Gürcistan, Anadolu’dan Kafkasya’ya çıkış ya da Kafkasya’dan Anadolu’ya giriş kapısı olarak kimliğini ve kişiliğini koruyan devlet. Büyük Türkistan’ı Batı’ya bağlayan köprü konumunda; Türkler bu güzergâhı kullanarak Avrupa’ya ulaşmışlar. Bu şirin ve küçük ülke; Rusya, Osmanlı ve Pers egemenlikleri arasında gidip gelmiş. İlginç olan şey, üç büyük milletin arasında sıkışıp kalmasına rağmen kimliğini korumasını bilmiş. Dinini, dilini ve milliyetini muhafaza edebilmiş. Kendine özgü bir Ortodoks Hıristiyanlık ile kendine özgü bir dil ve alfabeyi korumayı başarmış. Yaklaşık 4 milyon nüfuslu ülkede Hıristiyanların yanı sıra çoğunluğu Azerbaycan Türk’ü olmak üzere yaklaşık 500 bin Müslüman da burada yaşıyor.

Rusya tehdidi ülkede kendini hissettiriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi en çok Gürcüleri tedirgin ediyor. Abhazya ve Osetya hâlâ Rusların işgali altında. Tiflis’in çeşitli yerlerinde Ukrayna’yı destekleyen afişler dikkat çekiyor. Uluslararası Tiflis Kitap ve Kültür Festivali nedeniyle Tiflis’e gelen birçoğumuzun atalarının bu topraklardan göç etmiş olması benliğimizde Gürcistan’ın tarihî önemini artırıyor. Tiflis’te hissetmek çok mümkün olmasa da Etnografya Müzesi’nde sergilenen evlerde ortak kültürümüze dair çok şey var.

24.Tiflis Uluslararası Kitap ve Kültür Festivali’nin odak ülkesi Türkiye idi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler Yayınlar Genel Müdürlüğü, İstanbul Ticaret Odası organizasyonuyla çeşitli etkinliklere imza atıldı. Bu şirin şehirde adeta Türkiye rüzgârı esti. Fuara yazarlar, gazeteciler, yayınevleri, milletvekilleri katıldılar.  Türk edebiyatının güçlü kalemleri Gürcü meslektaşlarıyla beraber kitapseverlere kültür ziyafeti çektiler. Prof. Dr. İskender Pala, Mario Levi, Ömer Erdem, Dr. Melike Günyüz, Adnan Özer, Tarık Tufan gibi çok sayıda yazar okuyucularla sohbet ettiler, kitaplarını imzaladılar. Fuara katılan önemli isimlerden birisi de Yeni Delhi Büyükelçimiz Fırat Sunel’di. Fırat Bey büyükelçi olmanın yanı sıra romanları olan bir yazar aynı zamanda. Profil Kitap’tan çıkan Salkım Söğütlerin Gölgesinde aldı romanıyla Ahıska Türklerinin dramını ele almış. Ahıska Türklerinin yaşadığı ibretlik ve acılarla dolu sürgün hikâyesi Balkanlardan, Orta Doğu’dan, Kırım ve Kafkaslardan Anadolu’ya akan bizim tarihsel coğrafyamızı çizen bir vesika olarak ortaya çıkmış aslında.  

Fuar, Gürcistan’ın bağımsızlık gününe denk geldi. Gürcüler, Sovyetlerin dağılmasıyla kazandıkları bağımsızlığı havai fişeklerle kutladılar. Kutlama hazırlıkları için cadde ve sokaklar kapatılınca Tiflis’in trafiği İstanbul’u da aratmadı. Kura Nehri’nin iki yakasına kurulmuş şehrin ana caddeleri kapatılınca ara yollardan menzile varmak çok zor oldu. Yol kenarlarında asırlık çınar ağaçları, kümbetli taş kiliseleri Batı’da gördüğünüz tarihî şehirlerden çok farklı hava estiriyor. Temiz havası, korunmuş tarihi dokusu Tiflis’i görülmesi gereken yerler listesine dâhil ediyor.

Çok sayıda inansımızın göç ettiği bu şirin komşu ülkeyi en çok koruması ve kollaması gereken ülkelerin başında Türkiye geliyor. 2000 dolayında şirketimiz ve çok sayıda vatandaşımız da rızkını bu ülkeden temin ediyor. Gürcistan bağımsızlığını kazandıktan sonra çok hızlı reformlarla ticaretin önündeki engelleri kaldırmış. Adalet Sarayı olarak adlandırılan binalarda işlerin tek elden çok hızlı bir şekilde yapıldığı vurgulanıyor. O nedenle Gürcistan yatırım yapılabilir ilk 10 ülke arasına girmiş durumda. İyi olan ilişkilerimizi her alanda daha da ilerletmenin tam zamanıdır.