Muhammed Hadi Musevi / Analiz - AA - Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi'nin Ajansın Yönetim Kurulu toplantısından birkaç gün önce gerçekleştirdiği Tahran ziyaretinden memnun ayrılmaması ve İran'ın Batı'dan daha fazla taviz koparmaya çalışması "Tahran yönetimi tarafından nükleer müzakerelerde oynanan büyük bir kumar" olarak görülebilir.

İran'daki yeni hükümetin politikası, önceki hükümetin aksine "taviz vermeden taviz koparmaya" dayanıyor.

Grossi'nin ise Tahran'daki görevinde pek de başarılı olduğu söylenemez.

Hafta başında gerçekleştirdiği Tahran ziyaretini "nükleer tesislere giremediklerini" söyleyerek "sonuçsuz" olarak nitelendiren Grossi, bu ziyaretle İran ve UAEA arasındaki sorunları çözmek ve daha önce yayınlanan ortak bildirgenin muhtevasının ilk aşamasının uygulanmasını takip etmek istiyordu.

UAEA Başkanı Grossi, eylül ayında da Tahran'a gelmiş ve İran Atom Enerjisi Kurumu ile 3 maddelik ortak bir bildiriye imza atmıştı. Bu bildirgeye göre İran, UAEA müfettişlerinin Kerec kentinde yer alan TESA tesislerindeki gözetleme kameralarına ulaşmasını sağlayacak ve bu kameralardaki hafıza kartlarının değiştirilmesine de izin verecekti. Ancak UAEA'nın gözetleme kameraları, bu tesise yönelik sabotajın ardından zarar gördü. İran'a göre bu sabotaj İsrail'in bir "terör saldırısıydı". Eylül ayındaki ziyarette ayrıca Grossi ile İranlı makamlar arasında üst düzey toplantılar yapılması kararlaştırılmıştı.

İran diplomasi ekibi, sahip oldukları ekonomik, siyasi ve nükleer rezervler dolayısıyla Batılı ülkelerin öne sürülen şartları kabul etmeye mecbur olduğuna inanıyor.

Grossi'nin eylüldeki bu ziyareti UAEA Yönetim Kurulunun İran'a karşı sert bir tutum takınmasını engellemişti. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami de Avusturya'nın başkenti Viyana'da Grossi ile bir araya gelmişti. Grossi o görüşmede İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile henüz görüşmediğine işaret ederek Tahran'ın üst düzey yöneticileriyle görüşme talebini dile getirmişti.

İranlı üst düzey makamlarla görüşme isteği gerçekleşmeyince Grossi, kasım ayının başında yaptığı bir açıklamada İran hükümetinin görüşülmesi gereken önemli konulara dair kendisiyle temas kurmamasını "hayret verici" şeklinde nitelendirmişti. İran'ın Ajansın Yönetim Kurulu toplantısından önceki pasif tutumunu eleştiren Grossi "Müzakere edilmesi gereken konulara dair uzun bir liste var." ifadelerini kullanmıştı.

Süreç böyle devam eder ve sonraki ziyaretler de başarısız olursa diplomatik tutumların ve ikili ilişkilerin önemi de azalacaktır. Bu şartlarda, Ajans ilişki geliştirmek yerine tek taraflı adımlar atma yoluna gidebilir. Diplomatik temasların bu şekilde aşınması/kirlenmesi İran dosyasının BMGK'ye sunulmasına yol açabilir.

Yaşanan birçok gelişmenin ardından Grossi bu hafta başında Tahran'a gelerek İslami ve Abdullahiyan ile görüştü. Yeniden başlayacak Viyana müzakerelerinden hemen önce yapılan bu ziyaret çok önemliydi. Dolayısıyla UAEA ve Batılı ülkeler bu görüşmelerin ardından önemli anlaşmaların gerçekleşmesini bekliyordu. İslami, görüşmelerin "olumlu geçtiğini" söylemekle kalmadı, "Ajans, İran nükleer programında hiçbir sapma görmedi" diye de ekledi. Ancak Grossi görüşmeleri ve ziyareti "sonuçsuz" olarak nitelendirdi.

Tahran'daki müzakerelerin neden sonuçsuz kaldığıyla ilgili henüz ayrıntılı bilgi paylaşılmadı. Ancak ABD merkezli The Wall Street Journal'ın haberine göre İran, Ajansın Kerec'deki nükleer tesise ulaşmasını, "Ajansın bildirilmemiş nükleer madde ile ilgili incelemesinin bazı bölümlerinin bir kenara bırakılması" şartına bağladı. Bu şart ise Grossi tarafından kabul edilmedi. O nedenle ortak bildiri yayınlanmadığı gibi, Grossi'nin İran dönüşünde yapmayı planladığı basın toplantısı da iptal edildi.

İran'ın tutumunun nedenleri ve muhtemel sonuçları

İran'daki yeni hükümetin politikası, önceki hükümetin aksine "taviz vermeden taviz koparmaya" dayanıyor. İran diplomasi ekibi, sahip oldukları ekonomik, siyasi ve nükleer rezervler dolayısıyla Batılı ülkelerin öne sürülen şartları kabul etmeye mecbur olduğuna inanıyor. İran, nükleer alanda sahip olduğu seviyeyi dikkate alarak Ajansın, Güvenlik Denetim Anlaşması'nın dışında kalan tesislere ulaşmasıyla ilgili Batı'dan ve Ajanstan yeni tavizler alabileceğini düşünüyor.

