İttihat ve Terakki çetesinin miladî 21. yüzyıla uzanmış budakları; coşkun fikirlerini halen muhafaza edip, Sultan II. Abdülhamid üzerinden aziz davamızın düşmanlığını yapmaya devam ediyor. Aynı hırsla, aynı dar görüşle, aynı kifayetsizlikle bağırıp çağırıyorlar.

Zamanında büyükler büyüğü bir âlimin ismini Adüvvullah koyduğu Abdullah Cevdet; “Abdülhamid hakkında yüz yalan uydurdum, bazısına kendim de inandım.” demişti. Aynı cümleyle özetlenebilecek korkunç bir iftira kumkumasının bütün saçaklarını, günümüzde de halka aşılamayı sürdürüyorlar...

Batı medyasının ‘’Demir Leydi’’ diye piyasaya sürdüğü, FETÖ’nün neo-Türkçü kolunda faaliyet gösteren İYİ Parti Genel Başkanı’nın hadsiz çıkışlarını böyle okumak lazım.

Dün, Batıcılık, Türkçülük, Yeni Osmanlıcılık ve hatta İslâmcılık gibi; Devlet-i Aliyye’nin İslâm sancaktarlığı idealine set çeken tüm ithal cereyanlar, bilerek yahut bilmeyerek aynı işgalci tasmaların içine girmişlerdi. Bugün de aynı haltaları bayrak gibi taşıyorlar. Romantik gafletlerin, haris ihanetlerin, rezil yağmaların, satılık rantların ‘’hürriyet’’ çığlıklarıyla parlatıldığı bir Türkiye ile şimdi tanışmıyoruz. İhanetin cehaleti gazladığı, propagandanın hakikati öldürdüğü bu sosyo-politik katliamı iki asırdır yaşıyoruz. Sadece alet edevat değişiyor…

İP’li ‘’abla’’nın hezeyanlarına hiç şaşırmadım. İttihatçılara atıfla haykırdığı; “Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!’’ safsatasının nelere dayandığını çok iyi biliyoruz.

Zihniyet değişmiyor neticede.

İttihatçıların başta mason locaları olmak üzere Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Siyonistler, Ermeniler ve İtalyanlar ile yaptığı ‘’meşveret’’leri ablamız ve şürekası aynen devam ettiriyor. Son altı ayda yabancı büyükelçilerle 35 civarı görüşme gerçekleştirdi mesela…

Bebek katili faşistleri korumak, dağlarda kız ve oğlan çocuklarına sulanıp şehirde karakol patlatan teröristleri sevmek, Türkiye aleyhine pompalanan algı operasyonlarını desteklemek filan hep ‘’adalet’’ ve ‘’hürriyet’’ anlayışının gereği…

Yeni ‘’Derviş Vahdeti’’ler konusunda ablanın hakkını verelim ama… Günümüzde İngiltere, Amerika, Fransa, Rusya, Çin ve pek çok ecnebi devlet tarafından açık ve gizlice fonlanan yığınla etki ajanı, Türkiye topraklarında gazetecilik kisvesiyle işbaşı yapıyor sonuçta…

İmamoğlu balonunun yüzünde -haşa- Rabbiyessir gören, İslamiyet’e hakaret edip Türkiye’yi soykırımla, devleti katillikle suçlayan, teröristlere aşkla selam duran Canan Kaftancıoğlu’nu öve öve bitiremeyen İP’li ablanın, komitacı çetelerden kahraman çıkartması gayet normal yani…

Gezi çapulculuğundan, müstemlekeci güçlere karşı bir direniş hikayesi çıkarması ise ayrı komedi. Hiç girmiyorum.

Velhasıl…

Korsan Türkçü Demir Leydi, kurduğu ateşli cümlelerle; bugünün Haim Nahum, Emanuel Karasu, Aram, Sandanski, Arif Hikmet, Esad Toptani, Albert Vandal, Edward Jorris, Wilfred S. Blunt, Cemaleddin Afgani, Abduh profillerini şakşaklıyor aslında. Hiçbiri de Türk değil. Kimi azılı bir katil, kimi eli kanlı gangster, kimi gazeteci, kimi din adamı, kimi hukukçu, kimi akademisyen…

İnsan gerçekten bunalıyor.

Belki hiçbir coğrafyada misli rastlanmayan bir muhalefet(!) karakteriyle mücadele halindeyiz. Fosseptik beslemeli, iğrenç, kokuşmuş bir siyaset akımını; muhalefet diye yutturuyorlar. Beynelmilel Sömürge patronlarının pusuya yattığı fikir kanalizasyonlarına sürükleniyoruz.

Artık yeter.

Arınmak istiyoruz.