Muhalefet ittifakı yine bildiğimiz gibi. Meclis’ten sokağa, akademiden sanat(!) dünyasına kadar hepsi aynı… CHP’nin politik liderliğinde, klasik çirkefliklerine devam ediyorlar.

Şimdi de Gezi davasında verilen, yerinde fakat yetersiz cezalar için çıldırmış vaziyetteler.

Osman Kavala’nın yediği ‘’ağırlaştırılmış müebbet’’ başta olmak üzere, Gezi provokasyonun tescilli hainlerine yağdırılan cezalar fena halde morallerini bozdu. Kuduz köpek gibi hırlayıp, leş kokulu salyalar akıtarak devleti ve milleti tehdit ediyorlar.

Nasıl olsa çatır çatır güttükleri, ne verilse yiyecek bir kitle var.

Osman Kavala’yı da insan hakları savunucusu, kültür adamı, hayırsever bir mazlum deyu pazarlıyorlar.

Hiç de utanmıyorlar.

Soros’un Türkiye mümessili olduğu, global kontaklarla Gezi’yi fonladığı, 15 Temmuz’un perde arkasında aktif rol oynadığı filan önemsiz şeyler tabii! PKK/YPG’nin, DHKP-C’nin, FETÖ’nün medya yapılanmasını nasıl dizayn ettiği, Türkiye’de terörü ve bölücü hareketleri kültür-sanat faaliyetleriyle nasıl meşrulaştırdığı, kurduğu sivil toplum örgütlerini ‘’demokrasi ve eşitlik’’ boyasına batırıp devlet aleyhine nasıl biçimlendirdiği ve saire; hep hayal ürünü! Temsil ettiği stratejik ve ekonomik mihraklar tamamen masal!

Yahu koskoca ülkenin ana muhalefeti; Kavala ve arkadaşlarını ‘’masum, çevreci, aydın’’ insanlar gibi betimleyip devlet ricaline ateş püskürüyor. Böyle bir pişkinlik, böyle bir rezillik olabilir mi? Sıkıyorsa emir aldıkları devletlerde denesinler bu oyunları…

Bu cinsten bir kansızlık ancak CHP ideolojisinin satılık profillerine mahsustur.

Milletin yüzüne baka baka, teröristlerle kol kola giren de bunlar değil miydi? Şaşırdığım için yazmıyorum elbette. Selahattin Demirtaş gibi kukla bir katile özgürlük isteyen, Osman Kavala gibi birkaç sınıf atlamış bir kuklacıya mı özgürlük istemeyecek? 17/25’ten itibaren başladıkları FETÖ yalama seanslarına hiç girmeyeyim…

İnsan hiçbir şey bilmese, mağarada yaşasa, sonra çıkıp kimler kimleri destekliyor diye şöyle bir etrafa baksa, zorlanmadan hakikati görür. Vesikaya, delile gerek yok.

Ama gel de Türkiye’nin laik/Kemalist yobazlarına hakikati anlat…

Osman Kavala ve ‘’ dava’’ arkadaşları lehine;

Amerika, Fransa, Almanya, Hollanda ve Kanada’nın da içinde bulunduğu pek çok ülke resmi açıklamalar yaptı. Avrupa’nın katıksız Türkiye düşmanlarından Kati Piri öfke nöbetleri geçirdi. Bütün HDP/PKK’lı teröristler sesleri kısılana kadar böğürdü. FETÖ’cü pislikler rutin propagandalarını yaptılar…

Mezkûr kadroların Türkiye’nin hayrını gözetmesi mümkün mü? Dertleri gerçekten demokrasi, insanlık, çiçek, böcek olabilir mi?

Bakın bunlar için; Eren Bülbül, Yasin Börü, Aybüke Öğretmen, Fırat Çakıroğlu ve nice vatan evladı yok hükmünde. Diyarbakır annelerini bir kez olsun ağızlarına almadılar. 15 Temmuz desek, zaten tiyatro(!)…

Yerine yenisi getirilecek 5 tane ağacı bahane edip ülkeyi savaş alanına çevirenler; Beşiktaş’ın göbeğinde yüzlerce yıllık 112 ağacı doğru düzgün bir açıklama yapmadan kesenlere neden sustular? Yeşillik yeşillik diye çıldıranlar; dikey bahçeleri söküp yerine beton dökenleri niye alkışladılar?

Hukukmuş, özgürlükmüş, demokrasiymiş…

Geçin ulan bunları.

Zaten 2020 yılındaki beraat kararları da başlı başına bir skandaldı. Ayrı mesele…

Maalesef Türkiye’deki ‘’yargı terörü’’ hala bütünüyle temizlenebilmiş değil. Nerede hakikati savunan bir hâkim/savcı görseler; hedef gösterip ‘’saray’’ elemanı olmakla suçluyorlar. Klişe ezberleri tekrarlamak çok kolay nasılsa.

Bunların adalet, demokrasi, aydınlık anlayışı şöyle:

İslâm’a, Müslümanlara, devlete, millete her türlü kötülüğü yapacaklar; istedikleri gibi sövüp, sınır tanımadan iftira atacaklar; karakol patlatıp dağlarda kız ve erkek çocuklarına tecavüz edecekler; devamlı kandan ve kaostan beslenip mazlum edebiyatı yapacaklar… Biz de devlet ve halk olarak ‘’aa ne güzel’’ deyip, destekleyeceğiz.

İhanetin cehaleti bu kadar rahat yönettiği başka bir coğrafya yok.

Ömrümün sonuna kadar bu zihniyetle kutuplaşacağım.