Günün Ayeti

“Ey insanlar! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Sakın çok aldatıcı (Şeytan) Allah hakkında sizi aldatmasın.?” (Fâtır, 35/5)

Günün Hadisi

“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu. (Müslim, Birr, 59)

Günün Duası

“…(Allah’ım!) Beni güzel ahlaka eriştir. Senden başka güzel ahlaka eriştirecek yoktur. Kötü ahlakı benden uzaklaştır. Senden başka kötü ahlakı benden uzaklaştıracak yoktur!..” (Müslim, Müsâfirîn, 201)

Ramazan Yazıları

Manevi Arınma: Tevbe

Hepimiz beşeriz. Hayatımız boyunca bize vesvese veren şeytanla ve bizi hatalara sevk etmeye çalışan nefsimizle mücadele ederiz. Bu mücadelede bazen kulluğumuzun gereğini yerine getirir, bazen de savrulmalar yaşar, gaflete ve hataya düşeriz. Hata ettiğimizde ise Allah’tan ümidimizi kesmez ve rahmet kapılarını tevbe anahtarıyla açarız.

Tevbe, Yüce Allah’ın kullarına lütfettiği kurtuluş ve arınma müjdesidir. Kulun Rabbini hatırlaması, aczini dile getirmesi ve Cenâb-ı Hak’tan af ve mağfiret dilemesidir. Merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce Allah’a iltica etmesidir.

Tevbe, adeta hayata yeniden başlamamız, tertemiz bir sayfa açmamız için Rabbimizin bizlere bir ikramıdır. Günaha düçar olan mümin için yolunu ve yönünü tayin eden en önemli kılavuzdur.

Allah-u Teâla, kendisine yönelen ve samimiyetle tevbe edenleri asla boş çevirmez. Gönülden kendisine teslim olanları asla mahcup etmez.

Tevbenin özü samimiyetle ve ihlasla yapılan bir yakarıştır. Yüce Rabbimiz “Ey iman edenler!  Allah'a içtenlikle tevbe edin” (Tahrîm, 66/8) buyurmaktadır.

Tevbenin özü bir daha günahlara dönmeme, heva ve hevesin esiri olmama azmidir. 

Tevbe kapısı ardına kadar açıktır. Son nefesimize kadar da açık kalacaktır. Öyleyse bize düşen, Allah’ın rahmet deryasından nasibimizi aramaktır. Samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla O’nun merhamet ve keremine sığınmaktır.

Şu kutlu Ramazan ikliminde dünyanın hengâmesi içerisinde zaman zaman âhireti unuttuğumuz için tövbe edelim. Kimi zaman en yakınlarımızdan bile sevgi, ilgi ve merhameti esirgediğimiz için tövbe edelim. Eşimizi, evladımızı, akrabalarımızı, yetimleri, kimsesizleri, ihtiyaç sahiplerini ihmal ettiğimiz günler için tövbe edelim. Rabbimizin bizlere emaneti olan birbirimizin haklarına riayet edemediğimiz; Peygamberimiz (s.a.s)’in emrettiği üzere bir vücudun uzuvları, bir binanın tuğlaları gibi olamadığımız için tövbe edelim. Unutmayalım ki pişman olunduğunda günahının büyüklüğü sebebiyle tövbe kapısı yüzüne kapanacak hiç bir günahkâr yoktur.

Ramazannâme (Ramazan Manileri)

On bir ayın sultanı

Mübarektir her anı

Sevabını isteyen

Okusun hep Kur’anı

Sıkça Sorulanlar

Orucu kasten bozmanın hükmü nedir?

Orucu kasten, yani mazereti olmadığı halde bilerek bozmak, Ramazan’ın hürmetine saygısızlıktır ve büyük günahtır. Hz. Peygamber (s.a.s), orucunu bu şekilde bozanların keffâret ile yükümlü olacaklarını belirtmiştir (Buhârî, Savm, 30; Hibe 20; Nafakât, 13; Keffârâtü’l-eymân, 2-4; Müslim, Sıyâm, 81).

Oruç keffâreti, iki kamerî ay veya 60 gün ara vermeksizin oruç tutmaktır. Buna da gücü yetmeyen kişi, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur. Bu keffâretin yanında ayrıca, tövbe edilmesi ve bozulan orucun da kazası gerekir.

Aşı olmak veya iğne yaptırmak orucu bozar mı?

Oruç; yemek, içmek, cinsel ilişki ve bunların kapsamına giren şeylerle bozulur. Bu sebeple, besin değeri taşımayan aşılar orucu bozmaz.

Tedavisi devam eden hastalar, sağlıklarına kavuşup tedavileri sona erinceye kadar oruçlarını erteleyebilirler. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyorlar ve oruç tutmalarına da başka bir engel bulunmuyorsa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedavi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak, oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranların, ağızdan aşı alanların damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir.

