DEMET İLCE / MUHABİR

Her canlının yaşama hakkı vardır. Nasıl ki insanları öldürme, şiddet uygulama hakkımız yoksa bu hayvanlar için de geçerlidir. Özellikle sokak hayvanlarına yapılan zulüm, ‘insanlık’ kavramını bir kez daha tartışmamıza neden olmaktadır. Ülkemizde hayvanları ve haklarını korumakla görevli birçok vakıf ve dernek vardır. Tüm bunlara rağmen her geçen gün özellikle sosyal medyada hayvanlara yapılan işkencelerle karşı karşıya kalmaktayız. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Sözcüsü Avukat Cansın Tereci, ülkemizdeki hayvan hakları kanunu ile ilgili detayları anlattı ve hayvanlara zulüm eden ve öldürenlere nasıl yaptırımlar uygulandığını dile getirdi. Tereci, Türkiye’deki hayvan haklarını diğer ülkeler ile kıyasladı.

Hayvan hakları ile ilgili en kapsamlı yasal düzenlemeye sahip ülke hangisi?

Aslında bu soruyu cevaplarken en üst düzeyde demek pek doğru olmaz diye düşünüyorum. Çünkü ülkelerin hayvan haklarına ilişkin düzenlemeler yaparken olumlu yanları olduğu gibi olumsuz yanları da olabiliyor. Kanaatimce şu ülke hayvan haklarında üst düzeyde ve başarılı diyemem ancak bir cevap vermem gerekirse İsviçre, 1992'de hayvanların onurunun korunmasını garanti eden bir hükümle hayvanları anayasal olarak tanıyan ilk ülke oldu. Anayasal düzenleme de buna yer verilmesi gerçekten çok önemli ve değerli. Ancak İsviçre de devlete ait hayvan barınakları bulunmamaktadır. İsviçre de yer alan STK’lar ve özel dernekler barınakları yönetmektedir. Bu açıdan olumsuz değerlendirebiliriz. Anayasal düzenleme de yer alan hayvanların özel derneklerin ve STK’ların inisiyatifine bırakılması kanaatimce doğru değildir. Muhakkak işbirliği içinde çalışılmalıdır fakat devlet bünyesinde barınak bulunmamasını doğru bulmuyorum. Hayvanlarını terk edenler için cezai yaptırımlar uygulanıyor bu cezalar için kesin bir cevap veremeyiz çünkü cezalar bölgeden bölgeye değişiklik gösterirken para cezası veya hapis cezası olarak karşımıza çıkmaktadır. İngiltere'nin “Hayvan Refahı Mevzuatı” bulunmaktadır. Hayvanlara zulüm ile veya ihmal ile zarar verilmesi durumunda katı cezalar uygulanmaktadır. Cezalar arasında: “Evcil hayvan sahibi olmaktan ömür boyu yasaklanmak” gibi bir yaptırım yer alıyor. Kanaatimce güzel bir ceza yöntemi çünkü ev hayvanına zarar veren biri hapis cezası alsa dahi cezaevinden ayrıldıktan sonra tekrar başka bir hayvanı sahiplenip aynı eylemleri tekrarlayabilir bu hükümle bunun önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bunun dışında 51 haftaya kadar hapis cezası ve 20.000 £'a varan para cezaları da mevzuatta yer almaktadır. Hong Kong ta da hayvanlara karşı yapılan şiddet eylemlerine karşı yüksek para cezaları veya hapis cezaları bulunmaktadır. Bolivya, sirklerde hayvan istismarını ve hayvanlara zarar verilmesini yasaklayan ilk ülke olmuştur. Tekrar etmekte fayda var; hayvanlar hakkında yasal düzenlemeleri başarılı olan ülkeler bulunmakla birlikte üst düzey diyebileceğimiz bir ülke yok ne yazık ki tüm hayvanların canlarının koruma altına alındığı ve her hususun, her durumun,  her canlı için değerlendirildiği bir yasal düzenleme ne yazık ki bulunmamaktadır..

Sokak hayvanları hangi ülkede en iyi şekilde korunuyor?

