CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev’i ağırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Litvanya Büyükelçisi Ricardas Degutis, Katar Büyükelçisi Mohamed Nasser Jassim M. Al Thani, Moğolistan Büyükelçisi Gombosuren Munkhbayar ve Ukrayna Büyükelçisi Vasyl Bodnar'ı ayrı ayrı kabul etti. Büyükelçiler Erdoğan’a güven mektubu sundu.

ARTARAK DEVAM EDEN HİZMETLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçileri kabulünün ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu. AK Parti'nin 19 yılda yaptığı icraatları sıralayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "19 yıl içinde milletimizin teveccühüyle bugünlere geldik ve herhangi bir sıkıntıyı yaşamadan sürekli artarak devam eden bir hizmet yolumuz oldu. Ülkemizin dört yanını altyapı, üstyapı, tüm hizmetlerle donattık ve bu hizmet yarışımız aynı şekilde devam etti, ediyor. Bu konuda da asla fire vermedik.”

"ÜNİVERSİTEMİZİN OLMADIĞI İL YOK"

“Eğitimde bizim sayımız 76 üniversiteydi. 207 üniversiteye çıkardık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Şu anda üniversitemizin olmadığı il yok. Her ilde üniversite var. Bu şı anlama geliyor; artık her ilde üniversiteviz var. Anadolu'nun her ilin bizim yavrularımız, Hakkari'den çıkıp İstanbul'a gelmeyecek. Oradaki üniversitede okuyacak. Şırnak'ta, Van'da okuyacak” diye konuştu.

‘Siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri’
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 3 Kasım 2002’nin Türkiye siyasi tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olduğunu söyledi. O günlerin Türkiye’sinde, siyasete ve siyaset kurumuna olan güvenin dibe vurduğu, partilerin ve milletin gündeminin ayrı olduğu kaotik bir sürecin yaşandığını belirten Yazıcı, AK Parti’nin, milletin bağrından çıkarak oluşturduğu kadrosuyla, hukuku korumak, hayat standardını yükseltmek, vatandaşların önündeki engelleri kaldırmak, ekmeği büyütmek için yola çıktığını ifade etti. Türkiye’yi her alanda değiştirip dönüştürdüklerini dile getiren Yazıcı, AK Parti hükümetlerinin ilk icraatının 30 Kasım 2002’de Türkiye’de 1987 yılından bu yana süregelen olağanüstü hal dönemine son vermek olduğunu anımsattı.

"HASTANELERİMİZİN OLMADIĞI İL YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sağlık alanındaki yatırımlarına dikkati çekerek “Hastanelerimize bakıyorsunuz. Hastanelerimizin olmadığı il yok. Şehir hastanelerimiz var. Bundan daha iyi hizmet olur mu? Kovid-19 sürecinde bu hastanelerimiz olmasaydı bizim halimiz ne olurdu? Bu hastanelerle birçok sıkıntıyı aştık” dedi.

YENİ MÜJDELER YOLDA

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca “Enerji olayında da Türkiye birçok sıkıntıyı aşmış durumda. Karadeniz'de doğal gaz olayında attığımız adımı neticelendirdiğimiz anda. Doğalgazı çıkardığımız anda müjdeyi vereceğim. O doğalgazı çıkardığımız anda sadece devletin değil vatandaşımızın da kasasına girecek” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde 2001 yılında kurulan AK Parti, 3 Kasım 2002’den bu yana 19 yıldır sürdürdüğü iktidarıyla Türk siyasi tarihindeki yerini aldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini sürdürürken Siirt’te Ziya Gökalp’in “Asker Duası” isimli şiirini okuması nedeniyle 1999’da 10 ay hapse mahkum edilen ve siyasi yasaklı olan Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’nden tahliye olduktan sonra çalışmalara başladı. Bu süreçte Türkiye’yi dolaşan, il, ilçe ve köylerde vatandaşlarla bir araya gelen Erdoğan liderliğindeki “Erdemliler Hareketi”, 14 Ağustos 2001’de “AK Parti” adıyla siyaset sahnesine çıktı. AK Parti, siyasi yasaklı olan Genel Başkan Erdoğan’ın aday olamadığı 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde yüzde 34,28 oy alarak tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde etti. Bundan sonraki süreçte, siyasi yasağının kaldırılmasıyla Erdoğan liderliğinde yol almaya devam eden AK Parti, kesintisiz iktidar sürecinde 19. yılına girdi.

