Hazırlayan: Akif İnan Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

Değerli arkadaşlar! Sizler için, Prof. Fatina Hoca ile Ramazan ayı konulu bir röportaj hazırladık. Ramazan ayının hikmeti ve mahiyeti üzerine aydınlatıcı bilgiler elde ettik. Bu güzel röportajdan faydalanmanız dileğiyle…

Prof. Fatina Muhammed Mardinî kimdir? Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Fatina Muhammed Mardinî, Şam-ı Şerif şehrindendir. Dedemin babası 1909 civarında Mardin'den Dımeşk şehrine gelmiştir. Dedem, ailesini Dımeşk’te bırakıp Yemen savaşına katılıyor. Orada şehit oluyor (Allah rahmet eylesin). Babamın babaannesi ve çocukları Şam'da yaşamlarına devam ediyorlar. İşte ben, böyle saygın bir dedenin torunu olarak Şam'da dünyaya geldim. Babam Muhammed Mardinî’dir.

Anneannem beni ve annemi çok iyi yetiştiren saliha bir kadındı (Allah ona rahmet eylesin). Annem, çok sevdiğim “Şeriat ilimleri”ni okumakta en büyük destekçimdi. Üniversiteden mezun olduktan sonra “Karşılaştırmalı İslam Hukuku” alanında doktora çalışmamı yaptım. Eğitim dönemimde oğlum ve kızımın eğitimleri ile de ilgilendim. Hâlâ, Fıkıh öğretimi ve Arapça dili eğitimi vermekle uğraşıyorum.

“RAMAZAN OKULU”

Hocam, öncelikle sorularımıza “Ramazan Okulu” adlı kitabınızla başlamak istiyorum. Ramazan ve okul arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?

Ramazan ayı, dünya ve ahiretimize faydalı olan birçok   bilgiyi öğreten bir okuldur. Bu okulun programı rabbani bir yöntemdir. Oruç mektebi, Rabbimizin eğitim metodunu belirlemiştir. Allah’u Teâla’nın şu sözü gibi:

“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” (Bakara, 183)

Yani, Ramazan ayında oruç tutmakla takvayı öğreniyorsunuz. Takva, şüphesiz en büyük unvandır.  Onda çok öğretiler, hikmetler vardır. Ayrıca “Ramazan Okulu”, nebevî bir yöntemdir. Bu okulun öğretileri, peygamber tarafından ortaya konmuştur. O peygamber şöyle demiştir:

“Kim yalan sözü ve onunla amel etmeyi bırakmazsa, Allah'ın; onun, yemesini ve içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur." (Buhari ve Müslim)

Yalan ve gıybet, büyük günahlardandır. Öyleyse kim insanlara yalan söyler veya oruçluyken gıybet ederse, orucunu bozmuş gibi olur. Allah Resulü şöyle buyurdu:

"İnsanların etini yemeye devam eden, oruç tutmaz." (İbni Ebi Şeybe)

Ramazan mektebinde birçok öğreti vardır. Bunların bir kısmını “Ramazan Okulu” adlı kitabımda zikretmiştim. Burada da inşallah bir kısmına değineceğiz. Ramazan okulunun öğretilerini pratikte uygularsak dünya ve ahiret hayatımızı güzelliklerle donatmış oluruz.

“RAMAZAN TAKVA AYIDIR” 

Bir Müslüman için Ramazan ne ifade etmelidir?

Ramazan ayı, Müslümanlar için infak, ihsan (korunma, sakınma) ve takva ayıdır. Bu ay tevbe, mağfiret dileme ve itaatin artmasıyla Allah'a yakınlaşma olan aydır.

Bu ay, akrabaların ve yakınların birbirlerine olan ikram ve ihsanla yakınlaştığı, aralarında muhabbetin, sevginin, şefkatin kat kat arttığı bir aydır.

Bu ay; fakirlerin, yoksulların ihtiyaçlarını hissetme; onlara karşı daha duyarlı olma ayıdır. 

Bu ay; cömertliğin, ikramın, güzel ahlakın, sabrın ve gönüllerin mutlulukla dolup taştığı aydır.