2021 yılında The Swiftest tarafından düzenlenen Hayvan Hakları Endeksine göre Lüksemburg, İngiltere, Avusturya ilk 3’te yer alıyor. Lüksemburg, 2018 yılında onaylanan yasa ile 30 yıl sonra bir düzenleme yaparak hayvan hakları yasasını genişleterek “bütün hayvanlar” ibaresini yasaya ekledi. Tüm hayvanların kastedilmesi çok güzel bir kavramı işaret ediyor. Hayvan denilince aklımızda hep kedi, köpek geliyor ancak hayvan çeşitliliği çok fazla ve hepsinin canı çok değerli. Bütün hayvanlar kavramında pek tabi sokakta yaşayan canlar da yer almaktadır. Örneğin; Lüksemburg’da eğer bir vatandaş yaralı bir hayvan görürse onun bakım ve tedavisini üstlenmek zorundadır, ayrıca tehlike durumundaki bir hayvana da yardım etmekle de yükümlü kılınmıştır. 2. sırada yer alan İngiltere’de ise hayvan hakları korunmaktadır ancak sokakta yaşayan hayvanlara yaptıkları yöntemlerin kabulü mümkün değildir. İngiltere'de neredeyse 1,1 milyon sokak hayvanı bulunmaktadır. İngiltere'de her yıl sokaklardan 100 bin köpek toplanmaktadır, akabinde bir köpek sokaktan alındıktan sonra barınaklara yerleştirilip hastalığı varsa tedavi edilmesi gerekmektedir. Köpekle ilgili olarak derneklere, vakıflara, otoritelere bilgi verilmektedir. Akabinde, köpekler 1 hafta içinde sahipli ise ve sahibi tarafından alınmazsa, başka bir kişi, kurum ya da dernek tarafından sahiplenilmezse uyutulmaktadır. Uyutulma kavramı dediğimiz öldürmektir. Güzelleştirme yapılarak uyutma denmesi de kabul edilmemelidir. Sokakta yaşayan canları bu şekilde bir prosedür işletilip öldürdükten sonra geri kalan hayvanlara ilişkin kanuni düzenlemeler yapılması kanaatimce etik değildir. Bir taraftan hayvanları öldürürken diğer taraftan hayvanları öldürenlere ceza veriliyor. Devletin vatandaşına yaptığı için ceza verdiği bir eylemi kendisinin yapması ve bunu yasallaştırması ise dürüstlüğe aykırılık teşkil etmektedir.

Bu ülkelerdeki kurallar ve kanunlar Türkiye’de de uygulanabilir mi?

Bakan Tunç: Kira davalarında ara bulucuya başvuru sayısı 169 bin 255’i buldu Bakan Tunç: Kira davalarında ara bulucuya başvuru sayısı 169 bin 255’i buldu

5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanununda” 2021 tarihinde 7332 sayılı "Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile yeni düzenlemeler getirilmiştir. 2021 yılından önce yapılan “sahipli hayvan/sahipsiz hayvan” ayrımı kaldırılmıştır.  Bu doğrultu da yeni düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 2021 yılında “Ev hayvanı: Gerçek veya tüzel kişiler tarafından özellikle evde, iş yerlerinde ya da arazisinde özel ilgi ve refakat amacıyla muhafaza edilen, bakımı ve sorumluluğu sahiplerince üstlenilen her türlü hayvanı” tanımı getirilmiştir. Sahipsiz hayvan kelimesi hala kanunda yer alsa da sokakta yaşayan dostlarımız için artık “Evcil hayvan: İnsan tarafından kültüre alınmış ve eğitilmiş hayvanları” ibaresini kullanmaktayız. Mesela 5199 s. Kanun 5. Maddede; bir hayvanı, sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Mesela bu yasal düzenleme hayvan haklarına değer veren ülkelerdeki maddelerle benzerlik göstermektedir fakat bunu uygulamayan şahsa hayvan başına bin Türk lirası idari para cezası verilmektedir. Bu idari para cezası ise yetersiz kalmaktadır.

Yasal düzenlemeler var ancak yaptırımlar yetersiz, cezai yaptırımların öngörüldüğü durumlarda ise ne yazık ki hakimlerin büyük çoğunluğu üst sınırdan ceza vermesi gerekirken takdiri indirim sebepleri uygulayıp alt sınıra yakın cezalar verip Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumunu uyguluyor. Böylece sanıklar hiç suç işlememiş gibi hayatlarına devam edebiliyor, akabinde ne yazık ki sanıkların büyük çoğunluğu hayvana şiddet eylemlerine devam edip insana şiddet eylemlerine de başlıyor çok örneği var, bu sebeple yasal düzenleme yapılması yeterli değil. Önemli olan yasal düzenlemenin ne derecede, nasıl uygulandığı ve caydırıcılık sağlayıp sağlamadığı hususudur.

Ülkemizde sokak hayvanlarına yönelik şiddet uygulayanlara hukuken hangi yaptırımlar uygulanıyor?

