Filistin’de katliam yapan İsrail, nükleer atıkları da silah gibi kullanıyor. İsrail nükleer atıklarının gömüldüğü El-Halil kenti ve çevresinde her yıl yüzlerce kişi kanserden ölüyor. Filistin makamları ve bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmalara göre 1962 yılında nükleer programını başlatan İsrail, bugüne kadar 4 milyon tondan fazla nükleer atık üretti. İşgal güçleri bu atıkların yüzde 48’ini Filistin topraklarına gömdü, geri kalanını ise Afrika’ya nakletti.

98 NÜKLEER MEZAR VAR

Filistin’de nükleer atıkların toplama merkezi Batı Şeria oldu. Bölgede en az 98 nükleer atık mezarlığı var. Özellikle El-Halil şehrinde, atıklar standartlara aykırı bir şekilde gömülüyor. Nükleer mezarlar Yatta, El-Zahiriya, Laila, Khalifa, As-Samu, Vadi Al-Sarar kasabalarında ve Bani Na’im köyünde yoğunlaşıyor. Söz konusu alanlar, Oslo Anlaşması’na göre “C bölgesi” kapsamına girdiği için bölgelere sadece İsrailli yetkililer giriş ve çıkış yapabiliyor. Uluslararası kuruluşlar ve medyanın bu alanlara erişimine asla izin verilmiyor.

ÇERNOBİL İLE EŞ

Standart dışı gömülen atıklar sağlık ve çevre felaketine yol açıyor. Filistin Sağlık ve Çevre Bakanlığı yetkilileri Batı Şeria’nın radyasyon varlığının tehlikeli seviyelere ulaştığını ifade ediyor. Bakanlık bölgede yapılan ölçümlerde bölgede tespit edilen Sezyum-137 ve radyum 226 oranının Çernobil ve Japonya’daki Fukuşima’da açığa çıkan oranlara eş olduğunu belirtiyor. Doğada var olmayan bu elementler yalnızca nükleer reaksiyonlardan, radyoaktif sızıntılardan veya nükleer silahların patlamalarından kaynaklanıyor. Filistinli çevreciler, yaşam belirtisi olmayan bölgenin çölleştiğini, onlarca bitki türünün yok olduğunu ifade ediyor. Paylaştıkları belge ve fotoğraflarda bölgedeki felaket açık açık görülüyor. Nükleer sızıntıların Libya sınırlarında, Suudi Arabistan’ın Tebük bölgesi ve Ürdün’de Karak, Tafileh ve Madaba sınırlarındaki yer altı sularına ulaştığı belirtiliyor.

EL-HALİL ATIK ÇÖPLÜĞÜ OLDU

Filistinli gazeteci Halit Ebu Amer, Filistinlilerin kimyasallar ile yavaş yavaş öldürüldüğünü söyledi. Amer, Halil şehrinin Dimona reaktörüne yakınlığına dikkat çekti. Amer, “Aralarındaki mesafe 40 kilometreyi geçmiyor. El-Halil şehrini resmen nükleer atık çöplüğüne çevirdiler. Bu sebeple hamile kadınlarda düşük oranı büyük oranda arttı. Radyasyonların etkisi yeni doğan bebeklerde de kendisini gösteriyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı raporlar da bu bilgileri doğruluyor.” dedi.

TONLARCA URANYUM İŞLENİYOR

Araştırmalar, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nin güney bölgelerindeki kanser vakalarının yer altı sularına karışmış radyasyonlardan kaynaklandığını gösterdi. Uluslararası Hekimler Örgütü Filistin Şubesi Direktörü Mahmoud Saadeh bu iddiaları doğruladı:

“Bu tür radyasyon 30 yıl önce tehlikeli değildi. Ancak 1980’lerin ortalarından beri İsrail, Halil’in güneyindeki alanları nükleer atık çöplüğüne dönüştürmeye başladı. 1980’lerin ortasından 2020 yılına kadar Dimona reaktöründe işlenen uranyum miktarı bin 700 tonun üzerine çıktı. İsrail bu atıkları Halil kenti çevresine herhangi bir kimyasal veya fiziksel işlem görmeden toprağın dibine gömüyor ve beton küplerle çeviriyor. Uluslararası şartnamelere ve standartlara aykırı işlem yapıyor.”

Editör: TE Bilisim