Turan: ‘Türkiye’nin hakim partisi olduk’
TBMM’de konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ise "3 Kasım 2002, vesayetin, dayatmanın yerini milletin iktidarının almaya başladığı bir tarih. Gelişimin, değişimin, kalkınmanın öyküsünün ve Türkiye'nin milletiyle güçlü bir şekilde tarih sahnesine yeniden çıkmasının başladığı bir gün." dedi. Dünyada demokratik ülkelerde bu kadar uzun süre iktidarda kalmanın çok az örneği olduğunun altını çizen Turan, "Merhum Menderes'in 10, merhum Özal'ın 8 yıl gibi bir süre tek başına iktidarda kaldığını düşünürsek bunun önemi daha iyi anlaşılır. Siyasi literatürde, uzun süre iktidarda kalan, zamanın ruhuna uyum gösteren, tarihsel bir misyona sahip olan, en önemlisi güçlü bir toplumsal destek bulan partilere hakim parti denir. Türkiye'nin hakim partisi de şüphesiz AK Parti olmuştur." diye konuştu.

“MUAZZAM BİR DEĞİŞİM GERÇEKLEŞTİRDİK”

AK Parti’nin bir taraftan bütçeyi güçlendirirken, diğer taraftan hak ve özgürlükleri güvenli bir ortama taşıdığını vurgulayan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, üç alanda faaliyetleri yoğunlaştırdıklarını, bunlardan birinin sosyal güvenlik olduğunu, dezavantajlı gruplara öncelik verdiklerini kaydetti. Yazıcı, ikinci alanın ise ekonomi olduğunu belirterek, ekonomiyi rayına oturtmak, imkanları çoğaltmak, yatırımları finansa edecek kaynakları bulmak ve bunlar için güvenli ortam oluşturmak için çalıştıklarını anlattı. Hukuksal güvenliğin ise önem verdikleri alanların üçüncüsü olduğuna işaret eden Yazıcı, şunları kaydetti: “Hukuksal alanda muazzam bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirdik. Tepeden tırnağa yeni bir ceza kanunu devreye koyduk. OHAL mahkemelerinin faaliyetini 2004 yılında sonlandırdık. Özel yetkili mahkemeleri 2012 yılında ortadan kaldırdık. Avrupa Birliği ile müzakere sürecini başlattık. Bu müzakere süreci çerçevesinde bir taraftan Avrupa Birliği Müktesebatı Kopenhag Kriterleri, bir taraftan da Maastricht Kriterleri ile Türkiye’yi tanıştırmaya, bezemeye başladık. Burada da önemli gelişmeleri Türkiye sağladı. Kimi zaman ‘AB sizi üyeliğe kabul etmez’ şeklinde eleştiriler olduğunda Genel Başkan’ımız hep şunu söylemiştir, ‘Varsın olsun, olmazsa Kopenhag Kriterlerine Ankara Kriterleri der, yolumuza devam ederiz. Maastricht Kriterleri’ne de İstanbul Kriteri der yolumuza devam ederiz.’ Bu bakışta, aziz milletimizin kazanımı, hayat standardının yükselmesi, Türkiye’nin bağımsızlığının güçlü bir konuma gelmesi her şeyin önündedir.”