Yukarıda bahsettiğim gibi sahipli/sahipsiz hayvan ayrımı 2021 öncesinde mevcuttu, hatta TCK m.151 kapsamında “Mala Zarar Verme” suçunun 2.fıkrasında sahipli hayvana zarar verme yer almaktaydı ne yazık ki sahipli hayvan eşya kapsamında değerlendiriliyordu daha da kötüsü sokakta yaşayan dostlarımız eşya dahi sayılmıyordu. Fakat şu an 2021 yılında yapılan değişiklikle 5199 s. Kanununda hayvanlar; evcil hayvan, ev hayvanı olarak yer almaktadır. Evimizde baktığımız canlarımız ev hayvanı, daimi olarak baktığımız canlar ise evcil hayvandır. Canı olan, duyguları olan, acı çekebilen, sevilen ve sevebilen hayvanlara eşya gözüyle bakılması asla kabul edilemez.  Şuan mevcut düzenlemelere baktığımızda hala 19.10.2019 tarihli TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu Raporunda yer alan fakat kanunda yer almayan eksiklikler bulunmakla birlikte mesela HKK m.28/A-2: “bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”  Aynı maddenin 4. fıkrası ise “bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükümleri yer almaktadır.  Bu maddeler de hapis cezası öngörülse de önemli olan husus kanunların uygulanmasıdır. Yasal düzenlemeler yapılması yeterli değil doğru uygulanması gerekmektedir. Hayvana şiddet gösteren bireylerin ileride toplumda potansiyel fail olma ihtimalleri çok yüksek olduğundan dolayı cezalandırılmaları da bu husus göz önünde bulundurularak yapılmalıdır. 5199 sayılı HKK m.28/A da yer alan: “Hayvanlara cinsel saldırıda bulunan veya tecavüz eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve yüz günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde tüm hayvanlara karşı bu suçun işlenmesi durumunda yaptırım uygulanacağı mevcuttur. 2021 öncesinde sokakta yaşayan canlarımıza şiddet uygulanması durumunda ne yazık ki kabahat kapsamında kalmaktaydı. Kabahat kapsamından çıkartılarak suç kapsamına alınması tabi ki olması gereken bir husustur ancak cezai yaptırımların arttırılması gerekmektedir. 

Türkiye’de ve Avrupa’da hayvana şiddetin cezası ne?

Türkiye ve Avrupa’yı kıyasladığımız da hayvana şiddette hapis cezası, para cezaları öngörülmektedir.  Mesela, Fransa'da evcil hayvanını sokağa terk eden kişiye 3 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası veriliyor. Sokağa terk edilmesi sonucu evcil hayvanın ölmesi durumunda ise bu ceza arttırılarak 5 yıl hapis ve 75 bin avro para cezasına kadar artabiliyor. Hollanda da evcil hayvanlarını sokağa bırakanlar yüklü para cezalarıyla karşı karşıya kalıyor. Ama doğruları söylemek gerekirse Avrupa’yı ne yazık ki hayvan haklarına ilişkin olarak desteklemem mümkün değil evet şuan yaptırımlar mevcut ancak aynı İngiltere de olduğu gibi, sahiplenilmeyen hayvanların uyutulması, öldürülmesi, itlaf edilmesi Avrupa’da da yapılıyor. Avrupa’da sokakta hayvan yok hepsi sahipleniliyor hususu da gerçeklikten uzak, evet sahiplendirme ve kısırlaştırma çalışmaları yapılıyor ama yıllar önce ve hala da devam eden Avrupa’da hayvanların toplanıp uyutulması ile sözde sokakların temizlenmesi ile övünülmesi bu ülkelerde uygulanan yasaların ne kadar gerçekçi ve caydırıcı olduğu ile ilgili soru işareti bırakmaktadır. Devlet, hayvan sahiplenilmezse uyutuyor ama bir vatandaş şiddet uygulayınca ceza veriyor. Vatandaşın devletin bu tutumundan sonra ilgili yasaların caydırıcılığına ne kadar güveni olur burası ise muammadır. Bu sebeple Türkiye de 2021 değişikliği sonrası kanunda yer alan cezaların arttırılması gerekmektedir bu fikrim baki, fakat mevcut haliyle de doğru uygulanması durumunda caydırıcılık gösterebilir diye düşünmekteyim çünkü Türkiye de devletin sokak hayvanlarını toplu şekilde alıp, uyutmak yada itlaf etmek gibi bir eylemi yoktur hiçbir zaman olmamalıdır da (Hayırsız Ada Katliamını hariç tutmaktayım.) 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu m.6: Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” denilerek sokakta yaşayan canların evlerinin sokaklar olduğu ve hayatlarını bakımevlerinde geçirmemeleri gerektiği belirtilmektedir. Türkiye ile Avrupa’yı hayvan haklarıyla ilgili zaten aynı kareye koymak mümkün değil Türk toplumu varoluşundan beri her zaman hayvanları simgelerinde, evlerinde bulundurmuştur. Göktürklerden, Selçuklulara, Osmanlıdan günümüze kadar istisnai olaylar hariç olmak üzere her zaman hayvana ayrı bir değer verilmiştir. Ülkemizin büyük çoğunluğu da Müslüman olduğundan dolayı İslam inancına göre de “Allah’ın yarattığı bir cana haksız yere zarar verilmesi” büyük günahtır. Bu sebeple hem kültürel olarak hem dinen Avrupa ile Türkiye aynı kare de değerlendirilmemelidir.

