Sümeyye Aksu / Özel Haber - MİDE hacminin dolu olmasına rağmen üzüntü, öfke, stres, can sıkıntısı, yalnızlık gibi sebeplerden dolayı yapay bir açlık hissetme ve aşırı yemek yeme durumuna duygusal açlık deniliyor. Stresli geçen bir gün, üzüntü, yalnızlık, öfke, can sıkıntısı kısacası duygusal bir boşluk hissine neden olan her şey duygusal açlığa da neden oluyor. Pandemi döneminde ise evlerde geçen vaktin artmasıyla mutfakta geçen vakit de artış gösterdi. Peki gerçekten aç mıyız yoksa duygusal olarak mı kendimizi aç hissediyoruz? Bu ‘hislere’ dayalı açlığın önüne nasıl geçebiliriz? Tüm merak edilenleri Uzman Diyetisyen Merve Karaaslan Sunay ve Uzman Psikolog Dilara Ocak, Diriliş Postası’na değerlendirdi.

“TOKUM AMA YEMEK İSTİYORUM”

Uzman Diyetisyen Merve Karaaslan Sunay duygusal açlığın, karın guruldadığı için değil de bir duyguyu beslemek için yemek olduğunu ifade etti. Sunay, “Duygusal açlık, çok tokum ama yemek istiyorum dedirtir. Yemekler, karnımızı doyururken, ruhumuzu da doyurmuş olur. Kişi artık duygularını, rahat ettiği besinlerle kontrol altına almaya çalıştığında ve karnı acıkmadığı halde bu besinleri tüketmeye başladığında duygusal yemenin işaretlerini görmüş oluyoruz. Ben böyle bir durumda danışanımı bir süre gözlemledikten sonra sürecin devamında psikolog eşliğinde devam etmeyi daha sağlıklı görüyorum” dedi.

ANİDEN AÇLIK HİSSEDİLİYOR

Fiziksel açlığın zamanın akışında kademeli olarak geliştiğini belirten Sunay, “Mideniz guruldar ve ağrır, midenizin boş olduğunu hissedersiniz. Yeme zamanınızı da yavaş yavaş planlamaya başlarsınız. Duygusal açlık da durumun tam tersi” ifadelerini kullanan kullandı. Sunay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir saniye önce aç hissetmezken aniden açlıktan ölüyorum gibi hissedersiniz. Fiziksel açlıkta amaç öncelikle karnınızı doyurmaktır, tüm yiyeceklere de açıksınızdır. Duygusal açlıkta ise özellikle bir besin grubuna yoğunlaşırsınız. ‘İlla çikolata illa makarna olsun’ gibi tek seçimde kalırsınız. Duygusal açlıkta, acil yemeyelim gibi bir hisse kapılırken fiziksel açlıkta birazdan yemeliyim diye düşünürsünüz. Bununla beraber fiziksel açlık durumunda yemek esnasında doyduğunuzu hisseder ve yemeyi bırakırsınız. Duygusal açlık hali ile yedikten sonra ise iç huzursuzluk ve pişmanlık duyguları ortaya çıkar. Halbuki iyi hissetmek için yenilmiştir.”

“GERÇEKTEN AÇ MIYIM?”

Duygusal açlığın önlenebilmesi için farkındalık kazanmanın önemine dikkati çeken Sunay, “Tabi ki önlenmesi için öncelikle bir farkındalık sağlamak gerekir. Daha sonra fiziksel olarak açlık seviyenizin ne kadar olduğunu takip ederek farkındalığın altını doldurmak şarttır. Bu nedenle sık sık ‘Şu anda fiziksel olarak gerçekten aç mıyım?’ diye kişi kendine sormalıdır. En son ne zaman ne yediğinizi ve ne kadar yediğinizi bilmeniz hatta not almanız ile beraber durumun önüne geçmek daha kolay olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Sağlıklı atıştırmalıklar tüketin”
“SÜRECİN başında hemen düzelme beklenmeyeceği için daha çok değişikler yapmayı öneriyorum. Örneğin aç değilsiniz ama yeme dürtünüz var ve engel olamıyorsanız daha sağlıklı yiyecekleri yanınızda bulundurup tüketmenizi öneririm. Bu da daha sonrasındaki pişmanlık duygusunu azaltacaktır” diyen Sunay, eğer kişinin obezite veya kronik hastalıkları var ise uzman diyetisyen danışmanlığı alarak kilo vermesi gerektiğini söyledi. Sunay sözlerini şöyle sürdürdü: “Bilinçsizse yiyen kişiler bilinçsizce de aç kalarak zayıflamaya çalışabiliyor. Durumu hem ruh hem beden hem sosyal açından olumlu olması ancak duygusal açlıktan kurtarabilir. Tüm bunlara ek olarak spor yapmak, meditasyon yapmak ise oldukça rahatlatacaktır. Ve tabi ki bütün bunlara sebep olan stres ve bunun yönetimi için psikoloğa başvurmaları şarttır.