( Diyanet İşleri Başkanlığı, Oruç Sıkça Sorulanlar)

Esma-i Hüsnâ

Ya Mübdî!

Sen ki her şeyi misilsiz ilkin yaratansın
Yaradışını her an yenileyen ve yeniden yaratacak olansın

Ya Muîd!

Ten kafesinden çıkınca sana varır ruhlar
Sende son bulur sonlar

Ya Muhyî!

Çürüyüp toz olmuş kemiklerin hatırını yalnız sen sorarsın
Ölmüşlere ve unutulmuşlara yalnız sen hayat bağışlarsın

Ya Mümît!

Ölüm uzak değil bedenden bilirim ki ölümde senden
Faniyim fani olanı istemem
Acizim aciz olanı istemem
Ruhumu rahmana teslim eyledim ben
Ölümüm son değil başlangıçtır bilirim
Sonsuzluğa başlangıcımı iman üzere eyle Ya Rabbi

(Senai Demirci)

el-Mübdî’: Tüm evren ve içindekileri ilk kez ve örneksiz olarak yoktan var eden

el-Muîd: Yaratmış olduğu varlıkların hayatına son verdikten sonra onları tekrar yaratan ve yaratma eylemini tüm evrende sürekli olarak tekrarlayan.

el-Muhyî: Can bağışlayan, sağlık veren. Tüm canlıları dirilten, hayat, sağlık ve esenlik veren, kıyamet koptuktan sonra dünyadaki yaptıklarının karşılığını görmeleri için onları yeniden dirilten

el-Mümît: Canlı bir mahlûkun ölümünü yaratan. Yarattığı tüm varlıklar için ölümü yaratıp takdir eden; var olanların varlığına son veren ve dilediğini dilediği zaman yok eden

Bir İnci

Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır;

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

(Mehmet Akif Ersoy)

Peygamberimizden Hatıralar

Resûlullah, gençlere bir iş verdiği zaman, tecrübesizlikten kaynaklanan tedirginliği yok etmek üzere muhatabına güven verir ve onu cesaretlendirirdi.

Hz. Ali genç yaşta Yemen’e kadı olarak görevlendirildiği zaman, genç ve tecrübesiz oluşunu gerekçe göstererek ilk başta çekingen davranmıştı. Bunun üzerine Allah Resûlü, mübarek elini onun göğsüne vurmuş ve “Allah’ım, bunun kalbine hidayet ver ve diline sebat ver!” buyurarak duasıyla onu cesaretlendirmiş ve ona bir davada nasıl hüküm vermesi gerektiğini anlatmıştı.

Hz. Ali, “Bundan sonra iki kişi arasında hüküm verme konusunda hiç tereddüt etmedim.” demişti.

(İbn Mâce, “Ahkâm”, 1; Ebû Dâvûd, “Kadâ’ (Akdiye)”, 6; Hadislerle İslam, VI, 394)

Her Güne Bir Kavram

Tefekkür

  1. Bir şey hakkında derin düşünme, iyice düşünme, fikir yürütme, kavramaya çalışma, kafa yorma. işin sonucunu hesaplama.
  1. Var olan bir şeyin manasını anlamaya çalışma ve eşyanın bilgisini zihinde toplayabilmek için aklın hareket hâlinde olması, derin derin düşünmesi.

“Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Doğrusu bütün bunlarda tefekkür eden bir toplum için mutlaka (çıkarılacak) dersler vardır. (Ra’d, 13/3)  

  1. Allah’ın ayetleri, yarattığı tüm varlıklar ve onun tarafından meydana getirilen olaylar üzerinde kafa yorup düşünme; ibret alma, yaratan ile yaratılanlar arasında ilgi kurma, Allah’ın Rablığını kavramaya gayret etme.

“Müminler ki; ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde tefekkür ederler...” (Âl-i İmrân, 3/191)

Cenâb-ı Hakkın insana lütfettiği en büyük nimetlerden biri de akıldır. Akıl; hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, faydalı olanı zararlıdan ayırt etmemiz için bize ihsan edilmiş üstün bir meziyettir. İnsan, bu sayede Allah’ın ayetlerini kavrayıp hayatına anlam kazandırır. Kötülükten sakınıp iyiliğe yönelir. Aklın meyvesi ise tefekkürdür. Tefekkür, gerçeği anlamak ve doğru davranmak için emek verip düşünmektir.

Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Ramazan ile müşerref olduk. Ne kadar hamd etsek azdır. Ramazan iç muhasebe yapmamız için bir fırsat, tefekkür vasıtasıyla akıp giden hayat ırmağını samimiyetle gözden geçirmemiz için bir imkândır.

Editör: TE Bilisim