Ramazan ayının bize en büyük mesajı nedir? 

Ramazan ayı, takva ve sabır ayıdır. İçindeki en büyük mesaj, bize; takvalı olmayı ve sabretmeyi öğretmesidir. Böylece biz, bu ayda dini ibadetlerde sabır kuvvetini öğreniyoruz. Oruçlu kişi, Ramazan gününde nefsin isteklerine karşı gelmeyi, musibetlere sabretmeyi ve hak üzerine sebat etmeyi öğreniyor. Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem, Ramazan ayı hakkında şöyle buyurdu:

"O, sabır ayıdır ve sabrın karşılığı cennettir." (Bu hadisi, İbn Huzeyfe Sahih’inde rivayet etmiştir).

“ORUÇLU OLDUĞUNUZDA KENDİNİZİ KORUYUNUZ” 

Gençler olarak Ramazan’ı nasıl idrak etmeliyiz?

Peygamber Efendimiz'in (sav) etrafında toplanan gençler, orucun; güzel ahlak ve insanlara karşı iyi muamele olduğunu anladılar. Bizler de onların rivayet ettiği sözlerden Peygamber çağındaki gençler için Ramazan’ın ne anlama geldiğini anlıyoruz. İşte Efendimizin sohbet halkasında yetişen Hz. Ali (Allah ondan razı olsun) şöyle buyurdu:

“Oruç, sadece yemeden içmeden uzak durma değildir.  Fakat oruç; yalan, batıl ve boş olup fayda vermeyen şeyleri terk etmektir.” 

İşte yine o gençlerden biri Ebuzer; Peygamber halkasından bize şöyle sesleniyor:

“Oruçlu olduğunuzda kendinizi koruyunuz.” 

Bu da Cabir… (Allah ondan razı olsun):

“Eğer oruç tutarsanız kulaklarınızı, gözlerinizi ve dilinizi yalandan ve haramlardan uzak tutunuz. Komşularınıza ve yakınlarınıza eziyet etmeyi bırakınız. Oruçlu olduğunuz gün size tevazu ve sükûnet gerekiyor. Oruçlu gününüzü oruçsuz olduğunuz günle aynı tutmayınız.” 

İşte Meymune… (Allah ona rahmet etsin):

“En kolay oruç, yeme ve içmeyi bırakmaktır.” 

Bütün bunlar şu anlama geliyor: Gençler, hangi zaman ve mekânda olurlarsa olsunlar, orucu böyle anlamalılar. 

Benim gençlere şöyle bir çağrım var: Gelin, ashabın ve tabilerin orucunu tutalım. (Allah onlardan razı olsun.) Orucumuzu, bizi Allah’tan uzaklaştıran her şeyden koruyalım. Öyle ki yeme ve içmeyi bırakmaktan dolayı en ufak bir yorgunluk göstermeyelim. Sonra ödül/mükafat yoktur. Hadi gençler! Gelin, bu ayda çokça çalışıp yorulalım ve ödülümüzü alalım. Haydi, tahsilatımızı takva ve sabırla toplayalım. Bunun sırrı şudur: Bu ayda mübah olan şeyleri ve haramı terk etmekle Allah’u Teâlâ’ya yaklaşmadıkça oruç tamamlanmaz.

“MÜSLÜMANLARI BİR ARAYA TOPLUYOR”

Orucun bize kazandırdıkları nelerdir? 

Eğer biz, gerçekten sahih olan bir oruç tutarsak oruç, dünya ve ahiretimiz için faydalı olan her şeyi bize kazandırır. Oruç; namaz, sadaka, güzel söz ve en önemlisi Müslümanları bir araya topluyor. Bu, mümin için şu misale benziyor: İçinde çok ağaçların olduğu bir bahçedeki mutluluk, ferahlık, sükûnet… Kendinizi böylece güvende hissediyorsunuz. 

Bazı selefiler dediler ki;

“Namaz; sahibini, yolun yarısına ulaştırıyor. Oruç, Sultan’ın kapısında sadaka ile elinden tutup huzuruna ulaştırıyor. Oruç ve sadakanın bir arada olması, cennetin vaciplerindendir.” 

