Uzun soluklu gerilim ve kopan ilişkilerin ardından İsrail Cumhurbaşkanı Herzog 9 Mart'ta Türkiye'ye geliyor.

Yeni bir sürecin başlangıcı olarak yorumlanan geziyi değerlendiren Beyrut Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Muhammed Nureddin, sürecin bu aşamaya gelmesinde İsrail tarafının verdiği tavizlere vurgu yaparak, "İsrail'in Gazze Şeridi'nde bugüne kadar devam eden ablukadan vazgeçmesi Türkiye ile diplomatik zeminin yeniden tesisinde etkili oldu" dedi.

Lübnanlı uzman Nureddin, ayrıca normalleşmenin ivme kazanmasında, Kuzey Kıbrıs, İsrail ve Mısır gazının Türkiye dışında ihraç edilecek alternatif bir boru hattının kalmamasının da etkili olduğunu dile getirerek ilişkilerin eski gücüne kavuşturulmasına en çok İsrail'in ihtiyacı olduğunu kaydetti.

"TÜRKİYE İÇİN DENGE UNSURU"

Prof. Dr. Muhammed Nureddin, iki ülke arasındaki siyasi ihtilaflar ne kadar yüksek olursa olsun Türkiye için İsrail'in önemli bir denge unsuru olduğunu söyledi.

Lübnanlı akademisyen, görüşünü şu ifadelerle temellendirdi:

"Türkiye NATO üyesi bir ülke. Bu kriter uzun süreli bir İsrail karşıtlığını doğal olarak güç kılıyor. İsrail'in Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi üzerindeki etkisi, Irak, Mısır, Suriye, Arap dünyası, Kafkasya ve Asya ülkeleri ile birlikte ABD ilişkileri açısından da büyük önem arz ediyor. AK Parti yönetimi açısından halihazırda birçok coğrafyada var olan kargaşa sarmalı açısından da güçlü bir kart niteliği taşıyor."

Türkiye üzerine yazdığı birçok kitabı bulunan ve Lübnan Üniversitesi'nde Tarih ve Türk Dili dersleri veren Prof. Dr. Muhammed Nureddin, normalleşmenin ABD ve Başkan Joe Biden ile olan sorunları aşmada da anahtar rol oynayacağı görüşünde. Nureddin, bu noktada yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine dikkat çekerek, "Ankara-Tel Aviv diyaloğu ABD Başkanı Biden ile ilişkileri geliştirmek için bir giriş noktası olabilir. Ancak her şeye rağmen İsrail’in Türkiye gibi önemli ve büyük bir ülkeye olan ihtiyacı Türklerin İsrail’e gereksiniminin çok üzerinde" diye konuştu.

"TÜRKİYE-İSRAİL YAKINLIĞI İRAN'I KIZDIRIR"

Lübnanlı uzman Nureddin’in ziyaret ve İsrail-Türkiye denkleminde dikkat çektiği bir diğer husus ise Türk-İran ilişkileri. Prof. Dr. Muhammed Nureddin, şunları kaydetti:

"Ankara ile Tahran ilişkilerindeki istikrar 1639'daki Kasr-ı Şirin anlaşmasına kadar uzanıyor. Ancak Türkiye ve İran, Kafkaslar, Irak, Suriye, Filistin ve diğerleri gibi 'üçüncü arenalarda' çatışma halinde. Bu noktada Türkiye'nin İsrail ile kurduğu yakınlık Tahran’ı bölgesel dosyalarda zayıflatmak boyutu da taşıyor diye düşünüyorum. Özellikle Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki konumunu güçlendiriyor. Türkiye'nin en önemli doğal gaz tedarikçisi olan İran'ın geçtiğimiz günlerde gaz arzını durdurması Türk-İsrail ilişkilerinin yeni boyutuna dönük mesaj niteliği taşıyabilir. Türkiye'nin İsrail'le her türlü yakınlaşma adımı İran, Suriye ve 'direniş ekseni' güçlerini kızdırır. Sahada da bu ülkelerin Türkiye'ye yönelik pozisyonlarına yansıyabilir. Tahran, Türkiye ile birlikte İsrail'in Azerbaycan'da artan etkisinden rahatsız."

ABD, PKK ISRARINDAN VAZGEÇEBİLİR

Prof. Dr. Nureddin'in Tel Aviv-Ankara diyaloğunun Suriye'nin kuzeyine çok farklı yansımaları olabileceğine dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu başlangıç daha üst seviyelere taşınırsa ABD bölgeden çekilir ve PKK'ya olan desteğin boyutları çok fazla değişir. ABD'nin ana stratejisi değişti ve artık ağırlık merkezi olarak Asya'yı görüyor. Orta Doğu projeksiyonu ise Arapların İsrail'e yakın ve müttefik güçler olarak kalması."


KAYNAK: TÜRKİYE GAZETESİ / YILMAZ BİLGEN

Editör: TE Bilisim