‘Gücümüzü milletten aldık’
YAZICI, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçiminin sorun haline getirildiğini, 2008’de Anayasa değişikliği çalışmaları bahane edilerek AK Parti hakkında yeniden kapatma davası açıldığını hatırlatarak, bu süreçte 71 kişinin siyaseten yasaklanmasının talep edildiğini söyledi. Bunların kendilerini yıldırmadığını, güçlerini milletten aldıklarını belirten Yazıcı, “Siyasetimizin temelinde millet var. İcraatımızın merkezinde hep insan yer aldı. Şeyh Edebali’nin Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Paşa’ya vasiyetinde yer alan ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ özdeyişini referans olarak günlük politikamızın merkezine yerleştirmiş bulunuyoruz. Yürüyüşümüzü bu hedefl e sürdürüyoruz.” dedi. Türkiye’nin üç kıtanın kesiştiği önemli bir coğrafyada yer aldığına, bunun bir avantaj olduğuna dikkati çeken Yazıcı, şunları kaydetti: “Devletlerin gücünü artırması için coğrafi stratejik üstünlük yeterli değil. Onu tamamlayan önemli bir unsura ihtiyaç var, o da liderdir. Türkiye o lideri bulmuş, o liderin ismi de Recep Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanı’mızın hem içte hem dışta hedef alınmış olmasının en önemli sebebi coğrafi stratejik üstünlükle liderliğin birleşmesi, Türkiye’nin edilgen olmaktan çıkıp, hemen her konuda etken pozisyon almasından kaynaklanıyor. Bunu görmemiz lazım. Bunu görenler var, görmeyenler var ama bu Türkiye için önemli.

“TARİHİMİZ ALTIN HARFLERLE YAZACAK”

ktidarlarını, “milletten aldıkları güç, bu topraklara olan aşk, siyasetin millete hizmet etme, sorunları çözme, hayat standardını yükseltmek için yapılması gereğine olan inanç” ile sürdürdüklerinin altını çizen Yazıcı, Türkiye tarihini “darbeler tarihi” olarak nitelendirdi. Yazıcı, 1960 darbesinde bir başbakan, iki bakanın idamının gerçekleştiğini, 1971 muhtırasında siyasetin tarumar edildiğini, 1980 darbesinde bütün siyasi partilerin kapatılıp siyasi yasaklar getirildiğini, 1996- 1997’de postmodern darbe sürecinin yaşandığını anımsatarak, AK Parti iktidarlarında ise 2007’de “e-muhtıra” ve 15 Temmuz alçak darbe teşebbüsünün yaşandığını söyledi. AK Parti dönemindekiler hariç bütün darbelerin amacına ulaştığına dikkati çeken Yazıcı, şunları kaydetti: “2007 ‘e-muhtıralı darbe’ sürecinde bu iktidar, liderinin öncülüğünde, liderinin o dik duruşuyla darbeye geçit vermedi. Hemen Resmi Konut’ta Başbakan’ımızın çağrısı üzerine toplandık. Muhtırayı analiz ettik, cevap hazırladık. Sağa sola kaçmadan, kapı arkasına gizlenmeden, milletin hukukunu korumak üzere yola çıkan bu kadro, orada milletin iradesini teslim etmemiştir. Hemen hak ettiği cevabı vermiş, darbeyi önlemiştir. Bu siyasi tarihimizde ilk darbe önlemedir. Dolayısıyla tarihimiz darbeler tarihidir ama ilk darbe önleyen parti AK Parti’dir. 15 Temmuz’da, milletin hükümetini devre dışı bırakmak, parlamentoyu etkisiz hale getirmek, bir Suriye daha oluşturmak için milletin topunu, tüfeğini, tankını, uçağını millete yöneltmiş o gaddar, alçak FETÖ’cülere karşı Cumhurbaşkanı’mızın çağrısıyla milletimiz coşmuş, gece başlayan darbe sabah olmadan milletimiz tarafından önlenmiştir. Bu da tarihimizde ikinci darbe önleme olayıdır. Tarihimiz bunları altın harfl erle yazacak.

Editör: TE Bilisim