Muhtemelen İran'ın müzakere timi, 29 Kasım'a kadar Batı ile müzakere mevziini bir adım daha öne götürmek istiyor. Kerec'deki nükleer tesislere denetim iznini bile müzakere konusu yapmayı ve Batı'ya karşı avantaj sağlamayı hedefliyor. İran'ın yeni hükümeti, eski hükümet gibi Ajans ile çalışmak istemiyor. Bu şekilde direnerek ve taviz vermeden hedefine ulaşmayı planlıyor. Bu adımların Batılı ülkeler tarafından nasıl bir tepkiyle karşılaşacağı ise belli değil.

İran ile UAEA arasındaki esas ihtilaf, Güvenlik Denetim Anlaşması (normal) ve ek protokollerdeki (ağırlaştırılmış) ortak noktalarla ilgili. İran, Kerec'deki nükleer tesise ulaşımın ek protokoller kapsamında olduğuna inanıyor. Dolayısıyla Meclisin çıkardığı yasaya göre yaptırımlar kalkana kadar Ajans buraya giremez. Ancak Ajansa göre ise bu nükleer tesisteki inceleme Güvenlik Denetim Anlaşması kapsamında. Meclisin çıkardığı "Yaptırımların Kaldırılması ve İran Ulusunun Çıkarlarının Korunması için Stratejik Eylem Planı" adlı yasaya göre İran hükümeti, Güvenlik Denetim Anlaşması kapsamında olmayan ve ek protokol çerçevesindeki denetimleri durdurmakla sorumlu. İran yönetimine göre Kerec'deki nükleer tesislerdeki denetimler ek protokol çerçevesinde ve Ajans buraya girmek için ısrarda bulunmamalı.

Güvenlik Denetim Anlaşması, bu kuruma üye ülkelerin denetlenmesi ve gözetlenmesiyle ilgili bir mekanizma. Kurumun güvenlik birimi bu anlaşma sayesinde barışçıl nükleer maddeleri teyit ediyor. Nükleer tesislerin ve santrallerin periyodik olarak denetlenmesi, yakıt miktarı ve artık miktarının incelenmesi, özel nükleer maddelerin giriş çıkışının kontrol edilmesi, ithal ve ihraç edilen miktarın ülkeler tarafından bildirilmesi gibi detaylar Güvenlik Denetim Anlaşması kapsamındadır. Üye ülke ve Ajans bu konularda önceden anlaşma sağlamalıdır.

Bunun yanında İran, İsrail'in Kerec'deki tesise gerçekleştirdiği sabotajın siyasi maliyetini tek taraflı olarak ödemek istemiyor. Tahran'a göre İsrail'in nükleer tesislere yaptığı sabotajlardan UAEA ve Batılı ülkeler sorumlu o nedenle de siyasi zarar telafi edilmeden ve taviz verilmeden eskisi gibi denetimler gerçekleşmemeli.

İran müzakere heyeti, masada elini güçlendirmek için nükleer stratejik rezervlerin artmasına ve zaman kazanmaya odaklanmış durumda. Bu heyet, karşı tarafın öfkeyle atacağı her türlü adımdan habersiz. Çünkü Batı'nın mevcut şartlarda baskıları daha fazla artıramayacağına inanıyor. İran'a göre Batı çıkmazdaki nükleer anlaşmayı kurtarmak için daha fazla adım atmak zorunda. İran Meclisi Milletvekili Muhammed Nebeviyan'a göre, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) yaptırımları hayata geçirilse de korkmaya gerek yok çünkü İran'a yönelik maksimum baskılar uygulandı, bundan sonraki yeni yaptırımlar İran'ın ekonomik durumuna etki etmez.

İran müzakere heyetinin yaklaşımı, Trump hükümetinin müzakere tarzına benziyor. Trump yönetimi de her türlü tavizi yok sayıyordu ve karşı tarafın tüm şartları kabul etmesi halinde gerekli tavizlerde bulunabileceğini ifade ediyordu. İran'ın yeni hükümetine göre de UAEA Yönetim Kurulundaki İran dosyayı kapanmadan ve ABD yaptırımları kalkmadan herhangi bir şekilde yeni taviz ve Batı ile ilişkiler söz konusu olamaz.

Doğrusu önümüzdeki aylarda İran ile Batı arasında Binary ve Sıfır Toplamlı oyunlar oynanacak ve muhtemelen ikili ilişkilere dair bir haber alamayacağız. İran yönetiminin dış politikası, her çözüm aşamasında daha fazla taviz koparmak için müzakere yolunda sorun meydana getirme üzerine.

Önemli bir diğer nokta da Grossi'nin son Tahran ziyaretlerinin sonuçsuz kalması. Süreç böyle devam eder ve sonraki ziyaretler de başarısız olursa diplomatik tutumların ve ikili ilişkilerin önemi de azalacaktır. Bu şartlarda, Ajans ilişki geliştirmek yerine tek taraflı adımlar atma yoluna gidebilir. Diplomatik temasların bu şekilde aşınması/kirlenmesi İran dosyasının BMGK'ye sunulmasına yol açabilir.

Sonuç olarak; İran yönetimi, Viyana müzakerelerinde sorun çıkarmayı yeni bir yöntem olarak denemek istiyor. Bunun nükleer anlaşmanın canlandırılmasıyla bir ilgisi yok. Bu teze göre müzakerelere taraf ülkeler Ajansın İran ile ilişkilerini devam ettirmesi için taviz vermeye mecburlar. Batılı ülkelerin müzakere raylarının değiştirilmesine verecekleri tepki görüşmelerin kaderini belirleyecek. Avrupalı ülkelerin tavrını dikkate aldığımızda, daha fazla taviz koparmak için Ajans ile uzlaşılmaması İran yönetimi tarafından oynanan büyük bir kumar.

Editör: TE Bilisim