Toplumu kim düzeltecek?

Aile mi? Okullar mı? Devlet mi? Kanunlar, kurallar, müeyyideler mi?

Bu soruya cevap bulmadan önce, toplumun bozukluğu, gidişatın iyi olmadığı konusunda herkes hemfikir mi, onu netleştirelim.

İtiraz eden olmaz herhalde…

Cinayetler, tacizler, tecavüzler, hırsızlık, gasp gibi sorunlar sadece ülkemizin değil tüm dünyanın sorunudur.

Bu tür vakıalar da adli vakıalardır. Bu sorunların kaynağına inmeden, bu sorunları üreten etkenler neler onları bilmeden bu sorunları çözmek mümkün değildir.

Bataklığı kurutmadan sinek avlamaya çıkmanın manası yok.

Cinayet işleyeni idam etmek ya da ona en ağır cezayı vermek elbette caydırıcı olur.

Ama cinayete giden yolun taşlarını döşeyen etkenler neler?

Anaokulundan üniversiteye kadar çocuklarımıza öğretilenlere baktığımızda bir nebze de olsa sorunun kaynağına da ulaşmış oluyoruz.

Okullarda öğretilenlerin temelinde ne var? Hayatta kalmak için “büyük balığın küçük balığı yemesi” var.

Bireyselleşmenin önemi, güçlü bireye yapılan vurgu var.

“Birlikten doğan kuvveti, bir elin nesi var iki elin sesi var, baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.” felsefesini unutturmaya çalışan bir sistem var. Bu sistemle toplumsal mutabakat sağlanabilir mi?

Bireyin ön plana çıktığı toplumlarda evin her odasında birbirinden bağımsız aile fertleri oturur.

Oğlanın derdinden babanın haberi yok, kızın derdinden ananın haberi yok, kocanın derdinden kadının, kadının derdinden kocanın haberi yok.

Neden? Herkes birey ve herkes kendi derdine kendisi derman olacak.

Bu mudur Türk aile yapısı?

Aileyi ayakta tutan birlik beraberlik değil midir?

Hayır, demeyi öğretiyorlar çocuklara, gençlere, yetişkinlere…

Ne olurmuş hayır derse? Daha kaliteli hayat yaşarmış.

Kimsenin derdiyle hemdert olmadan yaşanan hayat kaliteli mi olurmuş Allah aşkına?

Herkes başının çaresine baksın mantığıyla insanlar bir arada nasıl yaşayacak?

Yardımlaşmayı, dayanışmayı, acıyı, sevinci paylaşmayı nereye koyacağız?

Okullarda, ailede, toplumda öğretilmesi gereken asıl konular birlik, beraberlik, dayanışma değil midir?

Hayır demeyi çoğu kişi yanlış anlıyor… Ve ısrarla hayır demenin elzem olduğundan söz edenler var.

İnsanları kandırmaya çalışana, çocukları aldatmaya çalışana hayır demeyi elbette öğreteceğiz. Okullarda, televizyonlarda, kişisel gelişimcilerde öğretilen o değil.

Hayır demeyi bilirsen kafan rahat olur, mantığı esas.

Kardeşinin başı dertteyse, sıkıntısı varsa, meşgalesi varsa ona hayır deyip başını yastığa nasıl koyarsın?

Belki atacağın basit bir adımla büyük bir olayın önüne geçeceksin, kim bilir?

Aile fertleri birbirinin derdinden habersiz…

Kız çocuğu anasına anlatamadığı derdini gidip bir sapığa anlatmak zorunda kalıyor, neticenin nerelere varabileceğini varın siz tahmin edin.

Oğlan çocuğu parasız kalıyor, ilgisiz kalıyor, başladığı sigaraya para bulabilmek için ne tür insanların kapısını çalmak zorunda kalıyor…

Eğitim sistemimizi güncellememiz gerekiyor, herkesin mutabık olduğu en önemli konumuz bu!

Herkesin mutabık olduğu ama yetkililerin kılını dahi kıpırdatmadığı konumuz…