilkesinden vazgeçmemesiyle bilinir. Onun için aslolan hayattır. Ölüm dışında hiçbir şey insanı kavgadan alıkoyamaz. Ölümü yok saymak, ölünceye kadar kavgayı sürdürmek demektir. O da böyle yaptı ve hiç ölümü konuşmadı." ifadelerini kullandı.

‘Kudüs şairi’
EDEBİYAT dünyasında “Kudüs şairi” olarak da tanımlanan Nuri Pakdil için Sönmez, “Elbette Kudüs şairidir. Kudüs’ü yazmıştır. Ama ‘Nuri Pakdil, Kudüs şairidir’ diye sınırlandırılmamalıdır. Onun söyleminde Kudüs, özgürlüğün ve insani olanın savunulmasında bir simge olarak var olmuştur. Bir mekan, tarihsel bir olgu olmakla beraber böylesi bir özelliği de vardır Nuri Pakdil’in yazdıklarının. Yani onu bir alanla sınırlandırmamak lazım.” diye konuştu.

USTA EDEBİYATININ HAYATINA TANIKLIK

Yaklaşık 40 yıl usta edebiyatçının hayatına tanıklık ettiğini dile getiren Evlice, şunları anlattı: "Ölüm anına kadar hiçbir fiziki olumsuzluktan yakınmamıştır, herhangi bir yerinin ağrıdığından şikayet etmemiştir, yorgunluktan bahsetmemiştir. Her zaman 'çok şükür' ve 'elhamdülillah' demiştir. Hep çalışma ve gayret içinde, kendi deyimiyle 'eylem' içinde olmuştur. Bu yönüyle, doğrusu 'hiç ölmeyecekmiş gibi' kavramı Nuri Pakdil'e çok yakışmıştır ve ölünceye kadar kavgasını sürdürmüştür. Kalbi durmadan yarım saat önce söylediği son sözleri de 'sevenlerime devrimci selamlar' olmuştur." "Kitaplarının kitlelere ulaşmasında destek görmedik" Necip Evlice, Nuri Pakdil'in kitaplarının daha çok insan tarafından okunmasını arzu ettiğini ve özellikle gençleri çok önemsediğinin altını çizerek, "Gençlerin kitaplarına ve kendisine olan ilgisiyle de çok mutlu olur ve 'Ülkemin geleceğinden asla umutsuz değilim. Yeryüzünü kurtaracak hareket Türkiye'den başlayacaktır.' derdi." diye konuştu. Usta yazarın vefatının ardından 2 yıl geçmesine rağmen onun adına önemli sayılabilecek hiçbir şey yapılmadığına dikkati çeken Evlice, şu değerlendirmede bulundu: "Onun kitaplarının yayımlanması ve geniş kitlelere ulaşması konusunda hiçbir kurum ve kişiden anlamlı bir destek görmedik. Onun adına yapılacağı söylenen sivil ve bağımsız bir mekan sözü unutuldu. Onun yetiştirdiği onlarca insan, onun mirasıyla ilgili çalışmalar yapmak şöyle dursun, onunla olan tanışıklıklarından şan ve şöhret devşirmeye son sürat devam ediyorlar. Oysa aslolan ahde vefadır ve bu özgün, bu devrimci ruhun yaşatılması, gençlere aktarılmasıdır."

Kudüs'üne 81 yaşında kavuştu
USTA yazar, Kudüs için hissettiği yürek sızısını, "Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır" ifadeleriyle kaleme döktü. Pakdil'in en çok bilinen şiirlerinden "Anneler ve Kudüsler" şiiri şu mısralarla hafızalara kazındı: "Tûr Dağını yaşa/ Ki bilesin nerde Kudüs/ Ben Kudüs'ü kol saati gibi taşıyorum/ Ayarlanmadan Kudüs'e/ Boşuna vakit geçirirsin/ Buz tutar/ Gözün görmez olur/ Gel / Anne ol / Çünkü anne / Bir çocuktan bir Kudüs yapar / Adam baba olunca / İçinde bir Kudüs canlanır / Yürü kardeşim / Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin" Nuri Pakdil, 2015'te 81 yaşına geldiğinde Kudüs'e giderek Mescid-i Aksa'da cuma namazı kıldı ve hayali gerçek oldu.
Editör: TE Bilisim