Ramazan-ı Şerif ayına özel olan Travih namazı Peygamberimiz s.a.v.'in çok nadir terk ettiği sünnetlerinden biridir. Her gece için büyük ecir ve mükafata vesile olan Teravih Namazı'nın kazası yoktur. Bu mübârek günlerde edâ etmek nasip olursa Allah'ın c.c. büyük bir lutfuna mazhar olunmuş demektir ki bu fırsat bir dahaki seneye kadar ele geçmeyecektir. Bu bağlamda Ramazan'da teravih kılmanın fazileti hakkında da araştırmalar yapılmaktadır. Peki, Ramazan'ın 18. gecesi teravih namazı kılmanın fazileti, sevabı nedir? İşte konuya dair kısaca bilgiler...

RAMAZAN’IN 18. GECESİ TERAVİH NAMAZIN KILMANIN FAZİLETİ, SEVABI NEDİR? 

Bu gecede teravih namazı kılan kimseye, Şehitler ve gazilere verilen ecir gibi ecir ihsân edilir. [Dürretü’l-Vâ’izîn]

Şehitlik mertebesi, Allâhu Teâlâ indinde peygamberlikten sonraki en yüksek mertebedir. Peygamberlerden sonra derecesi en yüksek olanlar, şehitlerdir. Şehitler, Allahu Teâlânın sevgili kullarıdır. Cennet-i A’lâ’da şehitler için sonsuz nimetler hazırlanmıştır. İman ile ölen ve Cennet’e giren hiçbir kimse, dünyâya tekrar gelmek istemez. Fakat şehitler için durum böyle değildir. Onlar, tekrar dirilmeyi ve tekrar şehit olmayı arzu ederler. Bu arzuları, şehitlik mertebesinin [şehâdet ânında şâhit oldukları, kendilerine bahşedilen büyük esrârın] Cennet nimetlerinden daha tatlı olmasından dolayıdır.

Şehitlerin, kul hakkından başka tüm günahlarının affedileceği Rasûlullâh Efendimiz (s.a.v.) tarafından müjdelenmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm’de şehitler ile alakalı Âyet-i Kerîmelerden bir örnek;

Bismillâhirrahmânirrahîm,

-‘وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ’

-‘Ve-lâ tekûlû li-men yuktelü fî-sebîlillâhi emvât; bel ahyâ’ün-ve-lâkin-lâ teş’urûn’

-Meâl-i Âlîsi: ”Allah (c.c.) yolunda öldürülenler için ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz!”

***

Allâh (c.c.) yolunda savaşa çıkan kimse; ölürse Şehit, sağ kalırsa gazi olur.

Şehitlik ve gazilik için elbette öncelikle iman ve hâlis niyet şarttır. Allâhu Teâlâ, kendi Zât-ı Celîli yani İslâm dini yolunda cihâd etmenin önemi hakkında buyurur ki;

-‘Onlar (iman şerefi ile müşerref olan müminler), hiç kimsenin kınamasından çekinmeksizin Allah yolunda cihad ederler.’ [Sûre-i Mâ’ide, Ayet: 54]

-‘(Habîbim!) De ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz (hısım, akraba ve yakınlarınız) kazandığınız mallarınız, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşlandığınız meskenler, eğer sizlere Allâhu Teâlâ’dan, Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, Allâh’ın emri gelinceye kadar bekleyin! (cümle, tehdit ve korkutma anlamı ifade eder). Allâh, fâsıklar güruhunu hidayete erdirmez.’ [Sûre-i Tevbe, Âyet, 24]

Daha birçok Âyet-i kerîmede cihadın öneminden bahsedilmekle beraber Peygamber Efendimiz Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in de konuya dair bazı Hadis-i Şerifleri şöyledir;

-‘Allah yolundaki bir savaşta bir saat durmak, 60 yıl ibadetten üstündür.’ [Feyzu’l-Kadîr]

-‘Cihada çıkan bir gaziyi donatan, cihad etmiş gibi ecre kavuşur.’ [Buhârî]

Editör: TE Bilisim