Bir Müslümanın Ramazan'daki Kur'an tilaveti nasıl olmalıdır? 

Ramazan, Kur’an ayıdır ve Kur’an bu ayda inmiştir:

“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.” (Bakara, 185)

Oruçlu kimse de bu okulda, çokça Kur’an okur. Zira Efendimiz de bu ayda Cebrail ile geceleri karşılıklı mukabele okuyormuş.  Bu da bize özellikle Ramazan'da Kur'an okumanın makbul olduğunun delilidir. Bir Müslüman, Ramazan ayında şunları elde ediyor: Gündüz cihadı, oruç tutması; gece cihadı ise namaz kılması ve Kur’an okumasıdır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:

“Ey Rabbim! Ben onu gündüzleri yemekten ve şehvetlerinden men ettim. Onun için beni onun hakkında şefaatçi kıl.”

Kur’an da şöyle der:

“Ben, onu geceleri uykusuz bıraktım. Beni de onun hakkında şefaatçi kıl. Yüce Allah dedi ki, “İkinizi de şefaatçi kıldım.” (Ahmed İbni Hanbel’den rivayetle)

Allah Resulü’nün bu sözlerinden sonra   bugün bu şefaate ne de çok ihtiyacımız var.

Ramazan'da unutulan veya yeterince uygulamadığımız itikaf ibadetinin önemi ve fazileti hakkında gençlere neler söylemek istersiniz? 

İtikaf, Cenab-ı Hakk’a ibadet için belli bir niyetle bir mescitte kalmaktır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in her Ramazan ayı yaptığı bir Sünnet’tir. Ailesini ve ashabını da buna teşvik etmiştir. Çünkü itikaf, Cenab-ı Hakk’a ibadeti, ona bağlılığı ve onun rızasını kazanmayı içerir. İmam Zuhrî (Allah ona rahmet etsin) şöyle diyor:

“Müslümanlara yazıklar olsun! Peygamber Efendimiz Medine'ye geldiğinden beri Cenab-ı Hakk O’nu alıncaya kadar itikafı terk etmedi. Oysa Müslümanların itikafı terk ettiğini görüyorum.” 

İtikafta; kalp, her şeyden boşalır sadece Rabbine ibadete yönelir. Kalbin ve ruhun yorgun düşmesinden dolayı itikaf, şarj görevini görmektedir. Yıl boyunca en güzel amellerle Allah'ın rızasına nail olmak için yorulan kalbin ve ruhun şarj olma anıdır. İtikaf, kalbi korumaktır; boş sözlerden ve tüm kalbi hastalıklardan arınmaktır, temizlemektir. Zira amellerin yeri kalptir. Onun için kalbe dikkat etmeliyiz.

Kalbi, her şeyden boşalttıktan sonra itikafa giren; onu oruç, namaz ve Kur’an ile doldurur. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz bedende bir et parçası vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur. O bozulursa bütün beden bozulur. O da kalptir. "(Buhari ve Müslim)

“RAMAZAN’DA SABRI ÖĞRENİYORUM”

Ramazan, sizin için ne ifade ediyor?

Ramazan, benim için sabır ve güzel ahlakın öğretildiği bir okuldur. Kendime şunları tekrar ediyorum: Ey nefsim! Ben, Ramazan’da sabrı öğreniyorum. Sense sabra düşmansın. Her şeyin süratle olmasını istiyorsun. Fakat bu okul seni, hayatın bütün sıkıntılarına karşı sabırla terbiye ediyor.

“Bayram” denince aklınıza neler geliyor?

Ramazan, Müslümanlar için rabbani ve nebevî bir okulsa biz de bu okulu Rabbimizin rızasını ve Efendimizin şefaatini umarak tamamladıysak ardından bayram gelecek. Yani mutluluk ve sevinç… Müslümanların buna ihtiyacı var.

Bu güzel röportaj için teşekkürler.

Allah sizleri muvaffak etsin.

Talha GÖNÜL

Editör: TE Bilisim