Çorak topraklar gibi olmuştuk iki yıldır. Kapanmıştı yüzümüze camilerimizin kapıları. İyice artıyordu hüznümüz Ramazanlarda. Yürekler üzüntülü, bedenler tatsız ve yüzler asıktı âdetâ. Darılmıştı bizlere Rabbimiz. Gözle görülmeyen bir virüsle başlamıştı imtihanımız. Küsmüştü bize kâbemiz, ravzamız ve camilerimiz. Suskun kalmıştı mihrab ve kürsülerimiz. Yok olmuştu sanki cemaatlerimiz.Yok olmuştu edep ve hayâmız. İnkâr göklere çıkmıştı. Ne kadar da beter olmuştu insanlık! 

Neydi bu bizler ve insanlık için? Bir uyarıydı tabii ki her millete. Niceleri göçtü Hakk’a gözler önünde. En yakınları kimilerinin. Ama bir tesiri oldu mu bu virüsün? Ne yazık ki terbiye edemedi insanlığı. Neden ibret almadık bilmem ki? Ne kadar yazık, ne kadar da yazık!

Şimdi sen ey Ramazan! Hatırlattın yine bize o eşsiz güzelliklerini. Hamdolsun Allah’a. Bilmem memnun oldun mu bizlerden?

UĞURLARKEN BİR RAMAZAN’I

İnsan ömrüdür bu. Akar gider su misâli.

Günler, haftalar, aylar ve yıllar…

Sonra bir gün, bir gece, bir saat ve son an...

Rabbimiz bu son ânımızı güzel eylesin!

Bütün çalışma bunun için aslında. Kâmil bir imanla Allah’a kavuşmak…

Ramazanı uğurlarken neler gelmiyor ki aklımıza!

Tatlı günlerdi deriz hep. İbadetin dolu dolu yaşandığı günler. Rahmet, mağfiret ve âzâd günleri. İlk onu rahmet, ikinci onu mağfiret ve üçüncü onu cehennemden âzâd günleri. Sonu ise Cennet Bayramı…

İNSANLIK DİNİ

İslâm, insanlık dinidir gerçekten. Kurtuluşu ondadır insanlığın. Allah’ın bizim için seçip beğendiği din! “Şüphesiz Allah (cc) katında yegâne din İslâm’dır.” (Âl-i İmrân 19)

O, hayattır yaşayanlar için. O, kurtuluştur ebediyen.

Bu hakikati kavrayanlar kurtuluşa ermişlerdir. Namazı, orucu, zekâtı, haccı; her birisi ayrı bir servettir. Bu servetin farkında olmadan yaşayanlar, asla yaşamış sayılmazlar. Sonları hüsran, acı ve ıstıraptır.

Peygamberler Allah’ın seçtiği en şerefli kimselerdir. Onlar insanlığı Allah’a, doğruluğa ve hakkaniyete çağırmışlardır. Onları takip eden insanlar da derecesine göre kıymete haiz kişilerdir. Yüce Rabbimiz bu gerçeği Kur'ân-ı Kerim’de şöyle belirtir Peygamberimiz (sav)’in şahsında;

“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salihlerle beraber olacaklardır. Bunlar (onlar için) ne güzel arkadaştırlar.” ( 4 Nisa 69)

İşte son din ve O’nun kutlu elçisi Hz. Muhammed Mustafa (sav)! O’nun bıraktığı Kur’an ve Sünnet dimdik ayakta.

Ama ne acıdır ki, onun içinde görünüp haince vuranlar var ardından. Hani sağdan da yaklaşırmış ya şeytan! Şu mübarek günlerde hem de.

Ya Teravih namazına karışırlar, ya imsak’a ya da kadınların hükümlerine. Sanki çok bilmiş gibi. Onca hadisler, sahabe kavli ve müctehidlerin içtihadı varken kafaları ve gönülleri bulandıranlar, acaba nasıl hesap verecekler Allah’a?

Rabbimiz ayaklarımızı kaydırmasın!

“Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Şüphesiz lûtfu en bol olan sensin!” (3 Âl-i İmrân 8)

BAYRAMLARIMIZIN HAYATIMIZA KATKILARI

Bayramların sevinç günleri olduğu gerçeğinden hareketle yola çıkarsak, mes’eleyi düşünmemiz daha kolay olacaktır.

Gerçekten de sevinç duyduğumuz, huzura kavuştuğumuz, hatta milletçe kucaklaştığımız bugünler bizim için çok büyük önem arz eder.