İdari para cezası caydırıcı oluyor mu?

İdari para cezaları ülkemizde uygulanıyor ancak kanaatimce caydırıcı değil çünkü idari para ceza tutarları yüksek değil. 2021 tarihinde 5199 sayılı kanunda değişiklik yapılmadan önce sahipli hayvanlar mal statüsünde, sahipsiz hayvanlar ise mal statüsünde dahi değildi. İdari makamlara, idari para cezası uygulanması için şikayetçi olunuyordu. Günümüzde idari para cezaları 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu 28.maddesinde yer almaktadır. Örnek vermek gerekirse; aynı kanun 7. maddesinde: “Hayvanlara tıbbî ve cerrahi müdahaleler sadece veteriner hekimler tarafından yapılır.” denmektedir, aynı kanun m.28/c bendi: “İlgili hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına bin Türk lirası idarî para cezası” verilmektedir şeklinde düzenlenmiştir. Bin Türk lirası caydırıcı bir para cezası değildir. Suç işlemek isteyen kişilerin caydırıcı olmayan idari para cezalarını görünce veya idari para cezası kesildiği takdir de ne yazık ki “yaparım, parasını öderim” gibi korkunç bir zihniyeti oluşuyor, muhakkak bunun önüne geçilmelidir. Buda ancak para cezalarının yükseltilmesi ile sağlanabilecektir.

Türkiye’de ki hayvanların can güvenliğine karşı koyulan yasalar yeterli mi?

Türkiye’de yasal olarak hayvan haklarından bahsedilmeye başlanması ilk olarak; Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 20.10.2003 tarihinde, Hayvan Haklarına dair 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun, 01.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmesi ile gerçekleşmiştir. 7332 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunun da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda, 14.07.2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

5199 Sayılı Kanunun düzenlenme amacı; hayvanların rahat yaşamaları ile hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır; 7332 sayılı Kanunun amacı ise, Hayvanları mal kapsamından çıkararak ve hayvanların, cinsel saldırı ve şiddet eylemleri karşısında daha güçlü korunmaları ve bu şiddet eylemlerinin suç kapsamında kabul edilerek cezalandırılmasını sağlamaktır. Son değişiklikle birlikte yasaların eskiye nazaran en azından olumlu yönleri olsa da ne yazık ki yeterli değil. Yukarıda bahsettiğim gibi yasaların da yeterli olması yeterli değil ne yazık ki uygulamanın doğru gerçekleşmesi gerekiyor. Her can eşittir, insan bir canlıdır ve insana karşı yapılan öldürme, tecavüz, şiddet eylemlerinde ağırlaştırılmış müebbet, müebbet, hapis cezaları öngörülürken hayvana karşı yapılan aynı eylemler de zaten üst sınırı genel olarak beş yılın altında kalan ve çok yüksek olmayan hükümlerde alt sınırdan ceza verilmesi doğru değildir. Ben yasaların yeterli olduğunu düşünmemekle birlikte yasalar yeterli olsa dahi düzgün uygulanmadığı takdirde sonuçlarının olumlu olmayacağı kanaatindeyim. Bu noktada adaleti sağlayan hakimlerimize, Cumhuriyet savcılarımıza fazlasıyla iş düşmektedir. Adaletli ve doğru şekilde, hayvanların canı insanın canından az kıymeti varmış olarak görülmeden davalar da kararlar verilmelidir. Çünkü sanığın yeteri kadar cezalandırılmaması durumunda muhakkak başka bir tarihte başka bir canlıya zarar vermesi kaçınılmazdır. Adalet tüm canlılar için vardır ve olmalıdır.

Muhabir: Demet İlce