***

Mutlu olmak için yemek!

Uzman Psikolog Dilara Ocak duygusal açlığı, psikolojik olarak yaşanılan veya hissedilen eksikliklerin yerini yemek ile doldurma isteği olarak tanımladı. Ocak” Fiziksel olarak acıkmanızın dahi mümkün olamayacağı zamanlarda kendinizi sürekli aç hissediyorsanız psikolojik bir probleme dayalı yeme bozukluğunuz olabilir. Bazen kendimizi depresif hissettiğimiz anlarda mutlu olmak adına yemek yerken bulabiliyoruz. İşte o anda bu duygusal açlık ve duygusal beslenme olarak adlandırılabilir” dedi.

“DUYGUSAL BOŞLUĞU YEMEKLE DOLDURUYORUZ”

Yeme bozukluğunun altında yatan sebeplere de değinen Ocak, “Travmatik çocukluk dönemleri, duygusal boşluklar, ergenlik dönemleri gibi genelde insanların duygusal zaaflarının yoğun olduğu dönemlerde daha çok hissedilir. Yaşadığımız duygusal boşluğu doldurmak için yemek yemeyi tercih ederiz. Bu da düzensiz yeme alışkanlığına dayanarak bizi yeme bozukluğuna iter. Yalnızlık bunun en önemli nedenlerinden bir tanesidir.Aslında bu bir kısır döngüye dönüşüyor denilebilir.Birey kendini yalnız hissettikçe yemek ile vakit geçirmeye başlıyor, yemek ile vakit geçirdikçe kilo alıyor, kilo aldıkça sosyal izolasyon sağlıyor çünkü özgüveni düşüyor. Buda onun yalnız olmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.“Sizi aşırı yemeye iten duygular ne olursa olsun sonuç genellikle aynıdır” diyen Ocak, “Yemenin verdiği anlık etki geçicidir, duygular geri döner ve muhtemelen kilo verme hedefiniz konusunda suçluluk yükünü üstlenirsiniz” dedi.

Duygusal açlığa neden olan faktörler

  • İş veya diğer stres faktörleri
  • Tükenmişlik
  • Mali baskılar
  • Sağlık sorunları
  • İlişki çatışmaları

“BİR UZMANDAN DESTEK ALINMALI”

Duygusal açlığı yenmek adına en önemli adımın farkındalık kazanmak olduğunu vurgulayan Ocak, “Farkında ol, duygusal besin günlüğü tut. Bu senin gerçekler ile yüzleşmeni sağlayacak. Eğer yemeği henüz 1 saat önce yediysen muhtemelen gerçek açlık yaşamıyorsun bunu bir kontrol et. Sağlıksız besinleri sağlıklı besinlerle değiştir. Eski alışkanlıklar yerine yeni alışkanlıklar koymak önemlidir Acıktığınızı hissettiğinizde bunun gerçek açlık olmadığını bildiğinizde yalnız kalmayın bir arkadaşınıza alıp yürüyüşe çıkabilirsiniz. Yeterli uykuya önem verin. Ve mutlaka bu durumları düzene sokmak adına uzmanlardan destek alın” dedi.

“PANDEMİ ZİHNİMİZİ MUTFAĞA TAŞIDI”

Beslenme düzenimizin pandemide uğradığı değişime dikkati çeken Ocak, “Pandemi sürecinde bireylerin strese maruz kalmasıyla göstermiş olduğu duygusal yeme davranışları yüksek kalorili besinlere yönelimi arttırdı. Bu tarz diyet değişimleri de obezitenin gelişme olasılığını arttırdı. Ayrıca bireylerin ağırlık denetiminde sosyal izolasyon koşulları nedeniyle azalan fiziksel aktivite de rol oynamaktadır” diye konuştu.

“Sosyal izolasyonla yeme isteği arttı”
UZMAN Psikolog Dilara Ocak “Hayatımızda bir düzenin olmaması sürekli olarak zihnimizi mutfağa kaydırıyordu ve pandemi döneminde mutfak ile olan alaka çoğalmış durumdaydı.Dolayısıyla eklenen sosyal izolasyonla birlikte insanlar kendini yemeklere verdiler. Doyduğu halde başka vakit geçireceği bir alan olmadığı için mutfağa giren kişi duygusal açlığı ortaya çıkartmış oluyordu aslında. Normal hayatta iş güç arkadaşlarla birlikte vakit geçirme derken zihnimize çok fazla gelmeyen yemek ya da bu kadar yakınımızda olmayan mutfak birden yakınlaşmıştı. Dolayısıyla Pandemi dönemi duygusal açlığı arttırdı denilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Editör: TE Bilisim