Hz. Peygamber (sav) Efendimiz’in Mekke’den Medine’ye hicret ettikleri zaman, orada gördükleri neş’e ve sürûr günlerini, “bunlar nedir?” diye sorduktan sonra, “bugünler bizim sevinç ve neş’e günlerimiz ya Rasûlallah!” demeleri üzerine Efendimiz’in (sav), “Allah (cc) size bunlardan daha hayırlı iki bayram günü vermiştir. Birisi Ramazan, diğeri de Kurban” diyerek müjdeledikleri bugünler, biz inananları büyük bir mutluluğa kavuşturuyor. Allah’a hamd ediyoruz ki böylesine eşsiz güzellik ve özellik arz eden bugünler, aynı zamanda dayanışmamıza da katkılar sağlıyor.

Mesela Ramazan günlerine bakacak olursak, onun manevi havası, gönül ve beden âlemlerimize getirdiği huzur, sükûn ve haz ile birlikte, toplum hayatımıza da aynı kazançları getirmektedir. Dolayısıyla fert ve toplum olarak büyük bir kârın içerisine girmiş oluyoruz. Bunlar dünya hayatının getirileridir ama bununla kalmayıp daha nice kazançlarla birlikte, aynı zamanda âhiret kazancını da getiriyor hepimize. Sonra bayram yapıyoruz. Adeta cenneti kazanmanın bayramını. Zira Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz’den öyle güzel mesajlar alıyoruz ki, onlar bizlerin tertemiz bir hale gelebileceğini ve cenneti hak edeceğimizi haber veriyor. O bir ayın kazancı içerisinde bir de “bin aydan daha hayırlı” olduğunu bildiğimiz Kadir Gecesini de ihya edince, nûr üzerine nûr oluyor Elhamdülillah.

Dargınların barıştığı, soğuklukların sıcaklığa dönüştüğü, lokmaların paylaşıldığı bu manevi atmosfer gerçekten ne güzeldir. Bunu ancak iman lezzetini tadanlar bilir. Bunun dışında olanlar anlamaz. Bunun için ileri-geri konuşurlar. Eh, ne demeli! Allah hidayet versin. Acımak lâzım onlara.

Saydığımız ve sayamadığımız nice katkıları olan bayramlarımız, bize asıl cennet hayatının bayramlarını hatırlatmalı. Ama oranın bayramı her gün, her an. Ya cehennem! Oranın da acısı ve hüznü her an. Rabbimiz bizleri korusun! Yatırımını şuursuzca yapan ve nereye gideceğini düşünmeyen ehl-i gafleti de uyandırsın. İnşaallah bu gerçekleri kavramak hepimize nasip olur.

Bu duygu ve düşüncelerle bayramlarınızı tebrik eder ve daha nice güzel bayramlara Ümmet-i Muhammed’in huzur ve başarıları içerisinde kavuşturmasını Rabbimizden niyaz ederim.

GİDİYOR MUSUN EY RAMAZAN?

Bir hüzün bulutu kapladı gökleri,
Meğer sen gidiyormuşsun ey Ramazan!
Nasıl da bu günlerde neş'e kaplamıştı fakirleri,
Bakakaldılar ardından ey Ramazan!

Bir teravihle başlamıştı müminler,
Sanki serpilmişti yollarına güller,
Neydi gönüllere kattığın o sevinçler ,
Alıp götürüyor musun ey Ramazan?

Hasretle beklemiştik virüsten sonra seni,
Camilerimiz garip kalmıştı ey Ramazan!
Şimdi çoluk çocuk koştu ihyaya seni,
Hatimlerle teravih başladı ey Ramazan!

İftarların ayrı bir tat verdi eskisi gibi,
Gariplerin bayramı oldun ey Ramazan!
Zekât, fidye, fitre, tasadduk derken,
Dünya müslümanları bile güldü ey Ramazan!

Kur'an sesleri çağıldadı her mekânda,
Sende Kur'an indiğini hatırladık ey Ramazan!
Hafızlar okudu, cemaatler dinledi,
Kur'an ayına mükâfattı oruçlar, ey Ramazan!

Mahrum idi camiler on gün itikaftan,
Gönlü ve bedeni Hakka verip O'nu anmaktan,
Şükürler olsun mahrum olunmadı bu Sünnetten,
Rahmet ve bereketle dolusun ey Ramazan!

İşte geldik seksen üç yıl dört aya,
Bin aydan daha hayırlı Kadri ihyaya,
Bu nasıl bir mükâfat ki ey Ramazan,
Taşıyorsun sırtında hiç yorulmadan!

Gün gelince bayramın olur sonunda,
Günahtan âzâdlanmış bir sonuçta,
Cennet bayramıdır biliriz ey Ramazan,
Unutma ardını, yine gel ey Ramazan!

26 Ramazan 1443/2022