Geçen haftaki yazımızda Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in geleneksel siyasetinden bahsetmiştik. Bu hafta ise Miçotakis’in Türkiye’ye karşı hedeflerini ve amaçlarını sorgulayacağız. Bilindiği üzere, geçtiğimiz hafta Yunanistan Başbakanı Amerika’ya bir ziyaret gerçekleştirmişti.

Miçotakis, Beyaz Saray’da Başkan Joe Biden ile görüştükten sonra Kongre’ye hitap etmiş ve konuşmasının bir kısmında Türkiye’yi hedef almıştı. Miçotakis konuşmasında, Türkiye’ye F-16 savaş uçaklarının satılmaması, Atina’ya F-35 savaş uçaklarının satılması ve Kıbrıs'ta iki devletli çözümün asla kabul edilmemesi şeklinde bir takım sözler söylemişti. Miçotakis’ten bunun tam tersi sözleri sarf etmesini beklemek zaten doğru olmazdı. O, üzerine düşen görevi yaptı; bu, doğal ve normal!

İşin dikkat çeken tarafı, kulislerde dolaşan bilgilerde saklı. Asıl tehlikeli ve korkutucu olan bu söylentiler. Öncesinde erken seçim olmazsa,  2023 yılının yazında Yunanistan’da genel seçimler yapılacak. Temmuz 2019’da yapılan erken genel seçimlerde Miçotakis’in liderliğini yaptığı ve “Amerikancı” olarak bilinen Yeni Demokrasi Partisi (YDP) oyların yüzde 39,8’ini alarak 300 sandalyelik parlamentoda 158 milletvekili kazanmayı başarmıştı. En büyük rakibi Aleksis Çipras’ın liderliğindeki sosyalist SYRIZA ise oyların yüzde 31,6’sını alarak 2015 yılından bu yana sürdürdüğü iktidarını kaybetmişti.

Amerika’nın en büyük endişesi, SYRIZA’nın yeniden iktidara gelmesi. Zira Yunanistan’da hayat pahalılığı nedeniyle hükümete yönelik tepki her geçen gün büyüyor. Ayrıca halkın belli bir kısmı Yunanistan topraklarının Amerikan üslerine dönüşmesine ve de Fransa’dan sürekli silah satın alınmasına tepki gösteriyor. Fakat Yunan hükümeti ve basını, kamuoyundaki bu hoşnutsuzluğu, “Türkiye tehdidi” algısını canlı tutarak gidermeye çalışıyor. Bu yüzden Yunan basınında Türkiye haberlerine çok sık yer veriliyor.

Amerika’nın Yunan topraklarındaki askeri varlığını güçlendirmesinin esas nedeni, Rusya’yı Karadeniz ve Akdeniz’de dengelemek; Çin’in Balkanları yer edinmesini engellemektir. Kısacası Amerika, Asya’nın büyük güçlerine karşı bir sınır çizme telaşında. Bunu sağır sultan dahi biliyor. Buna rağmen Yunan basınının kasıtlı bir şekilde bu gelişmeleri, “Amerikalıların Türkiye’den çekilmesi”, “Türk tehdidinin bertaraf edilmesi” ve “Yunanistan’ın caydırıcılığının artırılması” şeklinde takdim ettiği görülüyor.

Bu tarz söylemler, Amerika’nın Yunan ortağının iktidarını sağlamlaştırdığı için Washington bu durumdan rahatsızlık duymuyor. Hatta Yunan milliyetçilerinin ve solcularının gönlünü kazanacağını umduğundan Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı koruyormuş gibi görünmekten oldukça memnun.

Miçotakis ise Fransa ve Amerika ile yapılan anlaşmalara yaslanarak ve de Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan ilham alarak Yunanistan’ın Ege Denizi’ndeki karasuları sınırını 6 milden 12 mile çıkarmaya niyetleniyor. Asıl tehlike burada!

Miçotakis’in Amerika turunda bu niyetine destek aradığı, kulislerden yansıyan bilgiler arasında yer alıyor. Bilindiği gibi Atina’nın böyle bir eylemde bulunması, Türkiye açısından savaş nedeni. Nitekim TBMM’nin 1995 tarihli kararı halen yürürlükte. Ayrıca Miçotakis, Amerika’nın Eastmed projesinden desteğini çekmesinin Yunan ulusal onurunu kırdığını ve bu durumun karasularının 12 mile çıkartılmasıyla tamir edilmesi gerektiği fikrinde direniyormuş.

İddialar Yunan Başbakan’ın Amerika’dan bu konuda şartsız destek talep ettiği yönünde. Miçotakis’e göre uluslararası konjonktür ve Türkiye’deki ekonomik koşullar, Yunanistan’ın jeopolitik hırslarını gerçekleştirmede son derece müsait ve Amerika, Rusya’ya uygulanan yaptırımları örnek göstererek Ankara’ya geri adım attırabilir.

Umulur ki Miçotakis, bu yanlış hesaplara dayalı stratejisini hayata geçirmez ve bir zamanlar Venizelos’un yaptığı gibi Yunanistan’ın başını belaya sokmaz!